ülkesini düşünen bilinçli vatandaşlardan oluşan, herhangi bir siyasi partiyi kapsamayıp referandumda hayır diyecek tüm insanları barındıran ve tüm ülke üzerinde güçlenen cephedir. .
anayasa paketinin bir partinin genel merkezinde, bir partinin kurmayı olan anayasa profesörleri tarafından, diğer tüm görüşler yok sayılarak, toplumun diğer katmanları göze alınmaksızın hazırlanmasına ve meclisten geçirilmesine,
anayasa referandumu kararı onaylanmak üzere cumhurbaşkanı'na gönderildiğinde, başbakan'ın daha cumhurbaşkanı imzalamadan açıklama yapıp da "halkımız karar verecek" demesine,
paket içeriğinde anayasa mahkemesinin ve yargının hükümet organlarınca etki altına alınmasına,
polis teşkilatının içişleri bakanlığınca gülen cemaatinin "oyun parkı" haline getirilmesine,
ülkenin bütün kamu iktisadi teşekküllerini en stratejik olanları bile ayırt etmeden "babalar gibi satan" maliye bakanı kemal unakıtanı ve "bu ülkeyi pazarlamakla mükellef" olan başbakan r.t.e.'yi yüce divandan kurtaracak kanun değişikliğine,
cumhuriyetçi ve demokrat aydınların, sivil toplum örgütü yöneticilerinin, siyasi parti liderlerinin ve askerlerin cuntacı, darbeci, faşist gibi karalamalarla halk nezdinde aşağılanmasına ve güven krizi yaratılmasına, bu yapılırken ihanetin en koyusunu hükümetin koruması altında yürütmeye devam eden devlet adamı ve askerlerin işlerinin başında olmasına,
sağlık hizmetlerinin ücretli olarak verilmesine,
zorunlu sağlık sigortası adıyla "işsiz" vatandaştan prim alınmasına,
tam bir ekonomik buhran içinde yaşayan halk her türlü güvenceden mahrum halde gelecekten umutsuz yaşarken bir gecede çıkarılan keyfi kanunlarla imtiyazlı bir burjuva sınıfı yaratılmasına ve sosyal devletin anlamını ve işlevini yitirmesine,
tüm dünyada tam bir çöküş yaşayan bankacılık sektörünün türkiye'de şaşılacak şekilde özsermayesini ikiye katlamasına, ceremesini ise vatandaşın çekmesine,
etnik kimliğin bir siyaset malzemesi haline getirilmesine,
eğitim ve sağlık gibi en tabii hakların bile siyasallaştırılmasına ve her yıl yüzbinlerce mağdur yaratılmasına,
hukuk fakültelerine sadece o anki adalet bakanı'nın tek imzasıyla öğretim görevlisi atanabilmesine,
"darbeci zihniyetle hesaplaşma" çağrısı yapmasına rağmen 12 eylül'ün sorumlularını nedense inatla görmezden gelip hesap vermeye davet edemeyen başbakana ve şayet biz yapamasak da bizden sonraki neslin mutlaka yargı önüne çıkaracağı ve hesap soracağı imtiyazlı avanesinin yolsuzluklarına
önemli not: bu liste alfabetik olarak düzenlenmiştir ve yeni katılımlarda güncellenmektedir; kimsenin kimseden önce ya da sonra olması gibi bir durum yoktur.
şu anda off-line olup da sonradan eklenecek arkadaşlar gecikmediler; çünkü "kervan yolda düzelir"...
bu onurlu listede yer almak isteyen bilinçli arkadaşlar için mesaj yönelimi: mavi44**
NEDEN H A Y I R DIYORUZ !!
Şu anda mecliste bekleyen 5510 sayılı (Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) yasa tasa...rısı eğer yasalaşırsa pek çok hakkımızı kaybedeceğiz.
Sağlık ve sosyal güvenlik haklarımızda oluşacak kayıplardan bazıları şöyle:
Ø Zaten kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı hem kadınlar, hem de erkekler için 65'e çıkarılacak. (Madde 28)
Ø Emekliliğe hak kazanabilmek için yakın zamanda 5.000'den 7.000 güne çıkarılan prim ödeme zorunluluğu 9.000 gün prime çıkacak. (Madde 27)
Ø Emekli maaşları % 23 ila % 33 arasında düşürülecek. (Madde 29)
Ø Yıpranma hakkı gasp edilecek
Ø Aylık geliri 139,6 YTL'den fazla olan bütün vatandaşlar her ay 73 ila 475 YTL Genel Sağlık Sigortası primi ödemek zorunda kalacak. (Madde 88)
Ø Sadece ayakta tedavi olununca değil; hastalık, kaza, ameliyat gibi nedenlerle hastaneye yatmak gerekince de 'katılım payı' adı altında para ödenecek. (Madde 68)
Ø 'Katılım payı' gerektiğinde beş katına kadar arttırılacak. (Madde 68)
Ø Bütün sağlık hizmetleri paralı olacak.
Ø Sağlık hizmeti alabilmek için bu ülkenin vatandaşı olmak, üstelik vergi ödemek, dahası Genel Sağlık Sigortası primi yatırmak, hatta bir de 'katılım payı' ödemek yetmeyecek. Şimdi bir de 'ilâve ücret' adı altında para ödemek gerekecek. (Geçici Madde 5)
Ø Bütün dünyada anne sütünün önemi yeniden anlaşılır ve emzirme teşvik edilirken Türkiye'de 'sigortalının çocuğuna bir ay anne sütü yeter' mantığı geçerli olacak. Daha önce doğum yapan sigortalılara altı ay süreyle verilmesi öngörülen emzirme yardımı bir aya düşürülecek.
Ø Hastalanan sigortalılara verilen iş görememezlik ödeneği % 16 azalacak. (Madde 18, 19, 80)
Ø Emekli Bağ-Kur'lularının maaşından 10 yıl süreyle % 10 oranında Genel Sağlık Sigortası primi kesilecek. (Madde 88)
Ø Primini ödeyemeyen vatandaşlar sağlık hizmeti alamayacak, hastane kapılarından geri dönecek. (Madde 88, 89 ,90)
bundan sonra yeterli çoğunlukla iktidara gelecek olan, hiçbir hukuksal denetime tabi olma zorunluluğunu duymadan, kendi ideolojisi doğrultusunda istediği kanunu meclisten geçirip yürürlüğe sokabilecek.
yarın zalim bir parti iktidara geldiğinde halka zulmetmeye başlarsa ve bu iktidarı denetleyecek olan anayasa mahkemesi üyelerini de aynı iktidar atayacak olursa ortaya çıkabilecek kaosu nasıl önleyebileceksiniz?
yasama, yürütme ve yargı birbirinden bağımsız olmazsa ve birbirini denetlemezse o sisteme demokrasi denebilir mi?
'halkın anayasası' denilerek başımıza kakılmaya çalışılan, ancak halkla uzaktan yakından ilgisi olmayan, tamamen akpnin kendi çıkarları için yürürlüğe koymaya çalıştığı yeni anayasa paketinin evet denilecek hiçbir tarafı olmadığının bilincinde olanların oluşturduğu cephedir. nickimin eklenmesini arz ederim.