ne yaparsa yapsın,ister ülkenin anasını ağlatsın, ister enflasyonu çift haneli rakamlara getirsin, ister dünyanın en pahalı benzinini bize satsın,ister "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" deyip,oğluna 21 gün yatarak askerlik yaptırsın, önümüzdeki ilk seçimlerde yine başbakan olacak kişidir. bizim insanımzda bu kafa yapısı olduğu sürece durmak yok soyulmaya devam diyorum ve önümüzdeki seçimlerde bu sözümü hatırlatmak üzere iyi günler diliyorum.
şehitlere kelle, abdullah öcalan'a sayın dediği için 3 (yazıyla üç) kuruş manevi tazminat ödemeye mahkum olmuş akp lideri ve başbakan.
şehit ailelerinin bu karardan sonra acıları ne kadar da azalmıştır di mi ?
pkk, sahiplerinin saygınlığı azaldığı için silah bırakma kararı almıştır di mi ?
öyle yaparlar işte, adamın götündeki donu alırlar. ama bi dakka lan. 3 kuruş, ha maneviyattı di mi. çokta sikine sanki!
seçimlerde aldığı oy oranı ne yaparsa yapsın değişmiyor. manevi tazminatmış, ne kadar da tatmin olduk!
--> kurduğu siyasi partisinin amblemini, kendi kafa yapısından esinlenerek çizen kişi.
--> güzel türkçesiyle, vatandaşlara hakaret ederek bile oy kazanan kişi.
--> islami emperyaliszmin en iyi örneklerinden birisi.
--> ak ak diyerek kendini akmış gibi göstermeye çalışan kişi.
--> bush un kankası.
--> bop projesinin eş başkanı.
--> "yahudi cesaret ödülü" almış ilk türk-müslüman siyasetçi. (neden vermişler acaba ???)
altına imza attığı eylemlerin ülkemde hiç de irdelenmediği adam.
benim kendisine özel bir ilgim olduğundan mıdır nedir, ben irdeliyorum.
yaptığı her eylemde mutlaka birbiriyle ilintili eylemler var. mesela bundan 6 ay önce gündemde olan bir konu çok bir şey ifade etmiyorken, bugün altına imza attığı bir eylemle 6 ay önceki mevzunun aslında resmin bir parçası olduğunu görebiliyorsunuz.
bu başlıkta veya daha birçok başlıkta defalarca örnekler vermişliğim, değerledirme yapmışlığım çoktur. taze taze bir tane daha yapayım.
bu arkadaş dün bir eylem yaptı, rusya ile "stratejik ortaklık" anlaşması imzaladı. daha önceki bir yazımda "herkesi stratjik ortağımız ilan ederiz" demiştim işte öyle. bu stratejik ortaklığın sonunda ne oldu onlara değinelim.
rusya bizim kara kaşımıza, kara gözümüze mi ayağımıza geldi? gürcistan olayları oluyorken iplenmeyen ülke sınıfındayken, sınıf mı atladık? elbette hayır.
rusya, uluslararası hukuk gereği haklarımızın olduğu karadeniz'in altına "güney akım projesi" için boru hattı döşeyecek ve haliyle türkiye'nin olurunu almak zorunda. peki, bu olur ne karşılığı verildi? rusya'nın çalık'a petrol sağlaması karşılığı! yani adam 3 kuruşluk menfaati bir şirkete sağlayıp 300 kuruşluk iş yaptı.
kısaca bizden geçecek olan nabucco'ya alternatif olan proje. nabucco'da zerre imtiyazımız yokken, sadece transit geçiş güzergahı durumundayken, bir diğer alternatifin tamamen dışındayız.
ne için? çalık grubu milyon dolarlar kazanacak diye!
rusya'ya "evet boru döşeyebilirsiniz" dedik, ne karşılığında? çalık grubu'nun inşa edeceği mavi akım projesinin "samsun-ceyhan" kısmına paralel olacak olan petrol boru hattına mavi akım hattı kullanılarak petrol sağlanması karşılığı. o petrol nereye gidecek? aylar önce aydın doğan'ın ceyhan'da rafineri yapmak için istediği arazi konusunda, ilgili şahsın "orayı bizim(!) çalık'a söz verdik" şeklinde deklare ettiği, çalık'ın kuracağı rafineriye gidecek.
bu firmada ilgili şahsın damadı genel müdür. bu adam nihayetinde maaşlı bir eleman. benim aklım almıyor bu şirketin bu kadar kayrılmasının sebebini. ya gizli bir ortaklık mevzu bahistir -ki, böyle bir durum varsa bunu nitelendirmek için hakaret dağarcığım yetmez- veya direkt sahibi sizsinizdir ve şeref denen erdemden yoksun olduğunuzdan bunu yaparsınız. bu şeyler yoksa ne var gerçekten merak ediyorum.
hiçbir ihale süreci gütmeden, bir devlet arazisini taliplerden birine "söz vererek" tahsis edeceksiniz, sonra bu araziye yapılacak tesise, devletin menfaatlerini bu şirket menfaat elde edecek, kazanç elde edecek diye hasır altına iteceksiniz, devletin bankalarına talimat verip büyük bir medya kuruluşunu bu firmaya satacaksınız yandaş medya yaratcaksınız vs. vs. bu ne çeşit bir anlayışın ürünüdür ben merak ediyorum sayın tayyip erdoğan.
rafineri arazisi vereceksiniz, imtiyazlar sağlayacaksınız, aradan vakit geçecek petrol de temin edeceksiniz hem de devlet menfaatlerini hiçe sayarak. resmi tamamlayacaksınız, kuyumcu gibi işleyeceksiniz. güney akım projesi'nden nemalanacak olan italya da sırtını sıvazlayacak, sen "dostum berlusconi" diyeceksin. helal berlusconi'ye de. dost ayağına iyi götürüyor, türkiye by-pass, rusya-italya işi bitirmiş.
velhasıl, rusya çalık'a petrol temin etme karşılığında, türkiye ve ukraşna'yı by-pass ederek avrupa'ya doğalgazını satacaktır. biz ise nabucco'da sadece transit geçiş olduğumuzla kalacağız. ne bir imtiyaz, ne bir ucuz doğalgaz alımı, ne de satıştan pay. hiçbir şey yok. onun alternatifine de, birileri daha zengin olacak diye gözünü kapat.
aferin tayyip erdoğan, sizi pro-aktif dış politika anlayışınızdan ötürü takdir ediyorum.
bizim taviz verip, bizim menfaatlerimizin hiçe sayıldığı her şeye sanki büyük başarı kazanıyorumuşuz intibası yaratan, karizmatik isim takıldı ya, "pro-aktif dış politika" işte yine aynı senaryo. "stratejik ortaklık" vay benim anam babam.
çalık'a da şunu söylüyorum, allah daha çok versin.
gerçek bir vatansever olan necmettin erbakan'a siyaset sahnesini dar edenlere bugün kan kusturan bir piyon. onlar kan kusarken biz farklı bir şey mi yapıyoruz? hayır, aynı şeyi biz de yapıyoruz.
tayyip bizim resmimizdir, bize böyle piyonlar gerek.
yalnızca sigaraya karşı olan tutumunu ciddi biçimde takdir ettiğim kişi. ülkemiz son yıllarda sayesinde bu konuda ciddi gelişmeler kaydetti. başbakanım çok yaşa! şak şak şak...
doğuda kürt sorunu var.
sayın öcalan aldığı kellelerin hesabını düşünsün.
silahlı kuvvetler,durup dururken teröristlere karşı operasyon yapacak değil ya!(silahlı kuvvetleri yalnız bırakıyor.)
askerlik yan gelip yatma yeri değildir.
türk olmaktan gocunmayanlar kendilerine türk diyebilir.
önce içerideki beş bein teröristi halledin . sonra dışarıdaki beş yüz teröristi halledersiniz.
diyen türkiye cumhuriyeti devleti başbakanıdır.
ayrıca hiç bir zaman türk halkı dememiştir. türkiye halkı demiştir.
üzerindeki pekçok iç baskıya rağmen güzel bir söylem oluşturabilen, çok farklı siyasal çizgilerde olsak da bu duruşu ile takdir ettiğim türkiye cumhuriyeti başbakanı.
HAYALLERiNiZi ZORLAYIN: Muhayyellerinizi (hayallerinizi) zorlayın... Biz artık şu soruyu soruyoruz, hem de yüksek sesle, gür sesle; eğer Türkiye enerjisini, bütçesini, kazanımlarını, bütün bunların ötesinde huzurunu, refahını, gencecik fidan gibi delikanlılarını teröre kurban etmeseydi, Türkiye son 25 yılını terörle, çatışmayla, olağanüstü hal ile faili meçhullerle, boşaltılan köylerle, üzerine ayyıldızlı bayrağımızın örtüldüğü tabut görüntüleriyle heba etmeseydi bugün nerede olurdu?
Eğer sorun daha ortaya çıkarken fark edilip gerekli tedbirler alınabilseydi, eğe mesele büyümeden çözüme kavuşturulsaydı on binlerce insanımız hayatını kaybetmeden, on binlercesi yaralanmadan ve yüz binlercesi mağdur olmadan bu mesele suhuletle çözülmüş olsaydı bugün Türkiye nerede olurdu? Bu soruları çoğaltarak sormanızı istiyorum. Milletçe sormamızı istiyorum. Ne oldu, nerede yanlış yapıldı? Nerede yanlış politikalar uygulandı, nerede yanlış tavırlar sergilendi?
har(a)ç karşıtı eylemlere katılan gençleri adaba davet etmiş kendisi. asıl biz sizi adaba davet ediyoruz, başbakan yüzde beş yüzlere varan zam yapmak buna karşı işcilere yüzde beş zam yapmak, bir de bu durumdan rahatsız olan insanları polise dövdürmek daha büyük edebsizliktir.
adap dersi vermek yerine, 30 haziran'da ödemesi gereken kamu işçisinin 13 yevmiye tutarındaki ikramiyesini neden ödemediğini açıklaması gereken başbakan.
mesela, işsizlik sigortası fonu'ndaki parayı durmadan bütçeye gelir kaydederek hazineye neden devretmektedir?
edep ve adaba çok meraklı olan bu arkadaşa sorarım, hangi edebe uyar, hangi adaba uyar, işçinin parasını "sebep" bile belirtmeden, "açıklama" bile yapmadan vermemek? hangi edebe, hangi adaba uyar, işsizin parasını kendisinin sebep olduğu bütçe açığını yamamak için bütçeye devretmek?
bir tek kulağımızın arkası kaldı, o da yakındır.
gençlere adap edebiyatı yapmasının sebebi de çudur, çocuklar "teşekkür ederiz" pankartı ile gelmişler ya, bu keyiflenmiş tabi. e adamın keyfini neden bozuyorsunuz ki? o ki büyük insan protesto edilmeeeeez! yalamalısınız, övmelisiniz, her şeye "mükemmel" demelisiniz!
neyse, şimdi küfür ettireceksiniz bana.
hemen üstte hakaret etmedim ha, başbakan taklidi yaptım. bizzat kendi cümlesi.
Başlığa bakınca lütfen şaşırmayın! Çünkü Başbakanın diğer bir gafından çıkan sonuç maalesef bu!
Başbakan Erdoğan, CNN International televizyonuna verdiği röportajda türbanla ilgili soruya cevap verirken şöyle diyor: Toplumsal gerilim olmasın diye sabırlı davranıyoruz. Bakın benim kızlarım başları kapalı olduğu için ABD'de okuyor. Burada bu özgürlük anlayışı var, ama ülkemde yok.
Yani bir ülkenin başbakanı çıkıp benim ülkem özgür değil diyor ve bir nevi Türkiye'yi şikayet ediyor. Sabrediyormuş! Neye ve kime sabrediyorsun?