obama ile yaptıkları sultan ahmet gezisi esnasında camide eskiden aydınlatma mumlarının konulduğu yer gösterilmiş ve ardından gelen erdoğan esprisi ''edison'dan önce mum vardı''
bir gün o en ciddi ve öfkeli tavrıyla "rasmussen'in adaylığını onaylamıyorum!" diyen, ertesi gün rasmussen'le ilgili çekinceleri konusunda hiçbir değişiklik yaşanmamışken araya barack'ın girmesi ve çocuk gibi ağzına bir parmak bal çalınmasıyla(soykırım lafını kullanmadı vesaire ayağına, ki adamın kendi eyaletinde ermeni soykırımı kabul edilirken) süt dökmüş kediye dönerek tükürdüğünü yalamışlığı vardır mesela. keza davos da aynı bahis...
velhasıl bunun genel tanımı; "kendi mahallesindeki adamları etrafındayken taş üstünde taş bırakmayan, hakaret etmediği, yalan söylemediği kimse kalmayan, lakin yukarı mahalleden ceketli ağababaları gelince pısarak yanlarına yanaşan bir insan" olarak yapılabilir, uygundur.
türbanla ilgili her alanda özgürlüğü körü körüne savunurken dtp'li bir bayan belediye başkanının türbanlı olduğu gerekçesiyle görevden alınmasını isteyen başbakanımsı.
youtube'a erişimin engellenmesinde de sorumluluğu kendine almamış insandı. halbuki 2007 yılında internette sansürü başlatan yasayı bizzat kendi hükümeti hazırlamıştır ve altına imzasını da atmıştır. davos'ta youtube sorusu sorulunca da topu atatürkçülere atmaya çalışmıştır.
bir bakalım erişimi engellenen sitelere. sadece atatürk'e hakaretten mi engelleniyor? onlarca evrim teorisini destekleyen blog, site de kapatıldı bu ülkede. bir telif hakkı şikayeti yüzerinden rapidshare benzeri dosya paylaşım siteleri kapatılıyor. youtube türkiye'de çok popüler olduğu için internette sansür atatürkçülük ile özdeşleştirildi adeta.
kendisi bu internette sansür olayının en büyük sorumlusudur. artık bir şeyler yapması gerekmektedir. şu anda birşeyler yapabilecek tek kişi kendisidir. suçu savcılara, hakimelere atmaya çalışma sakın. onlar yasaları uygulamak zorundalar.
"Anne Fatma Erdoğan (32), 2'si kız, 4 çocuğunun bulunduğunu ifade ederek, en son dünyaya gelen oğluna ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı çok beğendikleri ve sevdikleri için onun ismini koyduklarını bildirdi.
Oğlu Recep Tayyip'in 10 gün önce dünyaya geldiğini ifade eden baba anne Erdoğan, ''Sayın başbakanımızın, dinlenmek için Hatay'ı tercih etmesi bizi ayrı mutlu etti. Doğumdan sonra ismi konusunda kararsız kalmıştık. Ancak, çok sevdiğimiz başbakanımızın ismini verdik. Biri Türkiye'nin, diğeri benim evimin başbakanı. Umarım oğlum da başbakanımız gibi iyi bir eğitim alarak başbakan olur. Kaderi de Başbakan Erdoğan kadar güzel olur'' diye konuşmuş.
akıllı aileymiş. beyaz eşya ve kömür masrafından yırttılar, hadi iyisiniz kısa günün karı.
hatta bir kızı daha olursa ismini Başbakan Erdoğan'ın eşinin ismini koyacağını ifade eden baba Erdoğan, diğer çocukları Necmettin, Nazime, Muhammed ve Ayşegül'ün de kardeşleri Recep'i çok sevdiklerini dile getirdi.
krizi cayır cayır hissederken ülke "teğet geçiyor" "dibi göründü" "sürtünüp geçecek" derken yiğitliğe de kaka ** sürdürmemek için büyüme hedefini ısrarla %4 olarak veren başbakan.
tabi ekonomiyi emanet ettiği bakanları bugün çıktılar "2009'da ekonomimiz %3,6 küçülecek" diyerek sevgili başvekillerini tekzip ettiler, "atma recep din kardeşiyiz" dediler.
tayyip efendi hani oraya buraya salıyorsun ya kendin çok bir halt biliyormuş gibi "sen ne anlarsın, sen işine bak vs." diye? arkadaş sen iktisat mezunusun ama hakikaten anlamıyorsun bu işten ve ekonomi konusunda birbirini tutmayan sözlerinden sonra açık yüreklilikle diyorum ki; sen ne anlarsın arkadaş ekonomiden?
kendisini güçlendirenler kendisinin yandaş medyası ve övenlerinden çok mal gibi eleştiren yazar ve siyasetçilerdir. maalesef siyasete baktığım zaman elimizdekinin en iyisi bu. baykal ve bahçeli'nin bu adamdan daha iyi yöneteceğine kesinlikle inanmıyorum. ikisinin de eleştirileri sadece boş muhalefet. baykal tek koltuk sevdasından bu ülkedeki büyük bir oy potansiyelini ve türkiye'nin geleceğini harcıyor.
not: yanlış anlaşılmasın, bu entry yukarıdaki entry'e cevap değil.
2008 sonu itibari ile işsizlik oranı %13,6 çıkınca "biz başa geldiğimizde %10,5'tu ne var yahu?" diyen ve ocak ayı oranlarıyla işsizliğin %15,5 ile dünya rekoru kırmasına ne çeşit bir açıklama getireceği merak edilen şahıs.
kriz g.tümüze girdi, bağırsakları geçti mideye girmek üzere, yok teğet geçti, yok azıcık sürttürecek. hissettiğimize mi inanalım sana mı?
milli görüş gömleğini çıkardıktan sonra bir daha kendisine gelemeyen hep yaban ellerde van minüt deyip saçmalayan gazze olayı nedeniyle "büyükelçilerini kovun" diyenlere "biz bakkal dükkanı yönetmiyoruz" diyen, türk askerlerinin kafasına çuval geçirenlere nota verecek misiniz?" diye soranlara pişkin pişkin "ne notası müzik notası mı?" şeklinde cevaplar veren günlerce tv ekranlarından "memura maaş veremeyiz amerika ırak'a girmeli bu tezkere geçmeli" diye bağıran, müslümanın kanı üzerinde kirli emeller besleyen vatandaşa "al ananı da git", "lan" gibi gibi cümlelerle, kelimelerle posta koyan abd'ye ve israil'e gelince foss diye sönen bizden gayrı bir dünyanın stratejik ortağı, dostu, model ortağı filan.
biz seçim ekonomisi uygulamadık diyen adam. seçimlerin hemen ardından gelen rakamlarda bütçe açığı % 330 artmış gözüküyor. böyle bir adam. nasıl bir adam bu adam?
28 devletin sınırlarıyla oynamayı hesaplayan siyonizmin uşağı. bop'un eşbaşkanıyım diyen adam. nasıl bir adam bu adam?
milli görüş gömleğini çıkardım, değişerek geliştim, referansımız islam değildir, bizim medeniyetimiz batı medeniyeti karşısında yenildi, ananı da al git, lan, sayın öcalan, -şehitlerimiz için- kelle, bizim gündemimizde başörtüsü yok gibi gibi cümleler kurmuş sürekli kıvıran renkli bir kişilik.
obama ile liseli aşıklar gibi el ele meclise giren adam
rasmussen olmaz deyip gül'ün ve obama'nın aracı olmasının sonunda olur diyen bir adam. sanki gül başka bir devletin cumhurbaşkanı da, bunların arasını bulmuş:)
çakma fatihimiz davos'ta esip gürledi geldi okullarda başlatılan boykotu engellemek için genelge yayınladı. milli görüşü yok etmek için cia-mossad ortak yapımı işbirlikçiler hareketinin başı diyelim burada bırakalım.
an itibari ile uzun zamandır ortalıkta görülmeyen, acaba nerelerde ne işler çeviriyor diye acayip merak ettiğim, ingilizce bilmeden başbakan olmuş, bıyıklı amca.
Ezik başbakandır . Yahu sen Koskoca Türkiye nin başbakanısın nasıl ingilizce bilmezsin ? göreve geleli 7 sene oldu önceden bilmesen bile bu dönemde öğrenirdin valla . bir one minute demeyi mi öğrendin ? . Davos ta çıkmış sinirli sinirli tartışıyorsun . Sanki tercüman o demek istediklerini tam olarak aktrabilecek , o duygu ve düşüncelerini yansıtabilecek .Yani kıssadan hisse Bir başbakanın ingilizce bilmemesi eziklikten başka birşey değildir.
partisinin kaynaklarıyla değil devletin yani halkın kaynaklarıyla, parasıyla kendi kişisel çıkarlarını gören zat. kul hakkı yemeye örnek değildir de nedir bu durum?
yine tespit yapmış büyük üstad, "krizde en az zararı gören ülke türkiye olacak" demiş.
yavrum tayyip işsizlik %15,5 ile -bak tüik verileriyle konuşuyorum ona rağmen bu- dünya rekoru kırmadı mı ocak ayında? aynı dönemde krizin merkezi abd'de işsizlik oranı %8,1! kredi kartı borçlularının ulaştığı miktar 40 milyarı aştı, arkası yazılan çek miktarının, icra takiplerinin haddi hesabı yok! seçim döneminde papağan gibi "%4 büyüyeceğiz" deyip durdun, ekonomiyi emanet ettiğin bakanların "%3,6 küçülme" olarak revize etti ki, bazı uzmanlara göre küçülme %4,5 olacak tüsiad'a göre ise %4,1! aynı dönemde krizin merkezi abd'nin %2,6 küçüleceği öngörülmekte bununla beraber avrupa'nın daha doğrusu euro kullanan avrupa'nın %0,5 küçülmesi beklenmekte. tabi bir de bütçe görüşmelerinde 15 milyar lira olarak belirlediğiniz bütçe açığı var, ilk 2 ayda seçim ekonomisi de uygulayarak 10,5 milyar açık verdirdiniz -mart ayı açıklanmadı henüz, muhtemelen hedef mart ayında tutturuldu(!)- nisan ayı içinde de bu açık öngörüsünü revize edip, %300'den fazla bir artışla 48 milyar liraya çıkardınız ve eminim eğer bütçe 2009'da 40-45 milyar lira açık verirse televizyonlara çıkıp "48 demiştik, başarılı politikalarımızla bunu 40'ta/45'te tuttuk" diyeceksiniz, geçmişte yaptınız çünkü. revize ettiğiniz oranlar üzerinden başarı muhabbeti yaptınız.
dünya bilgi tekonoljilerinin yoğun olarak kullanıldığı bir çağda sayın tayyip erdoğan, biz abd'nin, ab ülkelerinin ekonomi verilerini, resmi/gayriresmi ağzılardan çıkar çıkmaz biliyoruz, aynı dönemde ülkemizin içinde bulunduğu durumu da biliyoruz! bari sus arkadaş, "en az biz etkileneceğiz" falan deyip komik duruma düşme bir başbakan olarak.
bir örnekle bitirmek istiyorum, geçtiğimiz günlerde ekonomi kurmayları canlı yayında ekonomi konusunda revize edilen miktarları ve oranları verdiler. işte %4 büyümenin %3,6 küçülmeye dönmesi, 15 milyar liralık bütçe açığı beklentisinin 48 milyara çıkışı vs. böyle bir açıklamadan sonra imkb'nin sert bir düşüş yaşaması gerekirdi değil mi? evet öyle olması gerekirdi ama olmadı, aksine yükseldi. neden? çünkü dow jones yükselişteydi. bunu neden söyledim, 27 nisan e-muhtırası'ndan sonra "borsa düştü paşam" dedi tayyip amcamız, kapatma davası açtığında yargıtay başsavcısı "kapatma davası açıldı borsa düştü, dolar ne hale geldi" dedi bazı ibibikler ama o günlerde dow jonesdüşmüştü anayasa mahkemesi davayı kabul ettiği gün borsa yükselişteydi çünkü dow jones yükselmişti. dow jones yükselsin yeter ki, akp kapanmış, hükümet düşmüş, darbe olmuş, ülkede iç savaş çıkmış borsa zerre etkilenmez ama senin ekonomi verisi olarak her şeyi olumlu gösterdiğin bir gün de dow jones düşerse borsa düşer. velhasıl ekonomimiz bizim elimizde değil, iyiyken de değil, kötüyken de değil. tayyip efendinin efelenmelerine bakmayın.
yani, gemi dingin sularda yol alırken de kaptan değildik, fırtınalı sularda da. fırtına her yeri kaplayınca, kaptanlar kendi gemilerinin derdine düştü. gemiyi yönetmek için seçtiğimiz adam da gemide kaptan olacağına miçoluk yapınca, kaptansız olunca -ki, dingin sulardayken kaptanımız olanlar gemiyi gemi sahiplerinin değil, kendi lehlerine yönettler- fırtınalı denizde geminin yalpalaması gayet doğal ki, bazı ekonomi uzmanları eylül 2009'da türkiye'de ekonominin büyük bir çıkmaza gireceğinden, bugün açıklanan paketlerin sadewce günü kurtardığından bahsetmekteler. 2008 nobel iktisat ödülü sahibi paul krugman türkiye'yi iflas etme olasılığı güçlü ülkeler listesinde başa koyuyor.
tüm bunlar olurken bizimkiler ne mi yapıyor? "kriz bizi etkilemeyecek" yalanını söyleyip, bu yalana inanıp, üzerine de milleti inandırmaya çalışıyorlar.