tek hatası laf attığı kişilerin ondan daha terbiyesiz olması. terbiye olarak dilden dökülen kelimeleri referans almadığım için başka kriterleri devreye soktum. zaten onları da yapabilse burakla miraç`a yükselmişti çoktan.
Başbakandır. Çok fazla gaf yapan bir insandır. Kendini başbakanlığa kadar getiren insanların sosyal güveenlik haklarını yavaş yavaş ellerinden alan ve ne yapacağı belli olmayan tehlikeli bir insandır....
atatürk devrimlerine ithafen karşı devrim psikolojisinde olan politikacı. iyi-kötü(önemli değil) ileride kendini hatırlatacak işler yapıyor. anayasa ile oynuyor, chp ile maytap geçiyor, nükte yapıyor, skandal beyanatlar veriyor. tek parti'nin tek karar mercii işte. istediğini diker, istediğini...
Demokrasiyi sıvı hale getirmeyi başarmış fizikçi. içinde bulunduğu kabın şeklini alıyor artık , çok kullanışlı, patentini amerika alacakmış ama üzgünüm türk halkının iradesi.
hz.peygamber, "ümmetim, zalim kişiye -sen zalimsin- demeye çekindiği zaman bil ki başlarına büyük felaket gelecektir" demiştir... kendisine hatırlatılır...
2007 genel seçimlerinden önce, nerede olduğunu hatırlamıyorum, yaptığı mitinglerin birinde eline aldığı bir karneyi mitingi izlemeye gelen vatandaşlara doğru sallayarak şunları söylüyordu : "-mazottan ötv'yi kaldıracağız diyenler, mazot'un fiyatını düşüreceğiz diyenler (deniz baykal'ın enerji bakanı olduğu zamanları kastediyor), kendi zamanlarında (elindeki karneyi sallayarak vatandaşa gösteriyor) mazotu karneyle veriyorlardı, evet karneyle. neredeeeeen nereyeee" tam olarak olmasa bile buna çok benzer bir söylemde bulunuyordu başbakan. şunları söylemek isterim:
evet türkiye cumhuriyeti'nde bu tür ekonomik sıkıntılar çok görüldü. türk milleti'nin karneyle ekmek aldığı, karneyle yağ aldığı, karneyle mazot aldığı zamanlar oldu. ama bu kadar kıtlık ve yokluk yaşamasına rağmen türk milleti haysiyetinden ve şerefinden hiç bir zaman akp hükümetindeki kadar ödün vermemiştir. eğer kendisi gerçekten deniz baykal'ın enerji bakanlığı yaptığı zamanları kastediyor ise, o zamanlar tüm dünya 1970 dünya ekonomik bunalımının etkisindeydi. ve doğal olarak türkiye'yi de etkiledi bu. ayrıca 1974 kıbrıs harekatından dolayı türkiye'ye uluslararası platformda uygulanan ambargo da ülke içindeki ekonomik sıkıntının artmasında önemli bir etkendi. çünkü 1974 kıbrıs harekatı için hükümet kimseden -ne abd'den ne aet'den- izin almamıştı. kıbrıs'a girdi ama bedeli ağır oldu. kuzey ırak'a girerken olduğu gibi izin beklemedi. ve sonuçlarına katlandı.
fakat belkide haklıdır başbakan. günahını alıyor olmayalım? günümüze baktığımızda gümrük birliğine girildi, avrupa birliğiyle müzakereler başladı. çoğu şey gümrüksüz dışarıdan geliyor. ne güzel değil mi? artık karneyle ne ekmek alıyoruz ne yağ alıyoruz ne de mazot. kişi başına düşen gelir de arttı. akp, iktidara gelmeden önce asgari ücretle alınan simit ve peynire oranla şimdiki asgari ücretle daha çok simit ve peynir alınabiliyor. (yanında da çay ne güzel gider) çok güzel memleket olduk. ne üreteceğiz canım allahaşkına. avrupalı, amerikalı üretsin, biz alalım. önemli olan hayat standardını yükseltmektir. türkiye'nin hayat standardını yükseltirsen ekonomi iyileşmiş olur. olmaz mı? olur olur sen takma kafana! sen başını bağla sadece.
hayran olunası karakter. şöyle ki yıllar önce demokrasi hakkında ileri geri konuşup şimdi demokrasinin yılmaz savunucusu olmayı, askere demediğini koymayıp askerin en büyük destekçisi olmayı, amaerika ya küfredip onunla müttefik olabilmeyi başarabilmiş ve bunu da halka inandırmış yüca şahıs.
saf insanların dini duygularını sömürdüğü değilde dini duygularının çıkar uğruna sömürülmesine izin verenlerin desteklediği bop eşbaşkanıdır. bu ülkede bazı vatandaşlara rahatlık batıyordur. insanların ikiyüzlülüğüne örnek olandır. ona oy verenlerin masumiyetinden şüphe duyulması gerekendir ve yandaşlarına.
anayasa mahkemesinin türban hakkındaki düzenlemeyi iptal etmesinden beridir esip kükremeyen,
ağzını açmayan bopbakan. nedeni gayet açık; her zamanki gibi sipere yatıyor, piyonlarını konuşturuyor.
ülkenin nabzını yokluyor.
salı günü çıkıp sağında ve solunda dikili camlardan kayan yazıları okuyacak muhterem. yine ağzından inşallahı, hamdolsunu, evelallahı, türbanı düşürmeden. zam mı? ali bebecanın türkiye'yi manda ülkesi seviyesine düşürmesi mi?
adaaaam boşver, kapı gibi türban var şurada halkın gözlerine perde.
hülya avşar ın programında hülya avşar ın sorularını cevaplayan şu anlık başbakan kişisi. dün mü ne olmuş bu program. o değilde benim sorulardan birisine ve cevab dikkatimi çekti.
hülya kişisi;
-çocuklarınızla konuşuyor musunuz[yok el hareketleriyle anlaşıyorlarmış] yani mesela kızınız size gelip bu gün hocam bunu dedi bunu yaptım, hocayla bunu konuştum gibi sizin yanınıza geliyorlar mı ya da anneleriyle mi daha çok konuşuyorlar
gibi bir şey dedi[cümle böyle olmasa da buna benzer, aklımda nasıl tutayım, soruya bak zaten], şimdi ki başbakan kişisi de;
-daha çok anneleriyle konuşuyorlar. benimle daha çok ''yabancı ülkeye gidebilir miyiz'' gibi şeylerle konuşurlar.
uncyclopedia'da cok iyi anlatilmis olan basbakanimiz.
Tayyip Erdoğan is the Prime Minister of Turkey. Generally referred to as RTE by media, or "Reco" by his friends and "The King of Queens" by Leah Remini, a famous Scientologist and a family friend, he's a tall, dark, macho man. Born in Zambia, Sweden as the only kid of a famous sculptor (See Bedri Baykam), the young Tayyip initially sought a career in football, but because he was unappreciated he had to leave the football club and become emo. In his broken stage,the emo Tayyip was approached by the islamic fundamentalist leader Necmettin Erbakan, and was coerced into the dark side with promises of absolute power and leet skillz. However, due to a clerical error he accidentally became second in command to Erbakan.
He usually spends time with buddies he met over internet, Abdullah Gül and Bülent Arınç. They help people organize protests to protect Turkish secularism. Because he met his buddies over Internet, now they're working on a program to talk with Iran, Syria and Arab Emirates to play online poker.
yıl sonu verilecek dıs ticaret açığının üstüne iç borçlanmayı ekleyin daha sonra imfden 6 yılda alınan kredileri faizleriyle toplayın 500 milyara yaklaşık bir rakam elde edilir. tanım: ülke borcunun kaynağı muhtemel yasaklı başbakan...
ülke yönetmeyi aile geçindirmekle aynı kefeye koyup 'bak bak geldiğinde borç 196 milyar dolardı, şimdi 450 milyar doları geçti. görüyor musun hem ekonomiyi batırdı hem de ülkeyi satıyor' sığlığında eleştirilere muhatap olan siyasi.
Not: bu eleştirileri yapanlar keşke milli gelirin artmasını da o eleştiri kefesine koyup eleştirilerini öyle yapsalar. buradan kasıt objektifliği koruma içgüdüsü. eleştireceksen yine eleştir ama objektif ol gözün sevem. hatta kesin eleştir yoksa ilerleme olmaz. yoksa yapacağın eleştiri güme gider halk nazarında.
(bkz: 2002 den sonra ekonominin kötüye gittiğini sanan bünye)