yumuşak başlı isem uysal koyun da değilim demiştir. kendisine ne desek ne yorum yapsak bilemedik. yumuşak başlı hali buysa normali nedir kim bilir?
ayrıca gene insanları birbirine kışkırtmayı sürdürmüş, kapatma davasını destekleyenlere darbeci demiştir. bir anda sözlük okuyorum gibi geldi. hani akp hakkında kötü birşey yazınca hemen darbecisin sen diyorlar ya, demek buradan pompalalan bir düşünceymiş.
tek besin kaynağı kin ve nefret diye nitelendirilebilecek ,her konuşmasında nifak tohumlarını bu ülkeye serpmeyi boynunun borcu bilmiş kimse.
(bkz: hiç kimse)
deniz baykal'ın enerji bakanlığı ile durmadan kendi dönemini karşılaştıran organizma.
efendim, bilmeyenler için hemen belirteyim, deniz baykal 1977-1978 yıllarında enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı yapmıştır. o dönemde dünyada enerji krizi vardı ayrıca kıbrıs çıkarmasından ötürü ülke ambargo altındaydı.
30 sene öncesi ile 30 sene sonrasını mukayese etmek ve bundan kendisine pay çıkarmak ilginç olsa gerek. o zaman 1980 sonrasındaki bütün hükümetler başarılıdır. halk "akaryakıt istasyonuna" rüşvet ödememiştir.
tayyiip erdoğan her seferinde ya 1950 öncesiyle ya da baykal dönemindeki enerji durumu ile kendisini kıyaslar. birinin üstünden 60 yıl, birinin üstünden 30 yıl geçmiş.
son 60 yılda dünya değişmedi, bir tek sen 2002'de gelince bir şeyler yaptın değil mi tayyip ağa? teknoloji hiç mi hiç gelişmedi, küreselleşme yaşanmadı. bir de "öfkeleriyle gerginlik yarattılar" demesi yok mu hakikaten hayran kaldım. "öfke de bir hitabet sanatıdır" diyen sen değil miydin 15-20 gün önce be tayyip ağa?
türkiye'nin 1980 öncesi gerçi sana baykal enerji bakanıyken desek daha iyi anlarsın, ülkenin borcu yaklaşık 20 milyar dolardı, bu ülkeyi teslim aldığında 221 milyar dolardı, bugün ise yaklaşık 480 milyar dolar. bunun yanında bankaların %55'i yabancıda, borsanın %85'i yabancıda, iletişim sektörünün %85'i yabancıda, enerji piyasasının kontrolü yabancıda, yabancıların toprak satın alma olayı seninle birlikte %100 artmış durumda. e bir zahmet bunlardan da bahsetsen? bana %17 faiz ile borçlanmanı bir anlatıver hele, düşük kur yüksek faiz temelli para politikanın sonucunda bu borç faizinin reel olarak yaklaşık %40 olduğundan da konuş ghele yiğidim. ihracatı anlatırken, ithalatı da bir konuş hele, borsanın 9 ayda 58.000'den 40.000'in altına düşmesini bir anlat hele, makarna, çay simitle değil, rakamlarla anlat. kömür demokrasisi edebiyatını geç, evrakta sahtecilikle suçlanan vekillerinden bahset hele. konuşmaya gelince mangalda kül bırakmıyorsun. halkçı olduğunu iddia ediyorsun ama bir açık oturuma, bir tartışma programına katılmaktan acizsin. neden? çünkü halka açık yapılacak bir programda gazetecilerin yaptığı gibi "çanak" sorular gelmeyecek.
popülizmin dibine sonuna kadar vuran kişidir bu şahıs. iddia ediyorum, çıkarılan yasaların birçoğunun içeriğini kesinlikle bilmiyordur. herhangi bir yasanın içeriğin ne olduğunu bilmedikleri halde el indirip kaldıran akp milletvekillerinden belli değil mi sayın genel başkanlarının hali?
kapatma davasından sonra iyicene coşan ve ağza demokrasiyi sakız yaparak o güzel şeyden de bizi soğutan insan.
ve yine halkın iradesi deyip kapatma davası için demogoji yaparken çıkardıkları yasalar veya yaptıkları zamları halk asormayıp halkın iradesini takmayan başbakandır kendileri.
Deniz Baykal bakanken ona rüşvet verdim * diyerek rüşvetçi olduğunu itiraf etmiş başbakandır. rüşvet verme olayına sıcak baktığını, bu yöntemi uyguladığını kabul etmiştir. Güya yıllardır devlet içindeki rüşvet ilişkileri ile mücadele eden bir ülkeyiz. Başbakan bile rüşvetçi olduğunu itiraf etti. Bakalım başka ne gibi rüşvet ilişkilerine karışmış bu başbakan ileriki dönemlerde yargı yoluyla anlaşılacaktır.
her halukarda gündemde olan ve sorun olan başbakan. efendim kendileri rüşvet vermiş zamanında ve şimdi bunu açıklamış. fakat bunu sözlükte başlık olarak açmak bile sıkıntı oluyor; erdogan diyor ki o bakanken ben rusvet verdim diye bir başlık açıldı ve doğal olarak silindi formata uygun değildi, o bakanken ben rusvet verdim başlığı açıldı formata uygun olup olmadığı muallakta. yani ne olursa olsun sorun oluyor, işin içinde rte varsa mutlaka bir karışıklık bir anlaşamama söz konusu.
her seferinde ya 30 yıl öncesinden, ya 60 yıl öncesinden dem vuran şahıs.
kendisini överken, 1929 ekonomik buhranını, 2. dünya savaşını, kıbrıs barış harekatını, enerji krizini, darbeyi, körfez savaşını, 99 depremini hesaplama sistemine "katmadan" yorumlayabilme mekanizmasına sahiptir. eğer bu saydığım verileri hesaba katarsa, sistemi "error" verir.
kendisine yine çok sevdiği karşılaştırmalardan birini yapmak isterim. yaklaşık 30 yıl öncesinden dem vurursam; yaklaşık 30 yıl önce ecevit'in başbakan olduğu 37. hükümet -aynı hükümette baykal maliye bakanıydı- batı'nın tepkisini hiçe sayarak kıbrıs'a harekat düzenledi ama sen abd'den izinsiz ırak'a "höt" diyemez hale soktun ülkeyi. bunları da anlatıversene nalıncı keseri sahibi pek "sayın" recep tayyip erdoğan?
itibar bush karşısında ayak ayak üstüne atmakla olmuyor efendi.
eğitim durumu
--------------
1965 piyale paşa ilk okulu.
1978 istanbul imam hatip lisesi.
1981 marmara üniversitesi iktisadi ticari bilimler fakültesi.
siyasi kariyer
---------------
1976 msp istanbul gençlik kolları başkanı.
1984 refah partisi beyoğlu ilçe başkanı.
1985 refah partisi istanbul il başkanı.
1994 istanbul büyükşehir belediye başkanı.
15 mart 2003 türkiye cumhuriyeti başbakanı.
ahmet burak, necmeddin bilal, esra ve sümeyye adında dört çocuk babası.
her seferinde, "efendim baykal enerji bakanıyken tüp kuyruğu vardı" -bahsettiği yıl, küresel enerji krizi olan 1977-1978 yılları- diyen ağzını açtığında mangalda kül bırakmayan, 21. yüzyılda tmo önünde ucuz pirinç kuyruğuna giren insanları da görmesi gerken "bunlar da benim dönemimde oldu" demesi gereken canlı.
evet, dünyada küresel bir gıda krizi baş göstermiş, yavaştan yayılmakta, ancak dünyada ortalama %30 artan bakliyat fiyatları türkiye'de %100'ün üzerinde bir artış gerçekleştiriyorsa, ortada başka bir şey var demektir. ne kadar fettoş var, stratejik kurumların başına geçirirsen durum farklı olmaz.
bir tmo düşünün ki, elindeki pirincin %80'ini 5 şirkete, kalan %20'sini 25 şirkere versin. güya fiyatların yükselmesini engellemek için piyasaya sürmüşmüş. şimdi de elinde opirinç neredeyse yok. yeni ürüne de daha 5 ay var, hele yiğidim söylesene şuna "yandaş stokçu şirketlere verdik pirinci fiyatlar yükselsin onlar kar yapsın, bize de sakal atsın" diye...
tarım bakanımız mehdi eker muhteşem bir şekilde çözmüştür aslında olayı "birkaç gün pirinç yemeyiverin canım, ölür müsünüz?" sana bağlı tmo'nun yaptığı rezilliği halk çeksin değil mi mehdi eker?
yani recepciğim, sen durmadan 1977-1978 ile -oha lan ayıp 30 yıl- karşılaştırıyorsun ya al sana 2008 gerçeği.
