kuzey ırak ta savaşan askerlerce ne derece iplendiğini çok merak etmekteyim; kendi oğlu askerliğini yapmamış halde abd lerde gezerken askerlerimize şiir okuması çok ince bir davranış doğrusu.
Bugün yapılan akp grup toplantısında, sorumluluk duyduğu her alanda konuşarak ortaya karışık yapmıştır. sonunda tarzının imzasını da konuşmasını şiirle bitirerek atmıştır.
Sanki parayı cebinden veriyormuş gibi tarım politikalarında devletin dağıttığı paralardan bahsedip, ermeni soykırımına falan atlamıştır.
Konuşması için notlarını hayal ediyorum;
- Para önemli, halk karnımı nasıl doyuracağım diye düşünyo.. bakanlara sor, en son ne dağıttık öğren..
- AB üyeliği.. ver ayarı cümle aleme, milliyetçi duyguları depreştir, o taraftan aldığın oyları kaybetme..
- Ermeni soykırımı.. Zaten yok ki öle bişey yeaa..
- Kasımpaşalıyım, agresifim.. şiiri unutma..
terörist başı abdullah öcalana sayın; şehitlere kelle dediği türk yargısı tarafından kabul edilmiş türkiye cumhuriyeti başbakanı. bu söylemi yüzünden şehit ailelerine toplam olarak bilmem kaç kuruş* para cezasına çarptırılmıştır. birçok insan bu gerçekten haberdar olmasa da** eğer haberdar olsaydı türbanla ilgili görüşlerine katılmadığı veya şeriatçı olduğunu düşündüğü için değil, sadece bu gerçeği öğrendiği için başbakandan nefret ederdi.
medyada,internette-sozluklerde kendisini salya sumuk methedenlere
yag cekenlere mutlaka bir cıkar saglayan ya da saglayacak olan siyasi
partinin basında olan basbakan.
yoksa goz var hiza var,akıl var mantık var.
memlekette issizlik dizboyu ama nufus kontrolu-planlaması kimsenin gundemi degil.
hayır,hindistan-banglades vs.gibi sıcak bir memleket degiliz ki sokakta yasayalım.
"sayın öcalan düşüncelerinin değil şu anda almış olduğu kellelerin hesabını veriyor"
tarih: 22 kasım 2005
yer: tbmm *"lazı türkü kürdü çerkeziyle, doğulusu batılısıyla, inananı inanmayanıyla bizi birleştiren bir arada tutan bu üst kimliktir"
antalya'ya açılışlar için geldiğinde muhtemelen yanıltıldığından -çünkü kendisi bilmez o yolu- alenen yalan söyleyen başbakan.
kendisi şöyle demektedir; "mevlana kavşağı ile migros arasını 4 dakikaya indirdik" bu külliyen bir yalandır, gündüz vakti kendisi, yollar kapatılmadan, eskort olmadan ve 50 km'lik hız sınırını aşmadan, trafik seyir kurallarını aşmadan, 4 dakikayı geçtim 8 dakikada varsın, cumhuriyet meydanı'nda eşek gibi anırmazsam neyim.
belirttiği kavşaklar arasında 4 tane tünel geçişli kavşak vardır ve bu 4 tünel geçişin tam ortasında -yani iki kavşak bir tarafta, iki kavşak bir tarafta kalacak şekilde- trafik ışıkları bulunmaktadır, bu lamba trafiği alt üst ettiği gibi, dikkatli olmazsanız kazaya da sebebiye verebilir çünkü, sıkışık bir anda, bir kavşaktan aniden 50 km hızla çıkıp, hemen çıkıştan 10 metre sonra bir aracın durduğunu görebilirsiniz -çukurdan çıktığınız için öncesinde o trafik yoğunluğunu görm3eniz imkansız- ve arkadan çarpmanız işten değildir, bu tarz kazalar olmaktadır.
bir diğer yalanı belediyeler arasında ayrım yapmadığıdır. hemen somut örnek veriyorum bazıları somut örnek verince de anlamıyorlar ama neyse.
antalya'nın serik ilçesinde sahilde 3 tane belde vardır, boğazkent, sahili olmasa da sahile yakın karadayı ve belek beldeleri. şimdi serik ilçesi mhp'li, diğer bu saydığım 3 belde akp'li. hatta karadayı chp'li idi, baktı ödenek alamıyor akp'li oldu. tabi akp'ye geçince ödenek akmaya başladı.
malumunuz antalya büyükşehir belediye'si de akp'li. şimdi akp'li antalya büyükşehir belediyesi'nin kıyağı olaraktan büyükşehir kendi araçlarıyla ve sıcak asfaltıyla bu 3 beldenin yollarına sıcak asfalt döktü, hizmet ya. eyvallah, hizmettir mutlu bir şey ancak durumun içler acısı bir hali vardır diğer taraftan.
serik ilçesi'den karadayı beldesi'ne giderken serik belediyesi gücü kuvveti ölçüsünde belli bir noktaya kadar uzun zaman önce bordür taş döşemiştir. karadayı belde sınırına yaklaşık 700-800 metre kala bordür taş yoktur ve mıcır asfalt vardır tabi, bu mıcır asfalt şu anda bozuk durumdadır. işte, büyükşehir belediyesi, akp'li 3 belediyenin sınırları içindeki yolları sıcak asfalt yapmıştır. ama, karadayı belde sınırı bittiği gibi, bittiği noktadan itibaren yola da sıcak asfalt dökülmemiştir. o aradaki 700 metre yolu da karadayı sakinleri kullanmaktadır başkası değil. ama o 700 metre köstebek yuvaları gibi delik deşik haldedir.
ondan sonra de ki, "biz belediyeler arasında ayrım yapmıyoruz" o yolların asfaltlarını o 3 belediye de kendi ödeneklerinden veya kendi gelirlerinden yaptırtsa eyvallah ama yok böyle bir şey akp'li büyükşehir belediyesi'nin araçları, büyükşehir belediyesi'nin kendi asfaltnı döküyorlar. hizmet kötü mü? hayır iyi ancak, bir de "belediyeler arasında ayrım yapmıyoruz" yalanını söylemeyin bari.
ha bir de, "antalya'ya biz geldik nasıl değiştirdik" diye söylenir, evet antalya gelişti, devam da ediyor gelişmeye ancak, hele bir antalya'da satılan yerlerin seceresini anlatıversin başbakan. 22 milyon liraya neyi sattı da köprülü kavşakları yaptı, fettah tamince kuyumculuktan 6 sene içinde nasıl biri 7 yıldız olmak üzere -rixos premium- oteller zincirine sahip oldu, nasıl ihalelere girer oldu? antalya'daki yol, köprü, bina ihalelerine her ne hikmetse nasıl rizeli müteahhitler alıyor, maden arama ruhsatını akp il yönetiminde olanlar veya akp il başkanlığına üye olanlar nasıl alıyor, sonra bu maden arama bahanesi ile talan edilen ormanlar nasıl 3. kişilere trilyonlarla ifade edilen paralarla el değiştiriyor?
hele bir anlatıver yiğidim? kimin malını kime satıp "hizmet ettim" diyorsun ki?
geçimini mizah dergilerinden sağlayan** bir siyaset insanı.
e tabi türkiye'de maaşlar az, her davayı da minimum 20.000 ytl'den açıyor. bir tutturursa yaşadı. gelsin dansözcükler gitsin gemicikler. para oğlum bu. değil mi?
öyle bir hale geldik ki bir beyinsiz cıkıp basbakana sapık diyebiliyor. sonra bunu düsünce özgürlüğü olarak acıklıyor. sen o özgür düsüncenle devam et alıcağın tek sey 'baba'dır. tayyip erdogan ise milyonları sürüklüyor pesinde. sen daha köpeğine laf gecirebiliyor musun?
majestelerinin almanya ziyaretinden sonra hitler'e benzettigini, böyle insanlardan korktugunu söyledi alman bir arkadasım. hitler'i andıran tarafı; kalabalıkları etkileyebilme kabiliyeti ve siyasal, düşünsel anlamda altyapısız olması, ona göre.