recep tayyip erdoğan ile ilgili fıkralar

entry8 galeri0
    1.
  1. kahramanının ya da konusunun tayyip olduğu, kimi zaman yeren kimi zaman öven fıkralardır. övenine hiç rastlamamış olmam benim suçum değil tabi.
    birçoğu da önceki siyasetçiler ya da dünyadaki siyasetçiler için yazılanlardan uyarlanmıştır.

    Adamın biri bara girer ve kendisine bir içki söyler.
    Barmen bir robottur. Adama mükemmel
    hazırlanmış bir kokteyli çabucak servis yaparken
    sorar:

    "IQ'ün kaç?" Adam "150" diye cevaplar..

    Robot adamın IQ seviyesine göre sohbete başlar,uzun
    uzun Quantum fiziği, küresel ısınma, biyoteknoloji,
    ekonomi, insanlığın seksüel gelişimi üzerine konuşur..

    Adam robotun bilgisinden etkilenerek kendi kendine "Bu
    gerçekten inanılmaz" diye düşünür ve robotu denemeye
    karar verir.Bardan
    kalkar, tekrar kapıdan girer bara
    gelir ve yeni bir içki söyler.

    Robot yine mükemmel hazırladığı içkiyi çabucak servis
    yapar ve sorar:"IQ'ün Kaç?" Adam "100 civarı" diye
    cevaplar. Robot bu kez uzun uzun sohbete başlar ama bu
    kez futbol, borsa, arabalar, rakı ve göğüsler hakkında sohbet
    açar.

    Çok etkilenen adam robotu bir kez daha test etmeye
    karar verir ve tekrar kalkar. Yeni bir müşteri gibi
    bara yaklaşır bir içki daha söyler.
    Robot çabucak servis yaparken sorar:"IQ'ün kaç?".

    Adam, "mmm, sanırım 50 civarı" der.
    Bunun üzerine robot, adama son derece yavaş
    bir biçimde şu cevabı verir:
    Ya...ni...Yi..ne..Ta..yy..ip'e oy
    ve...re...cek...sin... de...se...ne!
    8 ...
  2. 2.
  3. başbakan erdoğan, dış destek aramakiçin ingiltereyi ziyarete gitmiş.ziyareti sırasında kraliçe tarafından çay içmeye davet edilen erdoğan, kraliçeye kendi liderlik felsefesinin ne olduğunu sormuş. kraliçe de çevremi akıllı insanlarla doldurmak cevabını vermiş. erdoğan bunun üzerine kraliçeye çevresindeki insanların akıllı olup olmadıklarını nasıl ayırt ettiğini sormuş. kraliçe, onlara doğru soruları sorarak ayırt ediyorum diye yanıtlamış ve izin verin göstereyim demiş.
    kraliçe hemen tony blair'i aramış ve sayın başbakan, lütfen bu soruya cevap verin:
    annenizin bir çocuğu var, babanızın bir çocuğu var ve bu çocuk sizin ne kız ne de erkek kardeşiniz.kimdir bu? diye sormuş.
    tony blair: bu benim majesteleri diye yanıtlamış.
    kraliçe:doğru.teşekkürler,iyi çalışmalar blair demiş ve erdoğan'a dönerek gördünüz mü sayın erdoğan? demiş.
    evet majesteleri, çok teşekkür ederim, bu metodunuzu kesinlikle kullanacağım diyerek oradan ayrılmış.
    yurda dönüşünde hemen unakıtan'ı yanına çağıran erdoğan, kemal abi sana soracağım bir soruyu cevaplamanı istiyorum demiş.
    unakıtan tabii efendim, nedir?
    erdoğanda aynı soruyu bakan unakıtana sormuş. kemal unakıtan efendim bunu biraz düşünüp sonra size cevap versem?? demiş.
    erdoğan kabul etmiş ve unakıtan oradan ayrılmış, vakit kaybetmeden bakanlar kurulunu toplantıya çağırmış, saatlerce bu soru üzerinde düşünmüşler, ama kimse bir cevap bulamamış.
    en sonunda kemal unakıtan kemal derviş'i aramış ve durumu açıkladıktan sonra soruyu kemal dervişe sormuş.
    derviş:bunda bilemeyecek ne var, tabii ki benim!diye yanıtlamış.
    cevabı alan unakıtan hemen tayyip'i arayarak:
    cevabı buldum efendim, kim olduğunu biliyorum, sayın kemal derviş demiş.
    tayyip büyük bir hayal kırıklığıyla cevap vermiş:
    yanlış cevap kemal abi doğru cevap tony blair idi.`

    ekşisözlük` ten alınmıştır.
    7 ...
  4. 3.
  5. rte manisa yı gezerken akıl hastanesine yolu düşer.

    hastane içinde yetkililerle dolaşırken 'test odası diye bir levha gözüne ilişir. sorar 'bu ne iş' diye..

    doktorlar odayı açar, gezerken bir yandan anlatırlar...

    'efenim burası bizim ilk test odamızdır' diye.. sonra devam ederler.. ' gördüğünüz gibi burda ağzına kadar su dolu bir küvetimiz var.. buraya şüpheliyi sokar ve sonra kendisine bir çay kaşığı, irice bir kepçe ve bir de kova veririz sonrada kendisinden suyu taşmadan boşaltmasını isteriz...'

    rte - 'haaaaa.. anladım.. akıllı olan kovayı seçiyor muhakkak.......'

    doktorlar - 'hayır efenim.. akıllı olan tıpayı çekiyor muhakkak....'
    4 ...
  6. 4.
  7. tayyip ile bush ilk buluşmalarında birbirlerine hava atarlar. bush tayyip'e : "bizde öyle bir teknoloji var ki, ölüyü diriltiriz" der. tayyip altta kalmaz ve o da; "bizdeki teknoloji çok farklı, partimizin bütün elemanları 100 metreyi, 3 saniyede koşmayı beceriyor" der. türkiye'ye döndüğünde tayyip'i bir düşünce alır. danışmanlarını çağırır ve attığı palavrayı anlatır; "haftaya bush geliyor, yalanımız ortaya çıkarsa ne yaparız?" diye sorar. danışmanlardan biri hemen cevap verir:
    - onlara ölüyü nasıl dirilttiğini sordunuz mu?
    - hayır sormadık.
    - o halde hiç korkmayın başbakanım, alın bush'u anıtkabir'e götürün ve atatürk'ü diriltmesini isteyin. diriltemezse o rezil olur. yok eğer diriltirse, siz zaten 100 metreyi 3 saniyede koşarsınız!..
    9 ...
  8. 5.
  9. Tanrı dünyayı yarattıktan sonra gelecekteki ulusların temsilcilerini çağırmış ve her birine ikişer erdem vermiş. isviçrelilere; Düzenlilik ve Yasalara saygı. ingilizlere; Soğukkanlılık ve asalet. Japonlara; Çalışkanlık ve Sabır. italyanlara; Neşe ve Romantizm. Fransızlara; Şarap ve güzel yemekler. Türklere; Zeka ve Dürüstlük ve Tayyip sevgisi. Meleklerden biri bu dağıtımdan sonra Tanrıya sormuş? "Bütün uluslara ikişer erdem verdiniz ama Türklere üç tane, neden?". "Evet ama" demiş Tanrı, "sadece ikisini kullanabilecekler. yani; Bir Türk zeki ve Tayyipci olduğu zaman dürüst olmayacaktır. Bir Türk dürüst ve Tayyipci olduğu zaman zeki olmayacaktır. Bir Türk hem zeki hem de dürüst olduğu zaman Tayyipci olmayacaktır."
    6 ...
  10. 6.
  11. Kraliçe Elizabeth, Obama ve Erdogan ölmüşler ve doğruca cehenneme gitmişler.
    Bir gün Kraliçe Elizabeth "Ben Britanya'yı çok özledim.
    Britanya ile konuşmak istiyorum.Bakayım ne yapıyor herkes " "demiş.Telefonu açmış ve 5 dakika konuşmuş ve sonra da dönüp
    -Şeytan borcum ne ? demiş.Şeytan,
    -5 milyon dolar,diye cevap vermiş.Kraliçe vakur bir edayla,derhal bir çek yazmış ve geçmiş koltuğuna oturmuş.
    Obama ,buna fena içerlemiş ve başlamış bağırmaya;
    -Ben de, ben de özledim ABD'yi. Ben de herkes ne yapıyor, bilmek istiyorum,demiş.O da telefona sarılmış ve 2 dak.konuşmuş ve telefonu
    kapatmış ve sormuş şeytana;
    -Borcum ne kadar?Şeytan
    -10 milyon dolar,demiş.Obama çok bozulmuş ama o da bir çek yazmış ve geçmiş sandalyesine oturmuş.
    Erdoğan,onları çok kıskanmış, bas bas bağırmaya başlamış.
    One minute,One minute,sıra bende,sıra bende!Ben de Türkiye'ye telefon açmak istiyorum.Bakanlarımla,yardımcılarımla ,parlamentodaki herkesle konuşmak
    istiyorum,demiş.Türkiye'yi aramış ve yaklaşık 20 dakika konuşmuş,konuşmuş ,konuşmuş
    Sonra da Şeytana sormuş
    -Benim borcum ne şimdi?Şeytan;
    -20 dolar ,demiş.Erdogan şaşırmış;
    -Yirmi dolar mı? O kadarcık mı? demiş.Şeytan cevap vermiş;
    -Evet. Eğer bir cehennemden diğerini ararsan, şehiriçi konuşma oluyor.
    3 ...
  12. 7.
  13. Ankara’da, adamın biri işine giderken birden sıkışık bir trafiğin içine düşer, ama trafik bir milimetre bile kıpırdamamaktadır. Bir süre sonra arabasının yan camına birisinin tıkladığını görür ve camını açar.
    - Ne var, ne olmuş acaba?
    - Teröristler Tayyip Erdoğan’ı yakaladılar... Eğer 1 milyar YTL verilmezse üzerine benzin döküp yakacaklarmış!
    - Ha, şimdi anladım bu trafiği...
    - Ya, işte onun için herkesten biraz yardım topluyoruz.
    - insanlar ne kadar veriyor ortalama olarak?
    - Valla, yaklaşık olarak 5’er litre!..
    *
    0 ...
  14. 8.
  15. bir gun obama ile tayip konusurlar obama derki bizim ileri teknolojimiz var ölüyü diriltiriz der tayip geri kalirmi bizim millet vekilleride 100 metreyi 3 saniyede kosar der daha sonra cok attigini anlayan tayip yaverini cagirir ve derki bole bole bisey dedik napicaz yaver derki bakanim obamayi alip anitkabire goturelim ataturku diriltmeye calissin diriltemezse rezil olur eger diriltirse siz zaten korkunuzdan 100 metreyi 3 saniyede kosarsiniz.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük