aslında kendisini hiç sevmesem de bugünkü davranışını takdir ettiğim başbakan. baykal'ın yüzsüz davranışlarına karşılık bugün seçimlerin sonuçlarını olgunca karşılamış, yaygara yapmamış, nedenlerini araştıracaklarını söylemiştir. üstelik bunu söylerken partisi %39 oy alarak birinci parti olmuştur. kendisini olgunluğu nedeniyle tebrik ediyorum. keşke bütün olaylara bu şekilde olgunca ve demokratik yaklaşabilse.
kesinlikle seçim öncesi tabanından gelen isteklerin kurbanı olmuş kişi. belediye başkan adaylarının seçiminde ilkelere göre değil de kişilere önem verseydi, bugün kaybettiği yerlerin hepsini almış üstüne bir birkaç yer katmıştı. ıslak odunu çıkarma vakti geldi anlaşılan.
ülkede eğer oyların çalındığından şüphe ediliyorsa, kriz var maaş kesintisine gideceğiz diyorsa işveren, her olayın sorumluluğu hükümete dolayısıyla başbakana aittir. halk kurumları değil başbakanı muhattap alır, çünkü elemanlar ve kadro ona aittir; tıpkı çevreye sahip çıkamayan çevre ve orman bakanı gibi, tıpkı adalete sahip çıkamayan adalet bakanı gibi, tıpkı maliyeye sahip çıkamayan unakıtan gibi. hepsi başbakanın adamıdır. beceriksiz kadrosu varsa, kadronun yaptığı tüm hataların cezası başbakana kesilir. bunda şaşıracak bi şey yok.
burda ysk ya hesap sorun denmesinin tek sebebi ysk uyelerinin yargıtay ve danıştaydan çıkıyor olması gerek herhalde. eğer oralara da dolaylı yoldan değil, doğrudan müdahale edebilseydi başbakan, "bütün valilerine" sahip çıktığı gibi, ysk ya da sahip çıkılırdı, hamdolsun.
istiyorsanız, evde tüpünüz bittiği içinde kendisinden hesap sorabilirsiniz zaten sormalısınız da, hiçbi sakıncası yok. parlamenter sistemin getirisidir bu, başkanlık sisteminde olsaydık bu sefer aynı hesabı başkana sormamız gerekirdi. amerika bush'a çatır çatır hesap sordu, hiç kimse çıkıp, aman canım ırak a girmeseydi onun hesabı ordudan sorulur demedi, sorumlulukları bilmek gerekir, aksi halde kurcalama bozarsın.
moderatör*: öğle yemeği yiyeceğiz sayın rte.
rte: siz beni konuşturmuyorsunuz... bi daha olsada gelmem vs. sözlerinin sahibidir.
halbuki bir başbakandan en azından şöyle bir laf beklerdim şahsım adına:
'' evet öğle yemeği yiyeceksiniz anladım. ama ( peres'e dönerek) sizin sayenizde binlerce çocuk bir daha yemek yiyemeyecek. şimdi afiyet olsun.'' demiş olmasını beklediğim insandır. eğer böyle demiş olsaydı eminim ki salondaki bir çok kişi aya kalkıp alkışlardı. ama olmadı.
nato zirvesinde türkiyenin artık gerçekten haysiyetli bir dış politika izlediğini dünya aleme göstermiş başbakandır. fevridir, sinirlidir bazen maksadını aşan laflar etmektedir. ancak unutulmamalıdır, herşeye evet diyen bir türkiyeden obamadan tutun hilary'e kadar ayağa gelinen bir ülkeye dönmemize sebep olmuş dış politika, bu adamın ekibinin işidir.
dünyaya posta koyan tc başbakanıdır kendisi evet. zaten biz anca posta koyarız. yıllardır böyledir bu. elalem koya koya burdan çin'e yol yapmış, biz posta koymanın derdindeyiz. aferin.
demokrasiyle başbakan olmuş kişidir. zaten buna bi itirazı olan var mı aranızda? hayır, demokrasi ile başa geçmedi diyen? sanmıyorum ki olsun. ama bu demek değildir ki, demokrasiyle başa geçti diye, eleştirilmeyecek yahut bu demek değildir ki demokrasiyle başa geçti diye her yaptığı onaylanacak. demokrasi dediğin herkesin eşit oy hakkında sahip olmasıdır. daha fazlası değildir, ota boka demokrasi lafını karıştırmadan önce kavramların içini boşaltmamak gerektiğini düşünüyorum. demokratik olarak seçilmesi başkadır, seçilmiş bir başkanın eleştirilmesi başkadır. kaldı ki kendisine yapılan her türlü eleştiri ve suçlama, seçildiği demokrasinin bir getirisidir.
demokrotik olarak seçildi, eleştiremezsiniz demek, çifte standart uygulamak oluyor. seçilirken iyi. eleştirilirken kötü. bu tarz bir uygulama yaparak özünde karşıdakinin sizi kaale almasını beklemek saçmalık olur.
o diilde, sgk hastanın 10 gün arayla doktora görülmesini yasakladı, amacı keyfi olarak doktor görmeyi yasaklamak bu yolla "tasarrufa" gitmek, tasarruf meselesi için zaten 10 lira verme uygulaması başlamışken.. oysa aklı olan hiç kimse keyfi olarak gidiyim de doktor göreyim demez - zaten cebinden bi kere 10 lira çıkıyor-, üstelik bu hükümetin en büyük garipliği sağlık söz konusu olduğunda tasarruf etmek veya kar etmek istemesi,. (bkz: halk sosyal devleti iliklerine kadar hissetti). allah hastalık vermesin tabi kimseye ama olurda hastaneye yolunuz düşerse, o zaman bu görmezden geldiğiniz demokratik eleştirme hakkını seve seve kullanacağınızdan eminim.
günlük hayatta aşırı küfreden bir insanım. tabi nerede ve nasıl kullanacağımı da bilen birisiyim. misal bir bayanın yanında ya da bir büyüğümün yanında küfürlü konuşacak kadar terbiyesiz birisi değilim. ama küfredecek kadar terbiyesiz birisiyim bunu da kimse irdeleyemez, sorgulayamaz.
şimdi ben başbakan olsam, beni başbakanlığa seçen halkıma ve o yere hak edecek kadar iyi birisi olduğumu düşünen kişilere sonsuz teşekkürü eder o yere layik olmaya çalışırım. o koltuğa oturduğum zaman ne yapacağımı, türkiye'nin başbakanı olduğum için o yerin hakkını vermeye çalışır, ona göre davranırım. ben yapmasam bile çevremdeki kişiler uyarır, ona göre davranmaya çalışırım. ama küfür edersem bana biri de çıkıp neden küfrediyorsun diye sorsa cevabı halk verir. o zaten küfürlü birisidir, küfretmeyi sever der. ama yaptığımın ne kadar yanlış olduğunu bilirim. kendime çeki düzen veririm. çünkü ben başbakanım, örnek bir vatandaş, örnek bir büyüğüm.
işte bunu sorguluyorum. gündelik hayatında konuşuyor gibi orada konuşamam. küfürlerimi o yerde söyleyemem, kimseye hakaret edemem. neden? ben bir başbakanım, adam olmam gerekir! kahvehanede konuşuyor gibi konuşamam.
türkiye cumhuriyeti başbakının olmasından dolayı utanç duyduğum kişi. bakın, küfretmeyerek söylüyorum.
şimdi kendisi hakkında asıl fikirlerimi yazsam büyük ihtimal silik yazar olurum. o yüzden üslübumu biraz kibarlaştıracağım. ey kafası hiç çalışmayan, uluslararası siyasetten hiç anlamayan, 70 milyonluk bir ülkenin başbakanı olduğunun farkında olmayan sayın erdoğan. bugün new york times ile bir röportaj yapmışsın. demişsin ki amerika birleşik devletleri hamas ile konuşmalı. hamas filistin'de yüksek oy aldı. hamas filistin'i temsil ediyor demişsin.
şimdi şu aradaki benzerliği de kuramıyor musun? amerika birleşik devletleri pkk ile konuşursa ne olur? bir seçim yapsak, pkk o seçime girebilse güneydoğu'da ne kadar oy alır? pkk'nın oradaki kürtleri temsil ettiğini kabul eder misin? hamas ile pkk'nın benzerliğini göremiyor musun? israil yarın pkk ile konuşsa, onların türkiye'deki kürtleri temsil ettiğini söylese ne cevap vereceksin? bu kadar mı kafan çalışmıyor? bu kadar mı gözün kör oldu? yaptığın davos çıkışı sana hiç oy kazandırmadı. türkiye'nin uluslararası itibarını da zedeledin. hala mı uslanmıyorsun? resmen kendi kuyunu ve türkiye'nin kuyusunu kazıyorsun haberin yok.