acilen siyaseti birakmasi gereken adam, basbakan. cekilcek dert degil vallahi. az biraz murekkep yalamisligim var. biz de mektep gorduk kampus gorduk. tecrubelerim isiginda tekrar ediyorum, birakmasi lazim siyaseti.
ne derdin var ugrascaksin 70 milyonun derdiyle. ne derdin var, misaki milli sinirlarini asacaksin vataninin derdiyle dertleneceksin. ne isin var 8 sene once tril tril adamken simdi cokmus avurtlara ve yipranmis bedene sahip olacaksin. ne derdin var colugunu cocugunu sevemeyeceksin, torunlarinla oynasamayacaksin.
sozluk kulturlerinde bile birbirleriyle anlasamayan, moderasyona gider yapan, ayar vermek icin gotlerini yirtan bir ton adam ezberden, googledan, medyadan gordukleriyle cekistirsin dursun. birak allah askina ugrasmaya deger mi?
entrynin daha iyi anlasilabilmesi icin anahtar kelimeler veriyorum.
hiç vakit kaybetmeden ilk mitinginde kriz sebebiyle tüketim eğiliminin düşmesine bağlı olarak daha açık bir dille alışveriş olmamasına bağlı olarak düşüş gösteren enflasyon ile övünecek ve "bu bizim başarımızdır" diyecektir.
benzerlerini daha önce defalarca yaptı çünkü.
evet kriz konusunda krizin derinleşmemesi için atmadığın adımlar ile haklısın, mükemmel bir başarıdır bu.
"banka hortumlanmadı bunların zamanında" diyenlere sormak gerekir, bugün bankaların hortumlanamamasının sebebi, bu zat-ı muhterem mi, yoksa 57. hükümet'in çıkarmış olduğu bankacılık yasası mı? mürekkep dedin, katran çıktı dostum yaladığın.
entrynin daha iyi anlaşılabilmesi için anahtar kelimeler veriyorum.
(ara: işsizlik)
(ara: iç borç)
(ara: dış borç)
(ara: cari açık)
(ara: yüksek faiz)
(ara: gemicik)
(ara: tarım)
(ara: üretim)
(ara: sanayi)
(ara: kömür)
birileri diyor ki, "bugün varlık içindeyiz, o yokken yokluk içindeydik" ulan ülkenin %47'sine -aldığı oy oranını kast etmiyorum- kömür yardımı yapıyor devlet, varlık içindeysek, bu insanlar kömürlerini neden kendileri alamıyorlar? ülkede gerçek işsizlik oranı %18,6 ne menem bir varlık?
bugün söğütlüçeşme-zincirlikuyu metrobüs açılışını yapmıştır.
bu açılışını yaptığı alet sayesinde işe yarım saat daha erken gitcem, memleketime faydalı olcam. boğazda trafiğe küfredip günaha girmicem. sırf bu yüzden bugün biraz daha seviyorum onu. çarşaf marşaf diye chp yırtınadursun, vatandaş hizmet görüyor efendim.
sen coni! istediğin kadar "ayar" ver, 55 yaşında adama hakaret et, görünen budur.
kendisine 'ampül tayyip' diyen öğrencilere açtığı dava sonucunda öğrencilere 11 ay hapis cezası verilmiş. bir adam partisinin resmi amblemini hangi düşünce yapısıyla hakaret olarak algılar? hakaret olarak algıladığı amblemi niye kullanır?
sadece adı bile tüm sol partilerden fazla oy alabilecek kişidir. Bunca düşmanının olmasının sebebi de budur. Kendilerince koca bir ideolojinin, bir insan karşısında bu denli aciz duruma düşmesi canlarını sıkmaktadır.
apollo soyuz test projesi kapsaminda yesil sivinin mutasyona ugrattigi dis dunyadan bir canli. fakat bu deney sonuclari devlet tarafindan ortbas edilmekte, hakkinda soru soranlar ve fikir beyan edenler er ya da gec ergenekon zanlisi olarak yaftalanip ortaliktan kaldirilmaktadir.
çeşitli illerde yaptığı seçim mitinglerinde kullandığı parti afişlerini resmi araçları kullanarak, resmi çalışanlarca -parti mensupları değil- asılmasına göz yummasına rağmen -veya bizzat arzu ederek- utanmadan siyasi ahlak dersi vermeye çalışan kişi.
ayrıca tüm gezilerinde il özel idaresi'ne bağlı resmi plakalı araçların hepsine sivil plaka taktırılmaktadır ki, resmi araç olduğu belli olmasın.
türkiye cumhuriyeti hiçbir döneminde bu denli alenen ve utanmazca yasaların etrafından dolanılarak yönetilmemişti.
gün itibariyle antakyamıza gelen, şehir halkının çoğundan küfür yiyen **başbakanımsı.
edit: hazır yazmışken davos hakkında da yazayım. madem ingilizce bilmiyorsun ne işin var orda. ulan bir ülkenin başbakanı ingilizce bilmiyecekse kim bilecek...
7 ocak 2009 tarihli mitinginden önce trafiğin felç edilmesine, yolların itfaiye tarafından yıkanmasına ama aynı zamanda tüm dünyanın gözü önünde söz hakkı bile verilmeye layık görülmeyen, 'van minit'ten başka ingilizce sözcük sarfedemeyen ve davos sayesinde 'ben mağdurların arkasındayım, bakın sizi savunuyorum' diyerek seçim öncesi kendi reklamını yapmış ama maalesef tüm dünya önünde uzlaşma bilmeyen 'sokak adamı' tiplemeli başbakan damgası yemiş bir adamdır.
tüccardır gözümde öteye de gidemez. demokrasiyi gidip seçimlerde oy basmaktan ibaret sananların çemkirmelerine aldırmaksızın saygı duymam. karşı sokaktaki bakkal amcam daha çok saygıyı hakeden insandır bence. saygı duyarsam ona saygısızlık etmiş olmam bile saygı duymamam için bir sebeptir.
halka şu gözle baktığını düşünmekteyim: (#4829700)
hem fizik gücü hem yürek gücü, 13 yaşındaki sabiye yeten müslüman. müslümanlara ayıp oluyo ama elinizle seçtiniz. buyrun hayrını görün. oy kaybetmeye başladığını anladığı için saldırganlaşan başbakanın, 29 marta yaklaştıkça kırmızı renk gören boğa misali çoşacağından eminim.
tek partili dönemin bürokratlarının padişahlık döneminde büyümüş insanlar olduğunu düşünmeden bir de üstüne üstlük 60 yıl önceki kafayla şimdiki düşünce yapısını karşılaştıranların haklı bulduğu zat.
o zamanın askeri de darbe yapıyordu diyecem yanlış anlayanlar olacak! **
dikensiz gül bahçesinde bahçıvan, köpeksiz köyde değneksiz dolaşan bir tip olmak isteyen zevat.
biri mitinginde ona şöyle ufak çaplı bir protesto yapsın hemen apar topar üzerine çökülür, göz altına alınır adı da konur "provokasyon" olurverir. biri ufak bir eleştiri getirsin "sen işine bak" denir. biri bağırmaya kalksın şöyle bir, hemen kodeste alır soluğu. biri intihar girilşiminde bulunur "bunlar siradan oldu, boşverin" der. sonra da öter bu abimiz "size hükmetmeye değiil, hizmetkarınız olmaya geldik" evet size olduğu gibi bana da hiç inandırıcı gelmedi.
muhalefet edenler hep kuyruklarına basıldığı için muhalefet eder bu zevata göre, protesto edenler de hep provoke etmek için protesto ederler. hiçbir allah'ın kulu demokratik şekilde tepkisini gösteremez bu zevata, çünkü onun demokrasi anlayışında ona tepki koyulamaz, ona tepki gösteren kesinlikle ve kesinlikle antidemokrat bir kişiliktir.
bir de ısrarla 1940'lar ile karşılaştırılır ve "tek parti döneminde hede, hödüydü" denir. yahu kardeşim yıl 2009! 69 yıl öncesi ile karşılaştırıp, "tek parti döneminin hede hödüsünü mü özlediniz, bik bik" hatırlatmak isterim bize demokrasi, bize cumhuriyet tepeden inme geldi! hani o bir takım düdüklerin nefret ettiği mustafa kemal atatürk tepeden inme cumhuriyeti getirmeseydi, demokrasiye geçişte keskin kararlar almasaydı bugün bu durumda olabilecek miydik? bizde cumhuriyet halk devrimi ile mi geldi? kaldı ki, halk devrimi ile demokrasi gelen fransa'nın 1940'larına bakın bakalım, çok mu farklı? ya da demokraside 200 yıldan fazla geçmişe sahip abd'de 1940'lar nasıldı? bundan 3 ay önce bush'u herhangi bir konuda eleştirenlere bush "1960'lardaki duruma bakın" dese ve kendini aklamaya çalışsa komik olmaz mıydı?
o demokrasi sayılan 1950-1960 arasındaki demokrat parti'nin adıyla tezat antidemokratik uygulamaları ne menem demokrasidir? bu ülkede 1958'de çok büyük demokrasi mi vardı?
bu adama "ekonomi kötü sayın başbakaaan" diye bağırsanız mitingde hemen göz altına alınıyorsunuz. "işsizim, açım sayın başbakaaaan" diyorsunuz göz altına alınıyorsunuz tabi karakolda karnınız doyuruluyor.
bir çocuk "allah cezanızı seçimlerde verecek" diyor, "başbakana hakaret!" suçlaması ile göz altına alınıp, savcıya ifade veriyor çocuk. nimet çubukçu'nun bakanlık anlayışını bu olayda çok merak ettim acaba başındaki bakanı eleştirmeye yüreği yetebilecek mi? çocuk esirgeme kurumlarında göz yaşı dökmekle her şey halloluyor mu merak ediyorum cidden. halbuki, çocuk "seçim" demiş, bunların ağzından düşürmediği demokrasi aracını, "allah" demiş işini onlar gibi allah'a bırakmış. ama hakaret(!) etmiş sayılıyor. işin tuhaf tarafı bu zevat o sırada parti otobüsü içinde, aslında çocuk başbakana değil, bir parti başkanına laf söylemiş.
kimse itiraz etmesin, kimse feryat etmesin bu demokrasi anlayışına göre. buna demokratik tepki değil, provokasyon deniyor. katıksız, sorgulamasız kabul de bize göre biat kültürü ama bunlara göre demokrasi! ama bu zevatın yandaşlarının çok sevdiği bir demokratik faaliyetler vardır mesela, bülent ecevit'e yazarkasa fırlatılır, çok sevinirler. demek ki, 2001'de demokrasi varmış. ben elimde bırakın yazarakasayı, hesap makinesiyle başbakanın çıkış saatinde başbakanlığa yaklaşabiliyor muyum?
"halkın içindeyiz" der hep, mitinglerine katılan adam sayısı kadar resmi-sivil polis, çatılarda özel harekatçılar, başbakanlık özel korumaları çık platforma salla.
çapı 1 metre olan meteora, "demokrasi yıldızı" derlerse olacağı budur sevgili ülkem.