kafamda soru işaretleri oluşturan başbakan, elli yıl sonra her şey tersine dönse, olmaz ya filistin israil e soykırım uygulasa gene aynı tepkiyi verir miydi merak ettiğim başbakan. bunun yanında bu değişen durumda tepki vermeyecek bir sürü insan tanıyorum, ne kadar derseniz bir sürü.
gazze saldırısından bir hafta önce israil ile milyar dolarlık savunma sanayii anlaşmları imzalayıp daha sonra iç politikada kullanmak amacıyla hamasvari söylemlerle türkiye'yi ilgisinin olmadığı bir konuda komik duruma düşüren başbakan.
söylemler sokaktaki vatandaşın hoşuna gidebilir ama sorun samimiyet.
bilderbergçilerin, mason cemaatlerinin desteklediği, yahudi adl kuruluşundan üstün hizmet ödülü almış bir başbakandan söz ediyoruz.
bu adamın ağa babası necmettin erbakan, libya da bedevi çadırında kaddafinin karşısında el pençe divan bekleyip, adamın azarlama ve yergilerine baş sallamıştı.
erbakan zihniyetinin neden siyaset tarihine gömüldüğünü ve bu adamın yüzde 47 oyu nasıl topladığını hala anlamayan varsa, belki bir örnek teşkil eder. kömürle falan olmuyor bu işler yani.
bir gün adama sormuşlar "madem ezilen hakların yanındaydın afganistanda, ırakta, Darfur neyimde nerdeydin?" demişler. ardından tüm bunları s.ktir edip, "arkadaş madem bu düzene tepkimi göstereceksin, neden kapitalizmin başkenti davosa gidiyorsun her sene ailecek" de demişler üstüne. sonra da birilerinin totaliter rejiminin fatihi oluşunu izlemeye koyulmuşlar tekrar.
gafların başbakanı...
devlet geleneği olmayan kasımpaşa kültürünün uzantısı.
ülkeyi son olarak davos ta fütursuzca, tüm uluslararası kamuoyuna rezil eden zat-ı şahaneleri.
davos görüşmelerinde yaptığı çıkışla şamar oğlanına çevrilmeye çalışılan türkiye'yi bir nebze olsun kurtarmış, pek çok türk'ün "gurur duydum" diye bahsettiği bir davranış sergilemiş, fakat ilerleyen dönemde ermenistan'ın ekmeğine de yağ sürmüştür. ne yazık ki o yuhalanan, kasaplık yapan israil dünyada fevkalade ağırlığı olan bir ülkedir ve en başta abd'de sözde soykırım yasasının görüşülmesini ikili ilişkiler uğruna engelleyen yahudi lobisinin bir dahaki sefere açıkça yasanın görüşülmesine karşı çıkmayacağını belirtmiştir.
diplomasi "baak, senin anuna korum peres" diye yapılsa idi hâlâ üç kıtada hüküm sürüyor olurduk.
darbecilere, yasakcılara kendini solcu sanan faşistlere, hukuk hokkabazlarına ve kokusmus mesut-tansu siyasetine tepki olarak halk tarafından basbakanlıga getirilmiş eski belediye baskanı. Anılan gruplar biraz daha zorlarsa Mandela olmaya namzettir kendisi. Sahsen taraftarı değilim ama en azından halkın seçtiği kişilere ve kim olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti basbakanlarına saygı duyulması gerektiği kanaatindeyim.
on kaplan gücünde olduğu rivayet edilir. ismil türüt kendisine şarki yapsin istiyorum, berke de cansu'dan ayrilsin istiyorum, oturup ağlamak istiyorum. ben.
amerikan irakli cocuklari öldürürken elleri sikmis ,
ermeniler azeri cocuklari öldürürken cumhurbaskanini ermeni cumhurbaskani ile mac izlemeye yollamistir ...
ırak işgaline destek veren başbakan. davosta ise bizim at gözlüğü takmış halkımızı bir güzel gazlamıştır. sen ırak tan bir mefaat beklediğin için yeni haçlı seferlerini başlatıyorum diyen bush ile işgal operasyonuna katılmak iste , sonra bu bush un ortadoğuya hakim olmak için hazıarladığı sisteme eş başkan ol , israil le bir sürü anlaşma imzala , israil in en çakal iş adamlarına türkiye nin en önemli kurumlarını satmaya çalış , en sonunda davosta israil lideri sana cevap verdi diye kendine yediremeyip toplantıyı terk et ve parsayı topla ne güzel dünya.
demokrasi böyle bir şey bir ülkeyi yalan dolanla yöneten insanlar lider olabiliyor sabretmek lazım elbet halk bu adamı bir gün başından atacak ama o gün türkiye nin en zor günlerine denk gelecek yine çünkü yumurta kapıya dayanmadan halk kendi hatalarını fark etmiyor. bizim demokrasimizin gelişmesi için önce insanlarımızın birey olması lazım cemaatlerin , aşiretlerin ,dernekleriin , sendikaların vb toplanma yerlerinin isteğiyle değil kendi doğrularıyla oy vermeye başladığımız gün tayyip gibi numaracı adamlar başımızda uzun süre kalamazlar.
2050'li yıllarda anadolu topraklarında çıkarılacak olan muhtemel bir su savaşı senaryosu üzerine 1975-76 yıllarında abd'de abd adına eğitim görmüş türkiye cumhuriyeti başbakanı.
son olaylardaki tutumu 4 soru-cevapla açıklanabilecek adam.
*söyledikleriyle tüm vicdanlı insanların hislerine tercüman olmuş mudur?
*kesinlikle evet.(hakkını yememek gerek)
*türkiye'yi temsil eden bir adam, türkiye başbakanı davos'da kahvede konuşur gibi etrafa çıkışabilir mi?
*hayır. bunu ben arkadaşlarıma söyleyebilirim, esnaf hilmi abi yan dükkanın sahibine söyleyebilir, bir lise öğretmeni öğretmenler odasındaki arkadaşlarına söyleyebilir, ama sen o durumda söyleyemezsin. bir de kavgaya çağırsaydın anasını satayım.
*tayyip samimi midir?
*hayır. işi gücü showdur, ancak bu ilk iki sorunun cevabını değiştirmez.
*amerika birleşik devletlerinin kucağına oturan birisinden bu hareketi görmek ironik midir?
*evet
3 kasım seçimlerinin ardından tekrar özel bir davetle abd'ye davet edilen r.tayyip, henüz hiçbir resmi sıfatı olmamasına rağmen, bush tarafından, ''türkiye cumhuriyeti'nin temsilcisi'' olarak kabul edilir. kısa süre sonra da, milletvekili ve dolayısıyla da başbakan olmasını engelleyen tüm hukuki engeller bir bir ortadan kaldırılarak tayyip, türkiye cumhuriyeti'nin başbakanlık koltuğuna oturtulur.
plajlarda çocukların öldürülmesini ve filistin halkına yapılan zulümü davosta söylerek seçim öncesi oy toplamaya çalışan ve bunuda başaran ama o çocukların öldürülürken kendisinin nerede olduğunu merak ettiğim başbakan.
(bkz: testi kırıldıktan sonra çocuğu dövmemin ne anlamı var)
