t.c basbakanı olan recep tayyip erdogan, başbakan; barzaniye kardeşim dedi mi? demedi mi?Zamanında dedi.Talabani peşmergesini ankarada ağırlaadı mı? ağırlamadı mı?babalar gibi agırladı.
Ben bop eş başkanıyım dedi mi? demedi mi?Bop güneydoğuda bir kürdistanı hedefliyor duyurulur.
Bebek katiline 2 defa sayın dedi mi? demedi mi? orda şehidimize kelle dedi mi? demedi mi?
başbakan bu sözlerinin hiçbirini yalanlamadı.
Tüm bunları bilip te Bunlara rağmen bu adamı savunanın milliyetinden, vatan sevgisinden şüphe ederim.
turgut özal ı örnek alan, son yılların en iyi siyasetçisi. burdan ona aşık biriyim tezi ortaya çıkmasın. doğru yada yanlış olaylara karşı sakin tavrı ve istediğini zamanla elde edebilmesi, kendisine yapılanları anında oya çevirebilme özelliği en üst seviyede. ordu ile aynı safta olması bile buna en büyük delil. düşüncelerine ve icraatlarına katılmazsam da akıllı bir devlet adamı. akıllı olanın da hakkını vermek lazım.
Bir çiftlik evine davet edilen Kenan Evren, Orhan
Gencebay ve Tayyip
Erdoğan ayni anda kapiya gelirler.
Kapida bekçi karsilar. Ama bekçi guvenlik konusunda
sikica tembihlendiği
için gelenlere kimliklerini sorar.
Gencebay 'Beni herkes tanir. Bak sazimda elimde.
Sazim benim kimliğimdir
.'der
Bekçi tamam sizi sazinizdan tanidim. Geçin' der.
Kenan Evren 'Bende Marmaris'te resim yapiyorum.
Herkes beni tanir. Bak
paletlerimi de getirdim.
Belki burada da resim yapacağim' der.
Bekçi 'Tamam sizi de tanidim. Guzel hanimlarin
resimlerini yapiyorsun,
geçebilirsiniz' der.
Sira Tayyip Erdoğan'a gelince,
Erdogan, 'Ne kimliği, artistlik yapma lann!' der.
Bekci bu kez, 'Tamam Başbakanim. Kimlik
göstermenize gerek yok bu
beyaniniz yeter.' der.
sosyal güvenlik yasasından kaynaklanan hakların korunacağına dair teminat vermiştir az önce. emeklilerin hakkını almak gibi bir gayretimiz ve niyetimiz yoktur demiştir az önce.
akp'nin kuruluş aşamasında kurmay olarak ayşe önal ile çalışan ama yaratılan canavarı hemen fark eden ayşe önal'ın kısa zamanda uzaklaşmasının ardından mehmet metiner gibi her daim tedbil-i kıyafet dolaşan birini kendisine kurmay olarak seçen kişi.
kişi diyorum çünkü "başbakanımız" diyesim gelmiyor kendisine, daha çok, türedikçe kenetlenen bir garip insan zincirin son halkasıdır, başka sıfata gerek yok.
Apolitik gençliği, varlığı ile siyasete yönelten kişi. Böyle bir başbakanın ülkenin başında bulunması en apolitik insanı bile çileden çıkarmaktadır. (bkz: Her şerde bir hayır vardır)
vatandaşlarına en az üç çocuk yapmalarını salık veren ayetullah.
o istesin üç değil on üç çocuk yapmazsam namertim. yeter ki kendi çocukları gibi benim çocuklarımın da yüz metre boyundaki gemicikleri, amerika'da onları burslu okutup daha sonra dünya bankasına müdür olarak işe sokabilecek abicikleri olsun.
karşısında adam akıllı gazetecilerin yerine çanak sorular soran gazeteciler olduğundan, bir söylediğinin diğer söylediğini tutmamasını kendisine soramayan, konuşmalarındaki yalan yanlış noktaları "sayın başbakan az önce bunları, bunları söylediniz ancak, bunlar bunlar sizin anlattığınız şekilde değil, bu şekilde" diye söyleyemeyerek kameralar önünde rezil olması engellenen, böyle olunca da sanki laf sokuyormuş da, ötekiler altta kalıyormuş intibası uyandırılan, her şeyi biliyormuş havası yaratılan ancak her şeyi kelime oyunları ile kamufle eden, bildiğini sandığı birçok şeyi bilmeyen bir yapıya sahip olduğu aşikar olan şahıs.
canlı yayında 1 saat sade bir vatandaş olan, hiçbir siyasi oluşumla organik ya da inorganik bağı olmayan paleface ile bir tartışsın bakalım, kim kime laf sokuyor?
artık hakkında söylenecek söz bulunamayan,
o kadar hırs basmış ki adamı, "türkiye nin basbakanı" sıfatı basını o kadar döndürdü ki
ne yaptığını artık ne kendisi ne de kendisine oy verenler biliyor.
lideri olduğu iktidar partisinin bakanları ve vekilleri de kendisi gibi.
hızla kadrolasıyorlar,
iplerini ellerinde tuttukları adamları cumhurbaskanı, yök basbakanı yapıyorlar.
kimseye aldırıs etmeden, çekinmeden, aleni.
höt dedi mi basbakan hersey bitiyor.
ne açık kalan mikrofondan duyulanlar kalıyor akılda ne gemicikler, ne "sayın apo" ne de
kelle hesabı saydığı sehitlerin...
bir bakıyorsun milliyetçilik oynuyor bir bakıyorsun dincilik.
farketmiyor,
sağa sola kıvrılmak onun iki dudağı arasında,
resmen lafla peynir gemisini yürütüyor,
kimse sen napiyorsun diyemiyor ki,
bir taraftan üç cocuk yapın diyor sanki kendisi beslicek,
dönüyor senin emekline, emekçine öyle bir darbe vuruyor ki gectin üç cocuk beslemeyi sana "yasama, öl biranönce" diyor.
ve şimdi binbir umutla kendisine oy veren emekçiler meydanlarda, haklarını arıyorlar
ama rte bu dönüp lafı yapıştırıyor kendince;
"benim vatandasıma zulüm yapıyorsunuz"
bu durumda senin vatandasın kim, kimse bilmiyor...
"siirt'te öğretmen ve okul açığı yok denecek kadar az" dedi, dedi ama beklenen devamı getirmedi... "çünkü siirt benim hanımın memleketi, hakkaride şırnakta okul yapacak değildik ya!"
ek/edit: "siirt'teki eğitim-öğretim hizmetleri açığının yok denecek kadar az olması" gibi bir durum olsa olsa yalandır. allahtan kork be adam.
asıl yazmak istediğimi unutmuşum. kusura bakılmasın, bakanların da canı sağolsun.