21 ekim dağlıca saldırısından sonra kavşak açmaya filan gider diye düşündüydüm de yapmadı bunu.
onun yerine öğlen saat 13.00 e kadar bekleyip referandum oylamasına gitti. herhal o saate kadar açılacak acil bir kavşak yetiştirilemedi.
terör saldırısı sonrası bir açıklama yapması gerekirken oy kullanmaya giden, zarfı sandığa atarken pişkin pişkin sırıtan ve ajitasyon yapmayın diye medyaya klasik kalayını çeken insan(cık).
dünden beri söyleyenen ancak yeni itiraf edilen esir askerlerleri sağ salim geri gelmesini sağlayıp, bana hakkında söylediğim tüm kötü sözleri yutturmasını istediğim başbakan.
oxford üniversitesi nde yaptığı konuşmada " türkiye-abd ve ırak üçlü mekanizması işe yaramadı ve 14 ay bu üçlü mekanizma ile oyalandık " itirafını yapması vesilesiyle kendilerine günaydın demek istiyorum.
türkiye cumhuriyetine en kötü günlerini yaşatan beceriksiz, yüreksiz, içeride aslan dışarıda kuzu, varsa yoksa türban, oğlunun gemisi olan, içinde bulunduğumuz felaketi anlayamayan, yurdum taşra politikacısı.
sınır ötesi operasyon hususunda çok geç kaldığı için (ki bence de geç) her konuda engin bilgilerle donatılmış üstün sol cenah tarafından vatan hainliğine varana kadar her türlü hakaretlere maruz kalırken operasyon esnasında tabutlar içerisinde memleketlerine gönderilecek belki de yüzlerce şehidimiz için de bir o kadar eline yüzüne bulaştırdı diye eleştirilecek kişi. nah şuraya yazıyorum.
isine gelince herseye halk karar verir diyen isine gelmeyince de biz halk malk dinlemeyiz diyen politikacidir. su sozleri halkini degil abd'yi ve bush'u dinledigini gostermiyor mu? "önümüzdeki günlerde Kuzey Irak'la ilgili olarak ABD'yle birlikte hareket edeceğiz ve belki de birlikte bir tavır geliştirileceğiz. Halk ve muhalefet partileri istiyor diye duygusal davranmayız. Tutarlı oluruz. Bu işin bir bedeli var. Her ne olursa olsun bedeli ödemeye de, gerekli yerlere ödetmeye de hazırız. 'Tezkere çıktı, niye kullanmıyorsunuz?' deniyor. Her şeyin zamanı, zemini vardır"
cumhurbaskanligi seciminde de aynisini yapmadi mi? once cumhurbaskanini bu meclis sececek dedi. sonra secemeyince halk sececek dedi. sonra halkin secmesini beklemeden meclise sectirdi. sonra da halkin secmesini saglayacak anayasa degisikligini referanduma goturdu ve destekledi. tayyip bey, halk sizin kafanizda verdiginiz kararlari hakli cikarmak icin kullanacagin bir siginak olmamali.
amerikan kuklasi. bu adami amerika getirdi basimiza amerikanin paralariyla destekleniyor. fetos gulenden hicbir farki yok. bugun bu kadar teror varsa turkiyeye yapilan bu kadar saygisizlik varsa dusmanlarimiz bundan cesaret alarak yapiyor.
bütün terör olaylarını sadece kınamakla yetinen insandır. sadece kınar gerekn yapılacaktır der, zamanı gelince gereken yapılır der. o zaman hiç gelmez, gelmeyecektir. kendi yeğeni dayak yedi diye ortalığı ayağa kaldıran biri acaba kendi oğlu böle bi durumda olsa ney yapardı merak ediyorum. anlaşılan şehit olan evlatların kendi yeğeni'nin kanayan kaşı kadar değeri yoktur. olsun başbakanımızdır ne de olsa o herşeyin en iyisini bilir. bizim haddimize mi düşmüştür onun politikasını eleştirmek? ne de olsa %46 arkasındadır, abd,bush arkasındadır.
yeni meclis albümünde kendisini ingilizce biliyor gösterten türkiye cumhuriyeti'nin en dürüst, en doğrucu kişisi.
albümde yer alacak özgeçmişin son cümlesi;
"ingilizce bilen Erdoğan, evli ve 4 çocuk sahibi."
son romanya gezisinde gazetecilere "tenk yu veri maç" dedi ya, yemin etse başı ağrımaz.
birleşmiş milletler ve nato toplantılarında simultane olarak çeviri yapılan sistemi kulağından çıkardığını ben şahsen görmedim, bu da işin diğer tuhaf tarafı...
ingilizce şart, ingilizce nasıl bilmezsin ya? ingilizce mesela bi örnek vereyim, "i love you" ingilizcedir "seni seviyorum". yanlış anlama yani ingilizce, yani cümle olarak "i love you", "seni seviyorum" demektir. mesela i ben, love seni, seviyorum you. i love you ama o kadar basit değil yani ingilizcenin değişik çekimleri vardır i love, he, she, he. he, she, it loves komplikedir yani... neyse...
türkiye nedir ya? ülkedir en nihayetinde.
başbakan ne yapsın yani şimdi kendini mi anlatsın, dünyalı erkekleri mi?
sansur kararnamesinin kaldirilmasi icin dava acan ve kazanan kanalturk'e ve karari veren danistay'a verip veristiren asabi basbakan. demokrasiyi ve hukuku sindirmekten bu kadar uzak bir insan nasil hala demokrat ve reformcu diye cilalanip onumuze konur anlamiyorum. hasan cemal, ahmet&mehmet altan, mehmet barlas, murat belge gibi pek $$$aygideger yazarlarimizin yorumlarini dort gozle bekliyoruz.
roj tv'nin frekansını kesmek için kullanmadığı sansür yetkisini, türk basınına kullanan hükümetin başı.
hoş bizim basın bazen olayı abartmakta ancak, tüm dünya basını kandil'de cirit atarken, "pkk'lıların nerede olduğunu bilmiyoruz" diyen ırak ve abd yönetimine "light" tepkiler veren bu zatın şeyi, neyi? hah eli ancak içeride kalkıyor...
gerçi beter olsun türk basını... demokrasi yıldızı ya adam...
barzani,talani ülkemiz için olmayacak sözler söylerken bu kişilere tep bir tepki göstermeyen ama emekli askerler televizyonda konuşunca bu konuşmalar kanına dokunup bu askerlere tepki gösteren pek bir milliyetçi ve alnı dik olan başbakan.
zeka yoksunu eleştrilere maruz kalan başbakan. tamam mantıklı eleştrilere katıldığım olur ancak roj tv yi neden sansürlemiyor gibi cahilce ve bilgi yoksunu bir eleştri de tahammül sınırlarını oldukça aşıyor. kardeşim roj tv türkiyeden mi yayın yapıyor veya türksat'ı mı kullanıyor. ayrıca roj tv nin kapatılması için diplomatik yollardan yapılabilecek her türlü girişim ve baskı yapılıyor zaten.
