Olmayan ayardır.Kabadayılık ne zamandan beri ayar vermektir? Birilerine vurmak ne zamandan beri ayar vermektir?Bunu iddia edenler israil Filistin'e ve tüm Arap dünyasına ayarın kralını Gazze'de verdi diyebiliyor mu?Diyemezler.Demelerini de istemiyorum,orada insanlar öldü sonuçta değil mi?
Peki neden kimse anlatmıyor Tayyip'in toplantıdan sonra tepkim Peres'e değildir demesini?Ayar verip korktu mu yoksa?
Ya da neden Peres'in Tayyip'in Gazze ile ilgili tüm iddialarına cevap verdiğini ve Tayyip'in söyleyecek söz bulamayıp işi dramatize ettiğini?Bekletildim dedi israil'de.Peres de yollarda dinamitli araçlar geçerken sizi tehlikeye atmadık dedi. Sınırları kapattınız dedi,Peres biz iran sınırını kapattık,oradan gıda değil füze geliyor dedi.
Ve sordu:Aynısı istanbul için gerçekleşse,şehre füzeler atılsa ne yapardınız?
Ne cevap verebildi o şanlı,ulu lider RTE? Nasıl mantıklı bir cevap verdi? Ben söyleyeyim verdiği cevap israil'den kaç kişi öldü ki bu kadar insanı vurdunuz şeklindeydi.Kültürün ve zekanın doruklarında bir yanıt.israil'e yollanan yüzlerce füzenin ne için atıldığını düşünüyor RTE? Havada patlayıp çiçekler açsın diye mi?Acaba yarın öbür gün K.Irak'tan füzeler yollansa "bizden kimse ölmedi" deyip hiçbir adım atmayacak mı? Ve bu lafı söyleyerek ileride gerçekleşebilecek böyle bir olayda kendi elini kolunu bağlamış olmayacak mı?
Yazık diyor ve acıyorum.Tatmin parmaklama zincirinin tüm halkalarına selamlar olsun.Avutun kendinizi.
israilden çok Türkiyeli israil yalakalarının acaba israil kızarmı diye Üç buçuk atmasına sebeb olmuş olaydır.Bir takım medyayı Tayyibe hücuuum nidası çektirmiştir zira.
ülkemizde büyük bir coşku ile karşılanan ayardır.
biz milletçe ayar verdiğimizi sanarız ama ayar yediğimizi medya sayesinde görmeyiz.
bir ülkenin ekonomisi amerikada belirleniyor ise o ülkenin kimseye ayar vericek hali yoktur.
beğenmeyen sovyet rusyada bile eğitim hakkı parasız ve sınavsız. ama bizim ülkemizde sınav var.
burda sevinmemiz yerine üzülmeliyiz, varlığın içinde yokluk yaşıyoruz.
bir ülkede diyanet işlerinin bütçesi, milli eğitim bakanlığının bütçesinden çok olur ise o ülkede ciddi derece bir sorun vardır. elbette dinimizi yaşamalıyız. okuldan fazla camii var be kardeşim.
davosta başbakan erdoğanın söylediği sözleri, çevirmenin daha bi uslupla çevirmesine rağmen simon peres'in suratındaki "oldu gözlerim doldu" mantalitesi gerçek çevirileri okuduktan sonra "ne ettin müdür" sıfatıyla pekişmiştir.
tamamen iç politikaya dönük bir şovdur. son zamanlarda akp tabanında saadet partisi'ne bir kayma görülmekteydi ve rte de bunu durdurmak için filistin borusunu öttürüyor habire, danışıklı dövüş misali. zira rte israil'den üstün cesaret madalyası almış, onların has adamlarından biridir. onların arasında ayrı gayrı olmaz korkmayın, rte nin bunca yıldır abd ve israil'e ettiği hizmetlerin karşılığında, içerde elini güçlendirmek için küçük çaplı bir tiyatro oynanmıştır davos'ta. madem o kadar kızıyorsun israil'e, atıyorsun tutuyorsun, kovsana israil büyükelçisini..he..yemeeeeeez yemez o..bizim sazanlarda hemen atladı maşallah..yok ayar vermiş de yok bilmem neymiş de.. güldürmeyin insanı ya.
düşünmeden hareket etme özgürlügüne sahip olan ben; istediğim zaman istediğim palavrayı sıkar, saçmalar, düşünmeden konuşur, kim ne düşünür diye dert etmezken sorumluluğum altında hiç bir şeyin olmadığını farkeder ve bu yaşam tarzına devam ederim. söz konusu bir cumhuriyetin basbakanı da bunu yapmayı yaşam tarzi olarak edinmişse diyecek sözüm çoktur, ama diyemem.
ayar vereceğine kendini dinletseydi de söylediklerini hepimiz tastikleyip alkışlasaydık. valla ben de aynısını yapar hatta ölen çocuklar için orada ağlardım. daha etkili olurdu sonra onlar beni kovmadan 'daha da davos benim için bitmiştir derdim. yapardim bunu.
Atatürk bunun verdiği ayarın iki katını verirken de diplomatik üsluptan çıkmazdı kanımca. bunun için karşılaştırılması yersiz. ha şöyle de bir durum var illa diplomatik üslup kullanılacak diye birşey yok; chavez'le castro BM kürsüsünden amerika'ya ayar verirken üslubun diplomatik olup olmamasını tartışmıyoruz bu olayda tartışıp tayyip'e haksızlık etmeyelim. dil diplomatik değildi eyvallah ama reklamın iyisi kötüsü olmaz bütün dünya iki gün boyunca türk başbakanını konuştu. tayyibi günahım kadar sevmem oyumu da alamaz seversiniz sevmezsiniz orası ayrı fakat bir şekilde milyonların sesine tercüman olabilmiştir.
-şimon malum yerel seçimler var ben sana davos'ta biraz kayacağım alttan alıver.
-tamam tayyibim çak kankana.
böyle bir olay ülkeler arası ilişkilerde yoktur amk. futbolu, sinemayı çok iyi bildiğiniz gibi diplomasiden de anlıyorsunuz maşallah. ulan ayar verilen kişi bütün dünyada tanınan iyi kötü siyasi duayen addedilen dünyanın en güçlü devletinin cumhurbaşkanı, mahalle muhtarı değil ki.onun da kamuoyu,saygınlığı vs. si var. akp ye yardım etmek için anlaşmalı ayar mı yiyecek? ha en vahim nokta da akp yi sömürge zihniyetine sahip olmakla suçlayan yurdum gençliğinin "israil bunu g.tümüzden fitil fitil getirir" diyerek zihniyetini ortaya koyması. en ala sömürge zihniyeti sizde.
türkçeden ingilizceye çeviren çevirmen kişinin ayarı çevirirken ortamı germemeye çalıştığı ayardır. desen ne olurdu lan "you know killing very well" desen.. sıçtın resmen davosa. benim için çevirmenlik bitmiştir!
hiç de götte patlamamış ayardır. dar görüşlüler oradaki liderlerin rte'nin dediklerinin sadece oradaki çevirmenlerden duyduğunu zannediyor. ulan heriflerin 1500 tane gazetecisi var 1500 tane ajanı var. boku var püsürü var sadece oradaki çevirmenin dediğiyle mi kalacak? ayrıca da dünya basının neredeyse tamamında tayyip erdoğan'ın "siz insanları öldürüyorsunuz" dediği yazıyor. washington post'un haberi oldu da simon peres'in haberi olmadı mı? neticede ayar yerine ulaştı. bazı entryler de böylece götte patladı. *
kesinlikle iç siyasete oynuyor bu adam. yapacaklarını önceden kağıda yazmıştır. zaten 2 gün sonrada israil den özür diliyoruz, israil bizim dostumuzdur, israil kardeşimizdir... gibi söylemlerde bulunmuştur. sıkıysa kes bakalım her türlü ilişkini ***. sıkar biraz...
her ne kadar söylemlerinde ki üslubuna irrite olsamda ara sıra kasımpaşa jargonuna ihtiyaç olduğunu göstermiştir.
perese birilerinin çıkıp bu ayarı vermesi gerekyordu ki tarihe bakıldığında bir çok kere masaya yumruğumuzu vurabildiğimiz görülmüştür ve bu gelinen noktada bunun ispatıdır.
sindirilmek istenirken birden yeter be kardeşim diyebilecek özgüveni kendimizde bulabildiğimiz için mutluyum zaten bunca zaman beklemek hataydı.
yavaş atın çiftesi pek olur diye boşa dememişler sıradaki gelsin.
Televizyonda tartışma programı yöneten biri olarak, farklı görüşten konuklara adil davranma zorunluluğunu ve ateşli bir tartışmada eşit süre ilkesine sadık kalmanın zorluğunu iyi biliyorum.
Bu gözle, Gazze oturumunu Davos'un resmi sitesinden bir kez daha, dikkatle izledim. http://gaia.world-televis...lmeeting2009/default.aspx
Gözlemlerimi aktarayım:
Planlı bir çıkıştı
1) Paneli Türkiye istemiş. Erdoğan'ın hem dünyaya hem de "içeriye" yönelik bir çıkışı önceden planladığı anlaşılıyor.
2) Oturumu, Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Schwab'ın yönetmesi planlanmış. iki gün önce Ignatius adı ortaya çıkmış. Türkiye itiraz etmiş, ama üstelememiş. Erdoğan'ın ilk hatası, hakkaniyetinden emin olmadığı bir moderatörle yola çıkması...
3) ikinci hata; süre... Böyle netameli bir konu ve önemli konuklar için 1 saat, çok az...
4) Genelde âdet, konukları ilk turda kısa konuşturmak, ikinci turda birbirlerini yanıtlamaları için yeniden söz vermektir. Moderatör öyle yapmadı; ilk turda uzun konuşmalarına fırsat verdi; tartışmaya zaman bırakmadı.
Süre hesabı yanlış
5) Erdoğan, moderatörü haşlarken "Peres 25 dakika konuştu, ben 12 dakika konuştum" demişti.
Kronometreyle ölçtüm. Durum şu:
Ban Ki-moon 7 dakika 20 saniye konuşmuş.
Erdoğan 16 dakika konuşmuş.
Amr Musa 12 dakika 45 saniye konuşmuş.
Peres 21 dakika konuşmuş.
Yani Erdoğan kendi konuşma süresini olduğundan 4 dakika az, Peres'inkini ise olduğundan 4 dakika çok söylüyor.`
8 tane "One minute"
6) Peres'in kendisini eleştiren diğer 3 konuşmacıya birden cevap vermeye çalıştığı düşünülürse bu süre adil sayılır.`
7) Oturum tam 1 saatte tamamlanıyor. Moderatör, "Bu tartışma gece boyu sürebilir" diyerek kapatırken, Erdoğan söz isteyince, koluna dokunarak (evet, ilk o dokunuyor) engellemeye çalışıyor. Bunun üzerine Erdoğan da onun kolunu tutarak "one minute"lere başlıyor. Ve 8 kez (saydım; tam sekiz kez) "Bir dakika" diyerek söz istiyor.
8) Ama "1 dakika"da kalmıyor. 1.5 dakika konuşup önündeki kâğıtları açınca, moderatör "Süremiz doldu" diye uyarıyor. "Sözümü kesmeyin" diyor
Erdoğan ve 2 dakikayı buluyor. Ignatius'un eli o zaman omuza konuyor. Erdoğan bu kez ona patlıyor. Ve 3 dakika sonunda duruyor.
Tercümedeki eksik
9) Gelelim asıl sürprize:
Bandı ingilizce izleyince simültane tercümanın belki telaştan, belki diplomatik bir skandala engel olmak için bazı sert sözleri atladığı ya da dozunu düşürdüğü anlaşılıyor.
Mesela Erdoğan Peres'e, "Sesin yüksek çıkıyor. Sesinin çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisiyledir" diyor. Çeviri şöyle:
"Çok güçlü bir sesiniz var. Belki de kendinizi biraz suçlu hissettiğinizden sesiniz güçlü çıkıyor."
Erdoğan'ın "Siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz" sözü tercüme edilmemiş.
"Benim için Davos bitmiştir" sözü de...
Dolayısıyla, Peres ve Türkçe bilmeyen dünya, Erdoğan'ın diklenişini bizimle aynı dozda hissetmemiş.
10) Son bir gözlem:
Erdoğan paneli terk ederken Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa onu ayakta tebrik ediyor, sonra da peşinden gitmeye teşebbüs ediyor. Tam gidecekken BM Genel Sekreteri'nin "Gel otur" işaretiyle koltuğuna dönüyor.
Futboldaki gibi, bazı pozisyonlarda kimin kime faul yaptığı, hakemin nerede şaştığı, bandı başa sarıp yeniden izleyince daha iyi anlaşılıyor.
bu vizyonda bı kımsenin yapabilecegi en üst duzey harekettir. omurgalı duruş takdire şayandır ama üslup konusunda ne siz sorun ne ben soyliyim.
ayrıca madem bu kadar omurgalıydı bu tayyip abd ırak'a girdiğinde neredeydi acaba..
sonunda karşımızda başbakan görmüş olduğumuzu düşünüyorum.iyi etti ağzına sağlık ama inanmıyorum.
sadece laf söyleyip oturumu terk etmek e devamı?
eğer bu tavrınız esas ise israil ve abd ile stratejik müttefiklik,israil ile askeri-siyasi-ekonomik dayanışma'nın sorgulanması ve hatta iptal edilmesi
BOP eş başkanlık görevinden istifa
'04 yılında abd yahudi lobisince verilen cesaret ödülü'nün iadesi..
e biz bunları görmedik yine laftamıydı herşey?
işin traji komik kısmıysa rte'na atatürk yakıştırması yapıldı.yapmayın etmeyin 40 yılda bir ağzını açıp iki üç laf söyledi diye.*
bilmem farkındamısınız *yerel seçimler kapıda. **
türkiye kuvvetli bir ülke değildir çünkü
ekonomisi dışa bağımlı, kendi içinde gelir dağılımı bozuk ve bu çağda hala pozitif bilimleri benimsemmiş ve bölünme sorunu yaşayan bir ülkedir. hiç alemi yokken israil arap kavgasında taraf olmanın bedeli türkiye için ağır olacaktır.
her ne kadar akp karşıtı olsam da "aslanım tayyip" dediğim hadisedir.
şimon peres'in kalp krizi geçirmediğine şükretmesi bile gerekmektedir kanımca.
fakat işin bir de başka bir yönü var.
pkk denen illeti bu ülkenin insanları doğdukları günden beri biliyorlar, doğru mu yanlış mı ?
peki şimon peres denen bu insan, yarın öbür gün pkk'yı ve kürdistan denen kıçımızla güldüğümüz hikayeyi dillendirirse o zaman ne olacak ?
türkiye kürt soykırımı yapıyor derse ne olacak ?
gelişmiş ülkelerden şimdiye kadar türkiye'nin işine gelen politik işler asla olmadı. zaten bu ülkelere yakınlaşmak türkiye'nin yaptığı en büyük politik hatalardan biri.
bu yüzden türkiye pkk meselesi ile latin amerika ülkeleri ile uzlaşabilir.
çünkü güney amerika'daki gerilla örgütlerine karşı latin amerika devletleri * büyük bir mücadele içerisinde *. türkiye bu ülkelerle yakınlaşmalı ve ülkemizdeki "pkk" tehditini bir terörist grup olduğunu bu ülkelere anlatmalı.
yoksa birileri türkiye'yi faşist ülke olarak tanıtacak ve türkiye cumhuriyeti "faşist" devlet olarak tanınacak.