etraftakilerin kahkahalarından duyulamayan filmlerden biri. tamam gulmeyin demedik ama yavas be kardesim her kareye de bu kadar böğürerek gülünmez ki..
bir şahan gökbakar hayranı olarak parasını basa basa gittiğim, salak internet sitelerinden kaçak olarak indirip seyretmek varken sinemamıza katkı olsun diye seyrettiğim ve gurur duyduğum filmdir. bok atmak ne kadar kolay değil mi? gülmedim diyorsun, bok atıyorsun, olsun,(eğer gittiysen) yinede maaşının ufacık bir kısmını daha güzel filmler için feda ediyorsun. ne güzel...
ilk dakikasından son dakikasına kadar insanı güldüren film. milleti anlamıyorum bu filme gidip de gülmeyen var mı? ne bekliyorsunuz ya da ne istiyorsunuz; dünyanın en zor işi değil mi insanı güldürmek; bu filmde fazlasıyla gülmüyor musunuz? .
şahan'dan hiç hoşlanmayan bi arkadaşımla gittiğim,bu arkadaşın gülmekten koltuktan düştüğü,beni,onu ve tüm salonu yaran bir filmdir.izlenmesini şiddetle tavsiye ederim.
-gonuşma laaann
-açın şu camı,mamı.ne gokuyo lan burası apış arası gokuyo lan
-rock'n coke gibisin,çadır kurmak istiyorum
-bu ne saçma hayat,bu ne dingil hayat ya.bu ne hoppa hayat,bu ne manyak yaşam tarzı yaa
konusuz porno seven bir halkin konusuz bir komediyi sevmesi olayidir. sinema kalitesi olarak ne bir iddia var ne de bir beklenti, amac gulmek mi, guluyorsun. o zaman bosuna gereksiz tartismalara girmeyeceksin kardesim.
hala birçok sinema salonunda kapalı gişe oynayan bir şahan gökbakar'ın tiplemesi filmi.
tanım olayını zortlattıktan sonra, biraz film hakkında yazalım.
birçok kişi, "gittiğime pişman oldum, hiç gülmedim, insanlar buna nasıl gülerler anlamış değilim, türk halkının mizah yapısı vs." gibisinden eleştirilerde bulunmuş.
şimdi bu eleştiren kişilere kısa bir cevap vermek istiyorum. kısa dedik ama hele bir söze girelim. Efendim, recep ivedik bilinmedik bir karakter değil. şahan gökbakar bu karakteri çeşitli skeçlerle zaten izleyicilere tanıtmıştı. hani bu filme giden insanların hemen hemen tamamına yakını en azından birkaç defa, recep ivedik karakterini bilen insanlar. recep ivedik karakterinin tarzını bile bile filme gidiyorsan ve filmden çıktıktan sonra "insanlar buna nasıl gülüyorlar anlamıyorum, film çok kötüydü" şeklinde konuşuyorsan ortada başka bir problem var demektir. bile bile gidip sonra "çok kötüydü" demek eleştirmek değil. örneğin kurtlar vadisi ırak, dizi olmasaydı kesinlikle o rekoru kıramazdı. dizi sayesinde ömründe sinemaya gitmemiş adam sinemaya gitti. recep ivedik karakteri daha önceden izlenmemiş olsa da bugün hala kapalı gişe oynuyor olmazdı. -ha, karakter hakkında bir fikriniz yoktur, daha önce izlememişsinizdir, gaza gelip gitmişsinizdir, beğenmemişsinizdir amenna.- bu filme "çok kötü" diyenlerin birçoğu, pardon gibi bir filme gitmeyerek o filmin 30.000 gişe yapmasının sebebidirler. sanki iyi filmlerin hakkını teslim ediyoruz da, sonra laf ediyoruz. çakma hababam sınıfı serilerinin, dandik mehmet ali erbil filmlerinin iş yaptığı bir ülke için komedi unsuru olarak fazla gelen bir film.
neyse film için birkaç kelam etmek istersek; recep ivedik saf kan, arı, katıkısız bir maganda. ancak tipik türk maganda profilinin biraz dışında. her konuda, aymazlıklarda çok rahat ancak, çok önemli bir noktada farklı. adam abaza değil. filmin başındaki tangalı ablama bakışı dışında hani bir abazan davranışı yok. aracı bozulan hatunlara yardım ederken onlara en ufak bir terbiyesizliği yok. -terbiyesizlikten kasıt cinsel istismar- yerine göre kültürünü de konuşturmaktadır. scuba diving olayında, dalış hocasının şnörkel muhabbeti yapmasının ardından "ulan şnörkelin orada ne işi var" demesi bile yeter. maganda ama, yerine göre kültürlü bir maganda. recep ivedik'in belki tüm özellikleri aynı anda herhangi birimizde bulunmasa da, ayrı ayrı olan özellikleri hemen herkeste vardır. "koyim de tur at, tipin kayık" gibi iğrenç espirilere ise sadece kendisinin gülmesi, olayı da daha net ortaya koymaktadır.
konusu yok, vermeye çalıştığı sosyal mesaj yok -kalbiniz temiz olsun mesajı dışında-, bizim parça parça özelliklerimizi kolaj halinde bize aktaran komik bir film. şahan gökbakar da bu filmi yaparken "şu kadar gişe hedefliyorum, şunu yapacağız, bunu yapacağız" gibisinden hedeflerle yola çıkmadı. belki şu anki başarısı, kendisini bile şaşırtmıştır.
şahan'ın bu tipleme üzerinden çok da ötelere gitmesi beklenmemeli. bizimkiler'deki cemil'in ve bir halk kahramanı olarak şabansı parodilerle günü kurtardı diyelim. recep ivedik filmi de ele aldığı belli klişelerle durum komikliği üzerine (ki bu klişeler argo sözlerin pervasızca söylenişinden ibaret) kurulu... bu rahatlık, herkesin hoşuna giden bir aldırmazlık ve gündelik hayatın bir kent kırosunca tekinsizleştirilmesi, tehditkar hale getirilişi, kolayına çoğu kişinin yapmak isteyip de yapamadığı eylemleri görünür kılıyor. "şaban" güldürülerinin çoğunda da benzer bir durum söz konusuydu ancak erken dönemdeki başarılı örneklerin yerini sonraları "aşırı mesaj verme" kaygısı güden örnekler alınca bu seri kendi çelişkilerini ve giderek azalan sinemasal değerini görünür kıldı. kemal sunal filmlerinin başarılı erken örneklerinde ise sosyal ve politik hesaplaşma doğrudan değil de, dolaylı göstergeler üzerinden ele alınıyor ve bu yüzden de kendi kurmaca dünyalarını sahici hale getiriyordu. (kapıcılar kralı, çöpçüler kralı, zübük v.s) hem hayata dairdi, hem de güldürü formatında kendi gerçekliğini kabul ettiriyordu.
recep ivedik yeni kentin denetlenemez magandasını gösterdikten sonra skeç düzeyinde kalmaya aday görünüyor. televizyondaki güldürü başka, filmdeki başka işlemek zorunda... işin sinemaya adapte edilmesi çok da manidar değil, sadece ortaya çıkan bir fun grubun merakını tatmin etmek üzere, gişeyi hedefleyerek yapılmış bir film... tutunabilmesi için daha derinlikli, daha güçlü bir omurgaya, arka plana ihtiyacı var... komedinin gücü parodinin ötesine geçip kendi irrealitesini kabul ettirmesiyle de ilintili. sadece argo laflarla, kötü klişelerle insanları sabun köpüğü kıvamında güldürmesi yetmez öyleyse... Tüm gülmelerden sonra sahici bir biçimde kendiyle ve toplumla yüzleşmesini sağlamak da zorunda... tüm gülmelerden sonra çok komikti ama ne söylemişti hatırlamıyorum dedirten cem yılmaz'ın meddahlığı mukayese edilemez bir sarsıcılıkta elbet bu yüzden de...
devamında, recep ivedik'in, aküyü arabasına takıp, yoluna o şekilde devam edeceği aşikardır.**
edit: şahan gökbakar'ı sevmem ama kemal sunal*'la ilgili üstteki entrynin birini görünce, savunma gereği duydum kendilerini.
kimse kemal sunal olamayacaktır, kimse kemal sunal kadar, filmlerinde küfürler savurup, onun kadar ünlü olamayacaktır! o üstat küfürler ederken, şimdi mi aklınıza geldi lan türk filmlerinin geleceğini düşünmek?
edit 2: konserve konserve kuru fasulyeler bitirip, osuruğuyla ortamı alevlendiren amerikan filmlerine güldüğünüzü ne çabuk unuttunuz lan çakallar sizi.
aylar sonra gelen ekleme edit: Filmin devamı çekildi, hatta yakın bir zamanda da 3. film gösterime girecek ama 2. filmin başlangıcı pek de dediğim gibi olmadı. *
2. yarısına kahkahalar atarak güldüğüm film nedir bu filme bu kadar yüklenmekteki amaç bu ülke nelere güldü bırakında her hareketinde ister kabul edin ister etmeyin tipik türk özelliklerini barındıran içi temiz saf delikanlı bir adama gülsün helal olsun şahan gökbakar'a aydın gibi görünmeye çalışıp filme bok atanlara da yuh olsun.
kimin neden güldüğünü anlamakta zorluk çektiğim sözde yeni nesil kemal sunal!
özellikle seyirci kitlesi olarak üniversite gençliğine sormak isterdim: lan neresine gülüyorsunuz bunun ? diğer şahan karakterlerinde olduğu gibi sadece doğaçlama ve kostüm konuşturulmuş. oyunculuk ve zeka sıfıra yakın. zaten kimsenin zeka dolu esprilere falan güldüğü de yok. şimdi kendisini yeni nesil kemal sunal ilan etmiş sayın recep ivedik *'e sormak istiyorum. bu şekilde mi kemal sunal olacaksınız ? yani çekimler başlamadan 3 saat önce bir elinize kılları alıp diğerine asetonla bilmem ne haltla onları vücudunuza yapıştırıp sonra çekimlere geçip yanınıza birkaç ateşli hatun olup sözde onları göt ederek seyircinin wuauw çok komik lan bu demesini beklemek midir olay ? yoksa halktan biri gibi davranmak yerine gerçekten halktan biri olabilmek mi ?
yoksa kendisinin bile ummadığı ve bilmiyorum kim neden gidip para verdi küçük hasılatıyla yetinip kendi yağında kavrulmak ve kemal sunal gibi ustaları ağzına almamak mı ?
(bkz: sinemaya gitme) aktivitesinin, türkiye sartlarında, gelir düzeyide göz önunde bulundurulduğunda pek de akıllıca bir hadise olmadığını düşünürsek;
film cekip sinema salonlarında boy göstermekde, bir sosyal sorumluluk gerektirmektedir.
aclık sınırının altında günlük kazancı olan vatandasa; 10 ytl ver, sinemada film izle demek de vicdan muhasebesi gerektirir.
bu nedenle, kimse, bu filmin 20 günde cekildiğini de gözönünde bulundurup, izlenme rekorları kırmasına sevinmesin.
sinema filmi yaparken başlıca faktorlerden biri emektir, kollektivizmdir. mevcut sinema kültürüne ters gelen filmler, nedense benim ülkemde gişe rekorları kırıyor.
2 saat boyunca gülmek, insanlar için cezbedici olablir. fakat gülmek için gülmek , yanındaki gülüyor diye gülmek,adam osuruyor diye gülmek vsvs. o 10 milyonu vermek için pek akıllıca bir sebep değil.
unutmadan filme göndermeler:
benim 10 milyonu espirülerünle kafa karıştırıp ındıragandi yapacan deeemiii!!!
o 10 milyunıan 5 bira cakarım kafam yerine gelir
bu arada filme para vermedim. filmi izlerken, yeri geldi güldüm , yeri geldi sırf gıcıklık olsun diye anırdım, yer yer cevremdeki insanları gözlemledim; ülkemde ki insanlar bir arada olunca daha bir candan gülüyorlar, birlikte izlediklerine. **
yıllarca saçma sapan skeçlere mahkum edilen toplumumuzun, gülerken düşünelim, ders çıkaralım aforizmalarından iyice bayılan bireylerin ve yeni nesil komedyenlerin küresel trendi yakalayıp o bağlamdan yazdıkları senaryolardan birisidir recep ivedik. bişi düşünmek zorunda değilsiniz, sadece ve sadece gülüp çıkıyorsunuz. hafızanızda sadece bir kaç kare ve bir kaç diyalog kalıyor. levent kırca gibi sürekli aynı yemeği ısıtıp önümüze sunmuyor. sadece gülüyorsunuz. cem yılmaz'ın g.o.r.a sı gibi. bir amacı yok. bu filmdeki tek fark durum komiği değil, kahramanın abukluklarına odaklanılmış. öle kasmayada gerek yok. küfürden şikayet edenlere şaşıyorum zira nerdeyse küfür yok. sadece bi kaç sahnede ..iktir kullanılmış. herhangi bir amerikan filminde bile çok daha fazla küfür var. eleştiri sahiplerinin söylediği şeyler o kadar ben merkezliki herkez kendi beğenisini koymuş kimse toplum değerleri ile bağdaştırıpta bir eleştir yapmamış. yok filmin şurası rezildi. yok hiç komik değildi.
asıl eleştiri sahipleri olan izleyiciler zaten filme giderek gayet güzel yorum yapıyorlar.geriye de şahan beye sırtını yaslamak kalıyor.
(bkz: para sayma makinesi)
