11 kasım 2007 hürriyet gazetesinin pazar ekinde koca bebekler başlıklı haberde örnek gösterilen kişi. artık ev hayatı da deşifre oldu. bahsetmeden geçemeyeceğim, annesi ve babası ile verdiği pozda gerçekten de ufak bir süt dökmüş kedi masumiyetinde duruyor. *
hürriyet gazetesinde çıkan haberde internette tanıştıklarıyla konuşmak için yüklü miktarlarda telefon parası verdiğini belirten, evde döküp saçıp döküntülerini toplamadığına işaret edilen, bir de kırk yıldır görüşmüyormuş gibi bilgisayarının başında poz veren sanal alemin can tanrıyarı. can tanrıyar hiç değilse meyvesini yiyor bu işin.*reşat da ancak oturduğu yerde pizza yesin ahaha.
adini sol frame'de gordugum "acaba kim bu" diye tikladigim hatta sitesini bile ziyaret ettigim, resimlerini gordugum garip kisilik. sitesinde bazi yazilari okudum. bence ciddi sekilde tedaviye ihtiyaci var. kendini "marka" olarak tanimlayan, kendini cok onemli biriymis gibi gosterme cabasi icinde olan bir insan izlenimi birakti bende.
demek boyle tiplerde var, allah akil fikir versin diyor ve hayatimiza devam ediyoruz.
okan' ın makina'sında saçmaladığı gün, okan buna söz vermemeyi tercih etmişti. lafı ağzında eveleyip geveliyor, ortaya abuk subuk bir sonuç çıkarıyordu. komikti elbet. kendisi aslında en iyi performansını sosyomat'ta sergilemişti.* açtığı etiketleri eğer bir sözlükte açmış olsaydı kesinlikle çaylak olmuştu. içerisinde büyümeye aşık bir çocuk olduğu kanaatindeyim.
ön edit: kendisinden "internetin deha çocuğudur" diye bahsedilmişti. edit ahlakından yoksun olanlar "deha çocuk" tanımlamasını "dahi çocuk" olarak düzeltmiş. ve "ayrıca benim çok yakın arkadaşımdır." cümlesinin başına da "edit" eklemesini yapmış. halbuki bu cümle entrinin ilk halinde de var idi. göz göre göre yalan dolan içine girilmesi ayıptır, yazarlık etiğine uygun değildir.
----------
türkçemizde deha çocuk diye bir tanımlama mümkün olmadığından internetin "deha çocuğu" değildir. ama kankaları tarafından internetin "dahi çocuğu" gibi benzetmelerle, yüceltilme yolllarında belki dezenformasyonlara karikatür olabilir.
özellikle erkeklerin nefretini kazanmış da değildir. çünkü kendisini olduğundan farklı tanıtmaktan bıkmayan ve kompleksler içinde kendi ruhunu da yorup duran bu kişi, ilgi görmek için her türlü tuhaflığa başvurmakta ve aklıselim herkesin antipatisini kazanmaktadır. hakkında yapılan her türlü yoruma bayılan biridir. yorumların iyi; kötü; olumlu; olumsuz; edepli; edepsiz ya da hakaretamiz olmasının onun için bir anlam ifade ettiğini sanmıyorum. yeter ki kendisinden bahsedilsin. egosu aç kalmasın, gıdasını hep alsın.
kendisiyle benzer bir başarısızlık ve hayal kırıklığı örneği için lütfen bakar mısınız: (bkz: kerem alisik)
nickaltıma bir entri girilince aklıma geldi kendisi. şahsımı benzetenler olmuş, bir açıklama boynumuzun borcu.
kimdir reşat çalışlar? sözlük alemlerinde ne kadar farklı üslup varsa, bunu bir potada eritmeye çalışıp, önümüze sunan, aslında bir potada bile eritemeyen asosyal birisi. kendisi eleştirinin olumlusu, olumsuzu bana farketmez görüşünde olduğu için bu yergilerimde bile maalesef sevinecektir. öyle değil mi reşat, hadi itiraf et.
kendisiyle daha önce bir sorunum olmadı, ama yazarlığı genetik sanması ve bunun izlerini çıkarabilmesi için daha profesyonel yazı yazabileceği ortamlar varken, sözlükler ve ne idüğü belirsiz leş sitelerde takılması açıkçası ne bileyim, bana mantıklı gelmiyor. evet reşatcım kabul etmen gerek, sen popüler kültür geyikleri ile ilgili entryler yazarken, bizler daha ciddi işlerle uğraşıyorduk. en azından bir ortamım var ve fırsat buldukça arkadaşlar ile özlem giderebiliyorum ancak bunu sende görmek namümkün. çünkü bir asosyallik içinde çırpınıyorsun ve çırpındıkça yazı yazdığın ortamların da içine ediyorsun.
kendisine yegane tavsiyem, sözlük v.b interaktif ortamları ciddiye almaması. evet reşatcım, internet teknolojisi gelişiyor ama kitaplar yine kağıtta olacak. 1258'de bağdat'ta milyonlarca kitabı yaktıran moğol komutanı da bir daha kitap yazılmayacağını sanıyordu ama fena yanıldı. işin özü reşat, gerçekten yapabileceğin işleri yap, başka şeylere bulaşma.
--spoiler--
Fethullah Gülen in bu topraklara özgü renkleri kendince sentezleyerek özgün bir hitabet sanatı ve üslup yarattığını, Fazıl Say'ın ise batıda zaten daha iyi icra edilen klasik müzik örneklerini bir Türk olarak iyi şekilde icra etmekten başka bir özelliği olmadığını söylemiştim.
--spoiler--
sözlerinin sahibi,afferim bak senden bu hakikatı görebilme muktediratını beklemezdim;ama yine de dayanamayıp yazacam internet fenomeni ne ya röportaj verdiği dergide öyle yansıtılmış.
oral calislar'la birlikte bir televizyon programinda gormustum, galiba evlerinde cekilmisti program. oral calislar'i taniyordum gencligimden ama resat calislar'in nasil biri oldugunu bilmiyordum. resat calislar'in anlattiklarina bakip bakip cok uzulmustum oral calislar icin. bazen insanin bir oglu olabiliyormus demek boyle kaynak ve emek ziyani diye dusunmustum. tam bir kayip insan bence. serbest radikal gibi hani boyle bunyemizde kafasina gore gezinen zararli maddeler gibi. kanser yapiyor insani cok olursa bunlardan bir bunyede. toplumu bunyeye benzetirsek, resat calislar gibileri de bence serbest radikaller gibiler. oldurucu kanser ederler o toplumu. halbuki o kadar emek, o kadar ugras kendisine verilen geri donebilirdi icinde yetistigi topluma ve insanliga faideli bir seyler olarak. orda farkettim fena halde, farketmez hangi sinifin neferi oldugun ama mutlaka bir sinifin neferi olmali fikir adami dedigin. yoksa resat gibi zirvalar durursun bir omur boyu nerede, nicin durdugunu bilmeden. ruzgar nerden eserse o tarafa dogru savrulan yaprak misali. hakkaten huzunlu bir kayip olmali bence bir ogul olaraktan oral calislar icin. yazik...
"Aktif yaşayan, kendiyle zekice bir şekilde savaşabilen, hayatı tanıyan, medyayı takip eden, dünyayı gezen, interneti aktif olarak kullanan, gizli bir siyasi bilinçaltı olan Türkleri, sürekli kitap okuyan, konsere giden, sürekli kültürel aktivitelerde yer alan, her sergiye koşan, her festivalde boy gösteren, yani daimi kültür-sanat tüketicisi olan Türklere tercih ediyorum. Lütfen daimi kültür-sanat tüketicileri kitabımı okumasınlar. Kitabımı kırsal kökenli ya da sonradan görme bir zenginin elinde görmeyi, daimi kültür-sanat tüketicisi bir karakterin elinde görmeye tercih ederim."
ontv haber televizyonunda t.ı.r.t. isimli programa konuk olmuştur. ayşe hatun önal'ı ceza'dan daha iyi bulduğunu, kitabından kazandıklarıyla kurtköy'den arsa alacağını söylemiştir. severim ben reşat'ı. http://www.ontvhaber.com/...VRWcokcjQJ0n3JMnPjg%3d%3d
