Kırk sene önce buraya bir adam indi. Elinde bir bavul, cebinde bir bıçak, o kadar.. Tek başınaydı. Koca dünya kulağına yapamazsın diyordu. Ona buradan giremezsin dediler, girdi. Ona burada kalamazsın
dediler, kaldı. Ona sen köyden bir fukarasın, sen tek başına bu halinle, bu koca dünyanın tepesine mi çıkacaksın, yapamazsın dediler. Yaptı...
türk dizi tarihi'nin en baba karakteridir ramiz dayı,selma ile olan aşkı efsanedir.dayı'nın selmaya yazdığı mektup:
''Selma
Seni hep sevdim, dünyadaki her şeyden çok. Ama ben sana hiç yetişemedim. Önce Kenan vardı, ailem vardı, hapis vardı, kavgam vardı
Sen beni hep bekledin ama ben bir gün, bir gün bile doya doya, acıtırcasına, kalbimi boşaltırcasına sarılamadım sana.
Affet, affet...
Ben sana ancak bugün sarılıyorum benim biricik sevgilim.''
benim için o el sıkmalı sahnesi efsanedir. şöyle replikler geçmiştir:
fırtınada ağaçlar nasıl çatırdar bilir misin kardeş.
her insanın binbir maskesi altında da iki yüzü vardır,
her insan hem avcı hem kurbandır,
hem masum hem canavardır,
ne zaman geçer bilinmez birinden diğerine,
asıl meselesi insanın ne zaman masumdan canavara geçtiği değil;
ne olursa geçtiğidir
--spoiler--
söyle ona istediği benim canımsa eğer burda biticekse bu iş alsın canımı,
benimle biticekse bitsin bitir işimi ama söylesin söz versin!
--spoiler--
sen git en yakın arkadaşının deli gibi aşık olduğu karıya sulan, arkadaşına sinirlenip onu kuliste neyse bu kısmı namahrem sonra iki güzel kelam et hoopp ben ramiz dayıyım.
zaten tefo'ya köpek gibi davranması falan adamı sinir ediyordu.