nickimi her gördüğümde tom ve jerry'deki Tazmanya canavrını hatırlayan yazar. hiç şaşırmadım. bende kendisinin nick altını sol frame'de görünce facebook'ta bir video paylaşasım geliyor. bu arada askerlimizi de çok seviyorum. onlar olmasaydı polislerde olmayabilirdi belki. polislerin olmamasıı demek enerji ve tabiki de kaynaklar bakanlığının en önemli eksiklerinden biri demektir. türk telekom arena'nına açılışında yaşanan gergin anlara rağmen kendisine coldplay'den ''boş ver abi dalgana bah, çağ o zaman çağğ çağğ çağğ'' kitabını armağan ediyorum.
sözlüğün en iyi yazarlarından biridir. yalakalık yapmıyorum lan, inanmayan karmasına baksın. sebebi ziyaretimin sebebi, kendisinin kişiliği hakkındadır, sözlükteki tutumu hakkında azıcık bir ders alınması içindir.
hasetinden çatlamaz, çekememezlik yapmaz. iyiyi takdir eder.
bu örneği saçını başını yollanlar için veriyorum. #10550951 #7433051
ulan kalp kalbe karşı olur mu lan ? tam bunu yazarken sol framede nickimi gördüm. açtım pulup muş.. vay be..
bayıldığım bir soundtrack' i vardır ayrıca, her dinlediğimde ,filmi anımsatır tüm kareleriyle, ucuz da olsa hayatın yaşanmaya değer olduğunu anımsatır, bu yönüyle antidepresan özelliği vardır. ama şu popüler olan soundtrack' i değil, ötekisi... benden üstat pulp fiction' a gelsin. saygılar efendim.
film iyidi,hoştu da.. dikkatimi celbeden bir şey var. birçok insan da dikkat etmiştir tabi buna. neyse.
--spoilerın mına koymak--
butch, hani şu boksör.. marcellus ile anlaştıktan sonra anlaşmaya uymayıp paraları da alıp manitasıyla da ertesi gün 11'deki trenle kaçmayı planlıyor ama sabah 9 buçuğa gelirken uyandığında, sevgilisinin babasından yadigar olan altın saatini unuttuğunu anlayınca dairesine gidip saati almaya gittiğinde de başına olmadık işler geliyor . dairede travolta ile karşılaşıyor ondan kurtuluyor, sonra yolda,ışıklarda marcellus ile karşılaşıyor. sonra bi dükkana giriyor. marcellus da arkasından.. bunlar birbirlerinin boğazına yapışmışken götçü dükkan sahibi de bunların ikisini alıp bi güzel.. şey yapmak için-şey işte canım- dükkanın altındaki depoya götürüyor. neyse butch bu durumdan da kurtulup dükkandan çıkarken saatin 4'e geldiğini farketmeyen yoktur herhalde.. 11 deki trene nasıl yetişecek aceba.. neyse bu burda dursun.
götçü dükkan sahibi ile arkadaşı marcellus'u odaya alıp bi güzel şey yaparken butch bunu kurtarıyor. ve marcellusun o sahnede 'benim zencileri çağırıp şimdi bu adama boru döşeteceğim.' demesi.. ve beni yarmasına bir şey demiyorum bile..
--spoilerın mına koymak--
bu arada bir hışımla yazmışım. bu yüzden de anlaşılmayan entryler arasına girebilir filmi izlemeyenler tarafından.
olm böyle sıpoylır mı verilir lan. sıpoylırın mına komuşum desem yeri hani. püü. yazıklar olsun.
tarantino nun döngüsel kurgu yöntemini uyguladığı, ilk seferde anlaşılamıyacak bir filmdir.
bi kaç sefer izlemek lazım gelebilir. ilk seferde de anlayan yokmudur elbetteki vardır ama alim değildir, bir kaç seferde anlayanda salak değildir.
evvela bu başlığa yazılan entrylerin kaçı film, kaçı yazar hakkında konulu master tezi yapacaklardan bir rica. lütfen bu entryi her ikisi için de yazılmışlar kategorisine alın.
film hayatıma damga vuran birkaç filmden biridir. lisedeyken neredeyse gün aşırı seyrettiğim ve kare kare ezberlediğim bir film olmuştu. samuel l. jackson'ın incilden okuduğu bölümü bile ezberlemiştim ki o bölüm halen muharref incilden ezbere bildiğim tek kısımdır. hatta sınıfta ezberden okuduğumda arkadaşlar benim mürted olduğumu bile düşünmüşlerdi. çok şükür hala imanımız sağlam. hatta bir dönem boyunca john travolta gibi yürümeye çalıştığımı hatırlıyorum. hayatımda o kadar müstesna bir yeri vardır yani. düşündüm de uzun zamandır seyretmemişim. arşivden çıkarıp tekrar bakmalı. neyse artık yazar arkadaşa geçelim.
kendisi benim sözlükte yazmaya başladığım sıralarda pek anlayamadığım bir sebepten kafa iznine ayrılmış ve geri dönmüş. kendisi için kısa sevenleri için uzun bir ara olmuş bu. bence de dönerek çok iyi yapmış. yani kaçmaktansa savaşmayı tercih etmiş. öyle her başlığa yazmam, sadece kendi başlıklarıma yazarım demiyor. espriyi gördüğü yerde patlatıyor. fazla yazarak kendini daha görünür kılıyor. karmasına bakılırsa da 2000 sayı barajını geçmeye çok yaklaştığı görülüyor. yani tam bir yaşayan efsane. yazmayı bıraktığında forması emekliye ayrılacak ve larry bird, kevin mchale, robert parish gibi isimlerle birlikte tavana asılacak. kendisine tavsiyem; yok artık bir de utanıp sıkılmadan tavsiyede bulunacağımı mı sandınız.
__________
/________/
reis bu doğum günü pastan. yarım saatte anca bu şekli yapabildim. üzerine mum şekli yapıp üfle diyecektim, seni azda olsa güldürmek istiyordum ama beceriksizim ben. bi çizgi çiziyorum mum'a benzesin diye üzerine de alev misali yıldız şeysini yapıyorum, ön izlemede bi bakıyorum ta ebesinin körüne gitmiş yıldız.
önemli olan niyettir usta... adamın biri sevgilisine gül almış, binmiş minibüse, minibüste tıklım tıklım, tabi haliyle kalabalıkta güle zarar gelmiş , inmiş arabadan ceketini meketini düzeltip sevdiceğinin evine doğru yol almış. bakmış elindeki gülde yaprak denen bir şey yok, atmaya karar vermiş, tam çöpe atacakken sevgilisi görmüş. ''o elindeki nedir ''demiş. ''şey sana gül almıştım ama mahfoldu '' demiş. kızda ''olsun ver bana onu, önemli olan niyettir '' demiş.
kız sarılıp, oracıkta vermiş adama. ( 4 satır duygusal olamam ben )
burası ne kadar sanal bi alem olsada senin gibi adamları tanıdığım için çok mutluyum. iyiki doğdun kardeş...
hakkında bu kadar entry girilince doğum günü sandım.. bir dakika lan.. doğum günüymüş..
en kötü günleri en güzel günleri gibi geçsin, doğum günü kutlu olsun..
artık sözlüğü bırakıp evde kuran okuması, namaz kılması lazım bence. hayır yakın zamanda lazım olacak herife.. bir ayağu çukurda, anca kapatır günahları..