filmi icin yaziyorum; ( bu filmin ismini nick olarak kullanan yazari da esefle kiniyorum)
1994 senesi baz alindiginda dünya sinema literatürüne yeni bir soluk kazandirmis olaganüstü muhtesem bir basyapit. ha! günümüzde bile yapilamiyor bu tatta bir film orasi ayri, siz hic hayatinizda hic bitmesin dediginiz bir film izlediniz mi? iste ben bu filmi izlerken bunu istedim, inanin halen istiyorum, belki 50 defa izledim, tüm replikleri ezberledim, üstelik ingilizce.
(bkz: #175295) hinci şukellada bu yazını gördüm. ve böyle şeylere çok meraklıyımdır, yani eve gidip o kumandaya oturmazsam siksinler. bakim hakket tv. bozulacah mı? bozulmayacah mı?
öncesi için; (bkz: #11245434) ( heyt exsperimental gibim oldu be. lan meğer ne havalıymış böyle giriş yapmak '' öncesi için '' yürü be )
neyse reis, o kumandaya oturacaktım ama dötüm yemedi . şey yani yanlış anlama kumandanın büyüklüğüyle, tırtıklı oluşuyla falan alakalı değil, cesaret edemedim yani.
tüm tuşlara bastığım zaman tv'yi pert ederim diye tırstım. ibne tamirciler kapağını açmaya 50 lira alıyorlar. ama şu yakınlarda plazma alırsam gider ayak oturcam o kumandaya. çatlıyorum lan meraktan. tüm gün kumandayı sıvazladım, oturmamak için kendimle mücadelelere girdim. nerden yazdın o yazıyı bilmem ki. benim gibi merak delilerinide düşüncen bro. olmuyor böyle...
işin özü cesaret edemedim reis, harbi tırstım yani. yemedi.
yıllar önce kız arkadaşımla bim'de gezerken gördüğüm yazar. galiba eski sevgilisiymiş hatunun. televizyon almaya gelmiş. oturmuştu alt raftan bir şeyler almaya çalışıyor. çatalı meydanda, benim hatunla bayağı bir gülmüştüm. hatun nanik yaptı zaten kendisine..
ıyk. bir de pijama, banyo terliği ile çıkmıştı sokağa. pijamasında çamaşır suyu lekesi olması ayrı rezillikti.
grease filminden sonra john travolta'nın oynadığı en iyi filmdir. usta bir yönetmenlik ve özellikle ustaca bir cast seçimi. ayrıca daha önce izlememiş biriyle çok güzel izleniyor tekrardan.
daha yeni izleme fırsatı buldum. ne kadar da gecikmişim lan diye kendime sövemeden edemedim arkadaş.vincent'in zenci arkadaşı "yanlışlıkla" vurduğu sahneden sonra gelişen olaylar karnı ağrıtacak niteliktedir. quentin tarantino (bkz: ismi yazarken emin olamamak)'nun başka başka filmlerini almama da neden olucak. "yolanda be cool" sahnesi de ayrıca o dişinizin arasında kalan yemiş tanesi gibi olacaktır, unutamazsınız hani.
şeytan tüyü olan yazar.
hakkat lan, fenerli olmasına, hatta pulp fiction junior'a da bu zehri aşılama çabalarına rağmen bi hoşlaşıyorum ben bu yazara.***
o alaksız diyaloglarıyla beni benden alan film.kadro zaten iyi.hepsi ayrı bir karizma. (bkz: kült)
--spoiler--
eğer yanıtlarım seni korkutuyorsa , o zaman korkutucu sorular sormaktan vazgeçmelisin.
--spoiler--
iyi bir yazar, güzel bir dost. ama itiraf ediyorum ben bu yazarla mesajlaşmayı sevmiyorum hacı. içim ürperiyor mesajlaşırken, tüylerim sansar görmüş kirpi gibi dikiliyor, suratım yılan görmüş kurbağa gibi dona kalıyor, dilim sıcak sobanın yanına kıvrılmış kedi gibi suspus oluyor, evet usta tedirginlik içerisinde titreyerek mesaj yazıyorum, tıpkı peynir çalmaya çalışan fare gibi. tıpkı arı kovanına dalan ayı gibi. içim bi hoş oluyor reis. parçalanmış antilopa saldıran aslanlar gibi, o antiloptan bir gıdım almaya çalışan sırtlanlar gibi vahşi olasım, ibne kılıklı akbabalar gibi olay yerine dalasım geliyor. piskopat damarım nüksediyor, pitbul gibi saldırganlaşma hissi, timsah gibi pusuya yatma beklentisi doğuyor.
sırf bu hayvani düşüncelerimin nedeni ise; mesajındaki resmi... hani o pulp fiction yazan yere koymuş olduğu o resim.
*** adamın kafası siklemez bir bakışla hafif sağa doğru yatmış, elindeki silahıda şakağına doğru dayayıp objektife poz veriyor. ***
reis bu fotoğrafı çok aradın mı lan?
bak aklıma geldikçe bi hoş oldum yine. değiştir onu aga, güzel bi resim koy, valla olmuyor he.
mısır atılan ördekler gibi, cüzdan çalan şakacı maymun gibi, sahibinin bacağına kuruğunu dolayan kedi gibi rahat olmak, zevkle mesajlaşmak için değiştir...