izlemekten keyif aldıgım tek dizi. Mıkael öldürüyordu beni. Bir bölüm bir bölüm daha derken sabahladıgım uykudan uyanır uyanmaz tekrar izlediğim muhteşem ötesi bir dizi. sonunu pek sevmesem de hala arada sırada tekrardan izliyorum.
Bu diziyi izledikçe izleyesi geliyor insanın. Öyle böyle değil yani. çok iyi baya iyi! Türkiye'deki dizilerin hepsini toplasan, bu dizi etmez abi .o kadar !
olayların hiçbir zaman hep güzel veya hep kötü devam etmediği, iki kardeş arası zeka seviyesi farkının bu kadar yüksek olduğu, insanın uyku düzenini değiştiren, her bölümü bir film değerinde, bir aksiyon dizisidir..
en güzel sezondur, zaten hikayeye bu sezon isim verir. son bölüm dışında ölme kalma olmuyor zaten. prison break'in esas sezonu bu diyebiliriz. maksat hapisten kaçmak. zaten bu sezona kötü yorum yapılmaz.
2.sezon
dizinin en janjanlı sezonu aslında, bu sezona daha çok "prison break'in devamı olan başka bir dizi" diyebiliriz değil mi? c-note abimiz dışında hepsi ya kaçmaya çalışıyor, yada geberiyor. beni en çok üzen abruzzi'nin gebermesi oldu. zaten ilk onu öldürdüler. o karakter diziye ayrı bir tat katıyordu. neden öldürdüklerini anlayamadım. bir diğer mevzu ise bellick'in sezon boyunca bizi sinir etmesi, mahone'un tırstırması, asyalı adamın çok bilmiş gıcıklığı. ilk sezon 10/10 ise, bu sezon 10/8. fenaa bir sezon değil.
3.sezon
prison break çok bozdu... bayağı bozdu... dediğimiz bir sezon.
kahramanlarımız tekrar hapishaneye düşüyor, bir nevi ilk sezonu tekrar ediyoruz. diziye adını veren kaçış tekrar görünüyor. ilk başta çok fecii bir sezon olacak diye düşünüyoruz. çünkü sona çok boktan bir yer, ama olmuyor. çok uysal bir sezon geçiriyoruz. bu sezonda bellick gözüme giriyor, mahone bizimkilerle dost oluyor. kısaca dizide kötü adam kalmıyor (yeni sezonda gelen gıreçın ablamız dışında. (nasıl yazıldığını unuttum) *
bu sezona 10/5 derim.
4.sezon
artık konu 180 derece değişiyor. sanki ilk izlediğimiz prison break değilmiş de, farklı bir diziymiş gibi. sucre'nin salak fedakarlığı, t-bag'in iş hayatına girmesi falan filan. ama dizi o kadar farklı şekillere giriyor ki. başlangıçta scylla'yı generalden kaçırmaya çalışıyorlar. kaçırdıktan sonra generale geri vermeye çalışıyorlar. kısaca çok zorlama bir sezon olmuş. olaylar çok karışıyor, çorba gibi bir sezon. dizinin sonuna kadar nasıl bağlayacaklar diye düşünüyoruz, birden karşımıza kellerman çıkıyor "gelin sizi kurtarayım" diyor ve dizi bitiyor. bu kadar saçma bir final olur mu arkadaş? baştan gelseymiş bu herif. allah allah... finalde beni tek mutlu eden generalin idam edilmesi ve c-note abimizin tekrar görünmesiydi. diğer sezonların hatırına 10/5 denilir ancak.
the final break
yine hapishane. bu sefer sara giriyor hapishaneye. hapishanede karşımıza çıkan kişi beni bayağı şaşırttı. "baba" dedikleri biz kadın var. kadın, t-bag'in hatun modeli resmen. davranışları, tipi, oldukça sempatik geliyor. tam mutlu oluyorum bu film bu karakterle bol bol şeyler olur diye, yok arkadaş. 80 dakikalık filmin 20 dakikası anca görünüyor. oysa o karakterle neler neler yapılırdı. hani bir aralar "gece yarısı ekspresi" yüzünden kıyamet kopmuştu bizde. ulan bunların hapishaneleri daha berbatmış lan. dizinin başından beri bütün gardiyanları piç gibi gösteriyorlar. hapishane homo kaynıyor. bu film aslında güzeldi, ama benim içimden hep bunların fox river'a geri dönmesi geçerdi. çünkü orada başladı, orada bitsin isterdim.
ucu her zaman açık olan bir dizi olduğundan michale'ı geberttiler. çünkü michael'in yaşaması demek, elbet karakterlerden birinin yine hapse düşmesi ve michael'in onu bir sezon daha kurtarması demektir. kaçışı sonlandırmanın tek yolu michael'ı öldürmekti, ama daha adam akıllı öldürebilirlerdi. ne bileyim, çok gelişi güzel geberdi ibne.
haaaa, şu mahone ve zenci sevgilisi mevzusuna gelirsek. ben hep onların arasında saf bir dostluk var diye düşünürdüm. finalde onları sevgili yapmaları çok gereksiz ve saçmaydı.
bu arada düşünsenize sucre'nin kızı ile michael'ın spastik oğlunun evlendiğini (evet, sezon finalindeki salak salak hareketleri vardı bu çocuğun). ne manyak olurdu değil mi? mihael'ın oğlu da michael gibi çok zekiymiş filan. neyse, bu filme 10/8 veririm.
aynı zamanda ''shawshank redemption'' filmine konu olan eyalet hapishanesinde çekilmiş olan dizidir. birbirini takip eden zamanlarda izlenirse ikisi hatıralar canlanır.
ilk sezonunun ortasında olduğum ve beni ekrana bağlayan dizi. gerçekten çok başarılı. Dizide shawshank redemption 'dan esintiler mevcut. yine de eleştirmem bunu. hapishaneden kaçış dizi yapıyorsan shaws'tan esinlenmek kadar doğal bir şey olamaz.
şimdiye kadar izlediğim en iyi televizyon dizisi. lost falan hikayedir prison break yanında. oldukça zekice planlanmış-yazılmıştır. yalnız 2. sezonu biraz sönüktü diğer sezonların yanında.
dizi senaristlerinin neler başarabileceğini net şekilde ortaya koyan muhteşem eser. "bu sefer bu iş bitti" dedirtmeyen, mantık zinciri hiç kopmayan, ölmeden önce izlenilmesi gerekli dizi.
ilk sezon: başyapıttır. dünya tarihinin en güzel sezonudur.
ikinci sezon: hapisten kaçtıktan sonra dışarıdaki yaşam. en az ilki kadar güzeldir.
üçüncü sezon: yine hapisten kaçma teması ve yine güzel.
dördüncü sezon: ilk üç sezondan kötü olan sezon. ama yine de izlenebilir.
4 sene evvel 4. sezonda bırakıpta an itibariyle izlemeye başladığım dizi. sonunda scofield'in öleceğini bile bile o sahne geldiğinde gözlerim doldu mınısiki. gözüyle basur ameliyatı yapacak adamdı vesselam.