Şu sıralar sessizliğe bürünen ama havaların biraz daha ısınmasıyla kendini açacak ve yüzünü çevresindekilere gösterecek yazar. Ara ara ona böyle geliyor.
her zaman iyi giyinemez diye düşünse de başkaları tarafından giyim kuşamda beğeni aldığı zaman şaşıran yazar. imkanı olsa cins cins giyineceğinden eminim.
her gün bir entry derken aslında entry saatlerini de hep aynı saate denk getirseymiş "ohaa falan" olurmuş dediğim yazar. askjghash şeklinde gülümsemelere ya da "hıhı tabi cnm" şeklinde konuşmalara haiz değildir orası ayrı.
böyle bir bohem böyle bir boşvermişçilik ve öylesine bir eve gitme arzusuyla sabah işe başlamış olan yazar. kendisine saç sakal bir çeki düzen de vermesi gerekmektedir.
sabaha 90 lar dinleyerek bomba gibi başlayan yazar. bir de kendisi konuşurken başkasının konuşmasını ya da bir şey anlatırken karşısındakinin sözünün bitmeden kendisini dinlemeksizin konuşmasına fena şekilde ayar olan, imkanı olsa karşındaki kim olursa olsun kürekle vurmak isteyen yazar. sabah sabah bak şimdi..
şu aralar onun için zaman çok çabuk akıp geçiyor. aslında hiçbir sosyalliği de olmamasına rağmen bu aralar nedense böyle hissediyor sanırım. dün gece rüyasında görmüş olacak ki bana bu sabah şu cümleyi söyledi; "bir iş yapmasam bile, aklım ne kadar meşgulse bir o kadar zamanın nasıl geçtiğini fark edemiyorum."
ayrıca artık şu söze de iyice inanmış yazar kişi;
"aslında insanlar seni hayal kırıklığına uğratmıyor, sen yanlış insanlar üzerinde hayal kuruyorsun."
Ne zaman tv ye baksa hükümetten kesin bir haber oluyor. Bu sefer de hakan fidan mit müsteşarlığından istifa etmiş ve milletvekili adayı olmuş. Böyle haberleri gördükçe türkiyenin çoğunluğunun onaylamadığı halde olacakları kabullenmeyi yediremeyen bir yazar. Kaldı ki zamanın dış işleri bakanı yani şimdiki başbakan davutoğlu ile kendisinin bir tır ile silah kaçırıp kendi askerlerimizden birkaç şehit verme planlarını yaptıkları konuşmalar internete düşmüştü ama internet yasaklandı. Kaldı ki tv de hiçbir kanalda yayınlanmadı bile. Kendilerine bela okumaktan başka bir şey yapamayan ve bu yüzden sinir küpü olan yazar.
Kendisine ya çok iyi bakar ya da hiç bakmaz. Arasını hiç tutturamayan yazardır. 80 lerin sonu 90 ların başında çocuk olan gruba dahil olduğu gibi o da bir zamanlar bayram için alınan ayakkabısı ile uyumuştur da. Öyle de güzellikler yaşamıştır.
pazartesi sendromu nedir bilmez bu yazar ama nedense bugün hiç mi hiç çalışası gelmiyor. hele bir de bazı arabaların üzerinde kar görünce hevesi iyice kaçmıştır. aslında karı çok seven kış adamıdır kendisi ama havaları güneşli oluşunu da özlemiştir.
dün kuzeninin ele geçirilen facebookundan dolandırılmasına ramak kalan kişi. hoş kuzen sanıp ilk gönderdiği evet sms leri ile hattına iyi bir fatura geleceğinden emin. meblasını da biliyor. neyse ki kredi kartı numarası son kullanma tarihi ve arkadaki üç numarayı kuzeni istemesine rağmen vermemiştir. demek ki kuzenine bile güvenmiyor bu adam ama iyi olmuştur. ucundan yırtmıştır.
artık yurtdışına çıkma zamanının geldiğini hisseden yazar. gezmek için değil bildiğin kalmak için çıkacak. bir de aklında o yabancı gelin olayını silse hiç de fena olmayacak sanki.
Uzun zamandır dışarı çıkmayan ve kendini açmayan yazar. Bu sefer de telefonu kapayıp evde bırakacak ve işyerinden de internete girmeyecekmiş. Gerçi daha önce de telefona günlerce dokunmadığı olmuştu ama hayırlısı olsun. Onun kararı neticede. Sevgilisi olsam ağzına sıçmıştım orası ayrı tabi.
Dişçiye markete gidilir gibi gidileceğini düşünüp randevu almanın gerekliliğine dem vuran adam. Randevuyu bir tek yeni tanıştığı kadınlardan alacağını sanması da ayrı bir komik.
bir erkek olarak malesef haberleri izleyecek kadar bile yüz bulamayan, bu ülkeden olan şeylerden ötürü artık utancın ötesinde şeyler hisseden yazar. hükümetin saçma sapan konuşmaları ile artık bunalmış yazar.
nedense geriye dönüp hayatındaki tüm ilkleri hatırlayan ve bir liste yapan garip insan. bok vardı değil mi hepsini hatırlamanın ve onlara ait hatıraları gün yüzüne çıkarmanın? tam da sırasıydı sanki..
koca bir çılgın bu adam demek isterdim ama çok sıradan ki bazen kedi gibi kendini seviyor bazen alıp kendini nerelere atacağını bilemiyor. öyle de şuursuzdur.
aylardır şurada kendi nick altına her gün bir yeni entry giriyor ama ilk defa belki de acaba ne yazsam ki diye düşünmüştür. ankaradaki kar yağışından ya da 20 km yol gidip bu karda sonra otoparkta az daha şirketin binasına girmesinden bahsetmiyorum bile. ulan o değil de sabah sabah çok adrenalin yaşamış. şu sıralar kapı eşiğine sığınmış kedi gibi ilgi ve sevgi bekleyen yazardır kendisi.
araba park edecen yer bulamayınca arabayı oto yıkamaya bırakıp ben 3-4 gibi alırım acelesi yok diyebilecek kafaya sahip bir yazar. sürekli müşterisi olmasa kesin geri çevirmişlerdi.
Haftasonu güneşli bir tatil gününe erken uyanarak başlayan kişi. Erken uyanması ve günün dolu dolu geçmesi onun için iki günlük hafta sonu tatili resmen yıllık izin almış da tatile gitmiş gibi hissettirir. Öyle hisli yazardır. Bu konuda zamanında nasıl fakirlik yaşadıysa artık..
