yalnız yaşayan bir erkek için kaçınılmaz sondur. 2 haftadır ailesinin yanına gidemiyordur. bu nedenlede bilumum vitaminlerden mahrum kalarak sürekli fast food tarzı besleniyordur.
vücudunda oluşan ağrıların nedenini araştırırken birden bire uzun zamandır meyve yemediğini ve bu soğuk havalarda vücut direncinin düştüğünün farkına varır.
akabinde, en yakın manav reyonu bulunan markete gidilerek meyve alınır ve ilk darbe burada yenir...
sadece 1 elma, 1 armut ve 1 portakal alarak kasiyerin acıyan bakışlarına maruz kalır bu kişi (daha fazla alamaz, çünkü kim bilir bir daha ne zaman meyve yemek aklına gelecek? annesi yok ki başında her gün soysun getirsin).
kasiyer adeta,
" ah canımmm belli tek başına yaşıyor" bakışı atar.
daha sonrasında eve gelirsiniz. evde bir sessizlik ve hüzün karşılar sizi.
aldığınız meyveleri yıkayarak bilgisayarınızın başına geçersiniz, portakala bıçağı değdirdiğiniz anda yüzünüze fışkıran o gözünüzü yakan portakal damlaları hayatın ne kadar acımasız olduğunu hatırlatır.
ve portakalı soyduktan sonra ikram edebileceğiniz kimse yoktur.