+ iyi akşamlar gözüm.
- iyi akşamlar memur bey. buyrun ehliyet ruhsat. biraz hızlıydım sanırım.
+ ya siktir et be koçum ehliyeti, ruhsatı. ben senin dostunum, arkadaşınım bi yerde.
- eee ben gideyim o zaman.
+ dur be koçum. arkadaşlık hangi günlerde belli olur bilir misin?
- ya ne desem? valla bilemedim şimdi.
+ zor günlerde belli olur be dostum. cepte zırnık yok, sen bana bi 100 ytl bağla bakayım.
- ulan rüşvet almanın da bokunu çıkarttınız ha. al be al.
+ anlamadım dostum, bi şey mi dedin? neyse canım benim, yolun ne zaman bu tarafa düşerse bana uğramadan geçme. yatıya gelmeni pek tavsiye etmem ama ekiekieki. hadi öptüm dostum.
yeterli insan ilişkileri, iletişim, psikoloji gibi eğitimler tam anlamıyla verilmeden insanların arasına salınan, anadolunun bağrından kopmuş, psikopatlığı bir halt sanan, konumu nedeniyle insanları ezmeye kalkan işgüzar, vasıfsız kişiler benim dostumda arkadaşımda olamaz. kameraların görmediği kör noktalarda çok sahit oldum insanlık dışı hareketlerine.
durduk yere adam tokatlayan, coplayan, tartaklayan, biber gazı sıkan; gerektiği yerde, kendisine molotof, havaifişek atılırken gazı sıkmakta bile tereddüt eden dost(!)...
tanım;
tanıma gerek yok ama şu anekdotu aktarmak istiyorum.
geçen bir polis arkadaşla sohbet ediyoruz, konu çocukların yaramazlıkları...
ben kendisine çocukların yaramazlıklarından dert yanarken kendisi söze girerek;
"aga ben valla eve biber gazı götürdüm aldım karşıma gösterdim çocuklara, yaramazlığa başladıkları anda çekmeceden çıkarıp gösteriyorum susuyorlar"...
işte böyle...
polis bizim dostumuzdur arkadaşımızdır.
artık bu zihniyete sahip bir insanla ne derece dost olunur, ne derece arkadaş olunabilirse...