beyinden başlayıp kalbe doğru inen; ordan da tüm vücuda yayılan bir titremenin baş göstermesine vesile olur. ışıklar biraz sönükleşir. insanların dedikleri anlaşılmaz olmaya başlar. nedense de hiçbir şey tat vermez. ciğerlere acı bir hava dolar.
gercekten garip bir his böyle bi anda yaşama isteğini alıyor insanın tarifsiz acılar sarıyo bedenini. sonra evlendiğinide gördük. fena olduk. alkole sebeb arıyoduk gençtik bir kilo rakıya gömdük gectik.
sagopa yetişti imdadımıza
günlerim ağlak,
sabrın sonu selamete varsa da faydası yok...
gözlerim sağanak,
varsın sözüm olsun gülücük merhamet olmasın...
defterim sığınak,
yazdıklarım ayrılık, damarımda kan bitmiş...
günlerim ağlak, sağlıcakla kal, benden uzak dur, yakın olma...
küçük bir çocuğun oyuncağının kırılmasıdır, çok sevilenler çok değerli olur değerini kaybeden kendini değersiz hisseder, onun için benim dedikden sonra çok sevmek gerekir bu naif yürekli kişiler için, boşu boşuna başından aşaya kaynar su döktürmemek gerekir.
gidin ölün ya da alın avucunuza yüreğinizi sıkın onu ve bitirin içinizdeki işkenceyi... aşk karşılığını bulamadığı her yer de duvara toslar ve acıyan sizin canınızdan başka bir şey olmaz...
"bir kızıl saçın gölgesinde bir eylül vakti, eller birleşmişti. baktım öylece. kollarda birbirinin benzeri dövmeler. sen bilmezdin ki izsiz damgan o lisede kalbime vurulmuştu. geçtiniz birbirinizin gözlerinde gözleriniz etrafta kimse yok sanki. geçtiniz sarmaş dolaş. içimde tüm kuşlar göç etti, yalnız kaldım."
artık düşlerine platonik aşkınla beraber onun sevgilisinin de girdiği zamanlardır. şimdide onun sevgilisini terkedip size döndüğünü hayal etmeye başlarsınız.