Platonik olanı sorun değilde, karşılıksız olanı baya koyar insana. Ne yaparsan yap yaranamazsın, asla seni sevmeyeceğini bile bile içinde hep bir umut olur. Sırf o umut yüzünden unutmak istemezsin onu, belki oda sever düşüncesi olur beynin bir köşesinde. Platonik olanda ise en azından bir umut ışığı vardır öğrenirse belki o da beni sever diye.
özgüvensizliğin insana getirdiği mahcup utangaçlıktan güç bulan aşkların en temizi, içte en büyük yaşananı.
erişilmez bir melek var önünde, utanıyorsun. daha önce kimseye bu kadar derin hisler beslememişsin. sadece utana sıkıla bakıyorsun arada, gözünü kaçıra kaçıra. anlamasın diye başkalarıyla muhabbet ediyorsun. ilk gördüğün anda "hayatımın en güzel kızı" demene sebep olan kız bu.
onun olduğu mekanda kabına sığamıyorsun. heyecan, umut, mutluluk sağlayıcın senin. ondan uzaklaştığında enerjini kaybediyorsun. eve geldiğinde sadece yatıyor, hayal kuruyorsun. telefonuna resimlerini indirmişsin. uzun uzadıya o resimlere bakıyorsun tekrar tekrar. müzikler belki de hiç dinlemediğin kadar melankolik.
eskiden yapmaktan hoşlanmadığın şeyler artık güzel bile gelebiliyor. önceden okula gitmek istemeyen sana okul artık çok kısa geliyor. hareket etmeyi sevmeyen sen, her gün sahilde yürümeye başlıyorsun onu düşünüp. yemek yiyemiyorsun. hayatında ne kadar önceliğin varsa, -ki bu kitap okumak, araştırma yapmak, ders çalışmak, siyaset, din, spor her şey olabilir- hepsi yerini bu kıza bırakıyor.
önceleri herkese bahsettiğin kızı artık paylaşamıyorsun kimseyle. en hafif şakayı kaldıramayacak kadar ağırlaşmaya başlıyor yükün. her gün sosyal medya hesaplarını kontrol ediyorsun "acaba yeni resim eklemiş mi?", "acaba sevgilisi var mı?" diye.
yavaş yavaş o mutluluk, umut, yerini umutsuzluğa bırakmaya başlıyor. bir gün bir hırsla, yine naif bir şekilde -ya sarhoş olmuşsundur, ya bir başkasının onunla konuştuğunu öğrenmişsindir- bir şekilde derdini anlatıyorsun.
kız, bu özgüvensizliği zaten hemen anlıyor ve muhtemelen de olmuyor.
o zaman, platonik aşk, bir başka platonik aşk oluyor zaten.
en kötüsü hemen kesilmesi olmuyor, onunla bu şekilde konuştukça için hep daha bir umutla doluyor. ta ki, o umutlar bir anda bitinceye kadar. sonra zaten dibe vuruyorsun.
en kötüsü bir başkasıyla olduğunu duymak oluyor. en dibi bu oluyor.
yine en kötüsü, bu platonik aşkı bu aşamadan sonra kafada bitirememek oluyor.
platonik aşk insanı bir bakışla mutluluktan göklere çıkarır, bir lafla mutsuzluktan yerin dibine sokar. ruh haliniz şekilsizdir, girdiği kabın şeklini alır. onun seni göremeyeceği ve senin rahatça kesebileceğin bi yeri buldurur. gülüşünü bilirsin, sesini bilirsin, mimiklerini ezberlersin. sen onla yaşarsın fotoğrafına konuşursun. gece onu düşünürken uyursun, sabah adını anarak uyanırsın, yemek yerken aklına gelir, bi şarkıda kalbini acıtır, anlık bi karşılaşmada nefesini keser. internette profillerini takip edersin yazdığı en saçma şeyi bile ezberlersin. arkadaşlarını bilirsin. eski sevgilisini bilirsin, yıllar önce beğendiği bi fotoğrafı bilirsin, kısacası manyak olursun. birden ağlayasın gelir, birden gülüşü gelir gülesin gelir. insanlar deli olduğunu düşünür ki doğrudur. saatlerce ona anlatmak istersin, kirpiklerinden öpmek istersin. şarkı söylemek istersin ona en berbat sesinle. bi manzara fotoğrafı görürsün onunla orada olma hayali kurarsın. gerçek hayattan koparsın bu sevdadan vurgun yersin. o gözünün önünde birilerine dokunur sen ona bir kere bile dokunmadan adarsın kendini. saatlerce izleyebilirsin onu. gülerken yaptığı hareketleri bilirsin, boynunu çevirişini. adını sayıklarsın, hiç bir yere yazamazsın, yazsan okuyamazsın. o senin farkında bile değildir yanından geçer gidersin, günün onu düşünmekle geçer, o ise ona çarptığın için sinirlenir aptal kız der. için parçalanır onu seversin, ona kızamazsın. onu beklersin, bir an farketmesini, onun da seni sevmesini beklersin. kirpiklerini öpmek istersin kara çocuğun. saatlerce, günlerce kıpırdamadan izlemek istersin. platonik aşk budur. acıdır, acıdandır, acıtandır. bir yandan da mutlu eder yıl oluyor 2014 ben hala aşık olabiliyorum. zordur platonik aşk.
uzaktan seviyorum seni
kokunu alamadan,
boynuna sarılamadan
yüzüne dokunamadan
sadece seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
elini tutmadan
yüreğine dokunmadan
gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
şu üç günlük sevdalara inat
serserice değil adam gibi seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
yanaklarına sızan iki damla yaşını
silmeden
en çılgın kahkahalarına ortak olmadan
en sevdiğin şarkıyı beraber
mırıldanmadan
öyle uzaktan seviyorum seni
kırmadan
dökmeden
parçalamadan
üzmeden
ağlatmadan uzaktan seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni;
sana söylemek istediğim her kelimeyi
dilimde parçalayarak seviyorum
damla damla dökülürken kelimelerim
masum beyaz bir kağıtta seviyorum
şeklinde dizelerin ortaya çıkmasına sebebiyet verecek aşktır.
yağmurlu bir günün soğuk bir sabahı, sigara yakmışım kapıda görüneceğinden habersiz. ağzımdan çıkan dumandan daha önce geldin gözüme. kaç duman geçti gözümden sen geçemedin bir türlü. kaç paket eridi dudağımda sen eriyemedin.
neden gelmiştim buraya. boş bir okul, beş yüz kişilik ama 499 boş 1 sen. ders yok amaç seni görmek, bir bakışını yakalamak sadece. o bakışından milyonlarca anlam çıkarmak. görenin sen bakanın ben olduğumu anlamak. anlık depresyona girmek. yüzlerce hayal kurmak. buydu belki sadece amacım.
platonik; karşılıksız aşktan ziyade, olmayan ama olsa güzel olacak durumlar için kullanılır. Örneğin Platon devlet'inde olması gereken, ideal devleti anlatır. bu devlet filozoflar tarafından yönetilmektedir. bu böyle olamamıştır ama olsa güzel olacak platonik bir durumdur.
zannedilen üzere karşılıksız, söylenmemiş aşk değildir. Platon reyizin devlet kitabından ortaya çıkan gerçek, saf ve cinsel duygulardan, tutkulardan arınmış, temiz belki masum aşktır. Tamamen onun varlığını ve onu seversin. Bir tinsel davranıştır. Onu tamamen büyütüp o olduğu için sadece onu seversin, birlikte yapacaklarını değil ve genelde sarılmayı ve nefesini hissetmeyi hayal edersin.