nereden geldiyse artık, içimde ona karşı duyduğum duygular depreşti bir an. keşke çevrimiçi olsa da bir şeyler yazabilsem, konuşsak diye geçiriyorum içimden. ona "seni seviyorum" demek istiyorum, ama korkuyorum. bunu 1 nisan günü söylemeyi kararlaştırdım. eğer kabul ederse, ne mutlu bana! yok etmezse "şakaydı zaten" diyerek geçiştirmeye çalışacağım. evet, aşk konusunda bu kadar da korkak bir insanım. ama ne yapayım, beceremiyorum. arkadaşlığımızın zedelenmesinden korkuyorum çünkü. ona yakınlaşayım derken daha çok uzaklaşmak istemiyorum. artık yüzüme bakmamasını istemiyorum. her şeye rağmen, ben onu seviyorum.
"tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok" durumudur. tamamen özgüven eksikliğinden kaynaklanır. her gece "tamam lan yarın gidip söyliyeceğim, ne olacaksa olsun" gazıyla yatılıp sabah fos olmuş bir şekilde uyanılır. mazoşistlikten öte birşey değildir. lakin aşkın en masum, en artniyetsiz ve en ruhani halidir.
aşk değildir gerçekten tanımadığınız bir insana aşık olamazsınız, anca ve anca hoşlantı hareketlerine karşı hayranlık, sevgi olur ama aşk değildir ya aşk başka bişeydir onla uyurken, gezerken, sinemaya giderken, ağlarken, sevişirken, gülerken, kavga ederken, çok saçma gelebilir ama burnunu silerken ki yakınlığınızdır aşk. Yakından tanımadan aşık olamazsınız aşk bence karşınızdakiyle paylaştıkça çoğalır karşı tarafın da istemesiyle oluşur, aşk iki kişiliktir tek başına aşk yaşanmaz onun gözlerine bakarken gerçekten kaybolabilmektir onun derdini dinledikten sonra karşılıklı göz yaşı dökmektir bunlar yaşanmadan aşk olmaz olamaz. fakat şu vardır aşıksınızdır artık onun her hücresini her anını bilirsiniz ama çeker gider işte o zaman duygular yine de kalır ama hiç bir şey paylaşmadan aşk besleyemezsiniz.
insanın ağzına sıçan bi durumdur, tam olarak sıçan ama.. söyleseniz söyleyemezsiniz, mutlu olanları görüp "keşke lan!" dersiniz. yanında birini gördüğünde çıldırırsınız da yine de tek laf etmeye hakkınız yoktur. sikiym böle aşkın ızdırabını ben ya.
Allahım bir daha yaşatmasın bana ve tabi kimseye. ama varya ironik bi şekilde acısı bile güzeldi böyle nedense hala salak bi mutluluk verirdi heytt beee..
aşkların en dürüstüdür. ne yalan söyler ne aldatır. ne senden önce vazgeçer ne senden sonra. herşeyi sizinle yapar belkide bi sevgiliden daha çok yanınızdadır.
o orda, yanıbaşında durur, ama dokunamazsın, gözlerinin içine bakamazsın. sana sarılmasını istersin içten içe, deli gibi, kokusu tüm hücrelerine kazınsın diye, ama olmayacaktır bilirsin. bir taraftan içinde tutamazsın, tüm dünyaya haykırmak istersin, bir taraftan duyacak, anlayacak diye ödün kopar. yanında konuşamazsın, kelimeler tükenir, hafızan silinir, aklına söyleyecek hiç birşey gelmez, söylediklerin kulağına dünyanın en saçma harfler topluluğu gibi gelir, kendini aptal gibi hissedersin ama konuşmadıkça daha da kahrolur kendini daha da çok suçlarsın.
hiçbir şey kesin değildir, acı verdiği dışında. onun adını duymak, onu çağrıştıran herhangi birşey görmek hatta sadece onu düşünmek o kadar acı verir ki... sanki kalbini boğuyorlar o derece. her an ağlayabilirsin, bir melodi, bir cümle, bir görüntü yeter. ne bu durumdan kurtulmak istersin, çünkü içinde bir umut vardır kahretsin ki, ne de böyle devam etmek. karşılığı olursa sonunda dünyanın en güzel aşkıdır aslında, çünkü gerçekten seversin. çünkü karşılık beklemeden sevmişsindir. o şekilde konuştuğu, o şekilde güldüğü, o şekilde düşündüğü, o şekilde giyindiği için ve daha birçok neden için. ama sonunda karşılığı yoksa işte o zaman en boktan durumdasındır. ne yaparsın nasıl çıkarsın işin içinden bilinmez.
hayır cevabını almaya rağmen ısrarla 8 aydır birisinin gözyaşlarının, uykunun sahibi ve hakimi olmasıdır. ve elinden gelen tek şey ya onun da sevmesi ya da senin unutman için dua etmektir.
en çok lisede karşılaşılan durumdur.
(gerçi artık aşkın yaş sınırı oldukça düştü. ilkokula giden çocuklar bile sınıf arkadaşlarından herhangi birine aşık olduklarını düşünüyor. benim zamanımda platonik aşk lisede olurdu yani. )
karşındakinin senden hiç haberi yoktur, o'na olan aşkın içini kemirir durur. secdiği rengi, yemeği, beslediği hayvanı, hobilerini fobilerini herşeyini bilirsin, o ise sadece senin ismini bilir. bir kere göz göze gelmek içinde umudunun havai fişeklerini ard arda attırmaya yeter...
insanın mantığını yok eden, saçma kararlara sevk eden ve kendi kendini yemesine sebep olan iç sıkıntısı. en kolayı ve ciddi anlamda yapılması gerekeni bir ömür keşkeyle yaşamaktansa ya da acabalara yenik düşmektense söyleyip kurtulmak. olacağı varsa kısa yoldan öğrenmek.kız yada erkek ne farkeder.
facebookdan senin doğum gününü kutladığında sonuna koyduğu gülücüğe anlamlar yüklemektir, gülümsediğini hayal ederek gözyaşlarına boğulmaktır.. yazdığı yazıyı kopyalayıp word e yapıştırıp printerden çıkarıp hep yanında taşımaktır... (bkz: psikopatlık derecesinde aşık olmak)