en güzeli değil ama en dayanıklı, en uzun sürendir.
bir şeyler paylaşamazsın ama ilk günkü gibidir her şey.
aşkın parlayan yüzünü değil; vecizelerdeki gibi insana acı çektiren, ağlatan ve umut veren yanını yaşarsın.
sıradan bir ilişkideki gibi sevdiğinin maneviyatına egemenlik kuramaz, sorularla onu tüketemezsin sadece ve sadece onun hakkında bildiklerine kafandan yeni şeyler ekliyebilirsin; yani hayalini güzelleştirirsin. karşılıksız sorduğun sorularaysa onun adına kendi istediğin cevapları verirsin.
eğer ki bir gün gelir de bitme vakti gelirse,(-ki her aşk bitmeye mahkumdur)unutmak sıradan bir gönül ilişkisinin ömründen daha uzun ve sıradan bir gönül bağının çözülmesinden daha kudretli bir acıya sebep olur. bir gerçeği daha da söylemek lazım, unutmak o an için gerekli bir durumdur her zaman, hiçbir zaman unutulmaz; her zaman izi kalır.
"kim anlayacak bu kor işaretleri?
kimsenin dilinden okunmasın içimde ufalan.
ovada ve dağda saklı bir mavi için
düştümdü yola. benim de yaban bir çığlığım vardı
çok zaman oldu, teslim ettim onu rüzgâra..."
aşkların en güzelidir başta. heyecanlıdır, en küçük birşey de bile mutlu olunabileceğini gösterir insana. ama bir yerden sonra da acıdan başka birşey vermez.
çok kısa sürmelidir. aşık kişi ya "ehh eytere bea" der ya da aşık olduğu kişiyle konuşarak durumu izah eder. sanılanın aksine platonik aşk karşı tarafın durumdan tamamen habersiz olmasıdır; bilip de karşılık vermiyorsa o tek taraflı aşk ya da karşılıksız aşktır. kendimizi avutmayalım lütfen. karşı taraftan beklenti olamdan bir aşkı ne kadar taşıybilirsiniz ki.. sizden belki de bihaber olan insana aşık olmak çaresizlik değil midir.. bence harekete geçilmesi lazım bu durumda. zaten elinde birşey olmayan insan için kaybetmek söz konusu değildir zira.
aşkların en masumudur.. karsındaki bilmediğinden, bilseydi belki karsılık verirdi diye kendini avutursun en azından.. bildiği halde karsılık vermediği durumlara göre çok daha umut ve mutluluk vericidir
çakma değildir. bi kere sürersin ve uzun bi süre seni idare eder. ertesi gün tekrar almasan da olur hatta. ara verebilirsin. unutabilirsin ve sonra tekrar başlarsın, tekrar sıkarsın. şişesi de orijinal kokusu da. bilmediğinden ve tanımadığından, tam olarak hissedemediğinden ve dokunamadığından istediğin şekle sokabilirsin. bir hayal gücü eseri gibidir. doz alımı sana bağlıdır. doz aşımı sade sana zarardır.
yıllar geçse de üstünden hem, bu kalp seni unutur mu...
acıtıyor lan. çok acıtıyor hemde. kimileri "en güzel aşk" falan diye zırvalamış. acı çekmenin, tek taraflı sevmenin, sevdiğin adamın umrunda bile olmaman ya da üzüntüden hasta olmanın nesi güzel canlar?
ayrıca eninde sonunda bitecekmiş, öyle diyorlar. ama şu sözüde unutmamak lazım. "neyi seçersen seç, aklın hep seçemediğinde kalacak..."
yazarın notu: ayrıca bu aşk türü insana böyle melankolik melankolik şeyler yazdırtır efendim..mına koyim acı çektikçe, elinden hiç birşey gelmedikçe sözlüğe girer böyle mal mal yazar sonrada defolup gidersin...
konuşma fırsatı bulduysanız eğer ertesinde bütün gün oturup yanlış bir şey söyledim mi acaba, belli ettim mi acaba diye düşünmenize neden olan insan evladıdır. *
fikrimce yoktur böyle bir aşk sadece türk milletinin yaşadığı büyüttüğü tanımladığı bir aşk zırvasıdır. sevmem efendim sevmiosa sonuna kadar sevmem nereye kadar varmı öyle iş, hayatı zindan et, sadece kendi kurduğun karanlık bir dünyada nefes almaya çalış... yalan! tezelden döndürülmeli farkındalaştırılmalı... denersiniz şansınızı o ayrı, ama olmayacak bir iş içinde saatlerce saçma sapan bir ruh haline ne gerek vardır. bakın saat diyorum dikkatinizi çekerim gün, ay, yıl allah korusun... yapmayın efendim hayat bukadar ucuz değildir basit değildir. insan oğlu okadar değerli değildir. sevin siz bi zaten sevilirsiniz bir arızanız yoksa oldu da sevilmediniz diyelim karşıda arıza var belliki diyiniz geçiniz. *