muhteşem bir espri sonrası çılgınlar gibi gülerken hatta ve hatta neredeyse böğürürken aniden aklınıza onun gelmesidir. sonrasında bir damla gözyaşınız yerçekimine karşı koyamayıp oturduğunuz masanın üzerine damlayıverir. yanınızda bulunan dünyanın en somut adamlarına "kanka çok güldüm ondandır heralde" falan dersiniz.
"en güzel aşk budur işte" diye kendi kendimi uzunca bi müddet avuttuktan sonra, reddedenlerden bir futbol takımı kurabilecek duruma gelindiğini düşününce fazlasıyla acı veren, üzen akla gelen tüm depresif durumları felan yaşatan, aşkın en skindirik hali.
kabul edenleri bari yedeğe koyayım dedim kadroda, yedekler boş kaldı.
bir daha göremeyeceğini bildiğin halde otobüs terminaline ellerinle götürüp, gidişini hüzünlü gözlerle izlerken; kaza yapsaydık da ikimizde geberseydik gibi saçma bir düşünceye insanı sevkedebilecek kadar acımasız bir duygudur.
platonik aşk türkiye gibi erkeğe ihtiyaç olmayan bir ülkede , erkekler için kabustur.buna aşkların en güzeli diyenler ya mazoşisttir, ya da aşık olunan taraftır.
platonik aşk iğrençtir.dağa küsen fare olmanın nesi güzel be.
böyle kişiler hoslanılacak olan kişiyi gördüklerinde kendisine değilde dış görünüşüne aşık olur sonrada kafalarının içinde onu superman haline getirirler.ardından bu durum saplantıya dönüşür. kısacası tanımadığın kişiye aşık olmaktır, mallıktan ileri gelir.
bu aşkın ortaya çıkması için tek şart aşık olunan kişi ile peryodik olarak aynı mekanda bulunmaktır, üniversite kampüsleri gibi.
" Vitrinde gorulen kazak gibidir platonik a$k, mankenin uzerinde muthi$ durur, onu alip bir an once giymek istersin, sende de bu kadar guzel duracagini hayal edersin, buyuk hevesle o cok begendigin kazagi alir giyersin, o mankende durdugu gibi durmaz, yaki$maz sana.. i$te sen o kazagi hep vitrindeki haliyle seversin ya platonik a$k odur, hic denemeyip bir gun onunla olacaginizi du$unmek en guzelidir. "