bence platon zamanından kalma bir olaydır. teorime göre aslında tek taraflı olması değil karşılık beklemeden seviliyor olmasıydı o aşkı platonik yapan...
platonik aşk en zordur, derttir, kederdir. Ancak aşık olduğunuz kimse muhabbet kuşu gibi bir kafeste karşınızda durup sürekli sizinle konuşursa tadından yenmez.
en güzel ve en temiz aşktır. tanımadan, uzaktan sevdiğin için hiçbir kötü yanını bilemezsin. o hep fikrinde mükemmeldir bu yüzden unutamazsın ve o yüzden bitmez. yaşla ilgisi olmadığı gibi zaman mekan derdi de yoktur. sık boğaz etmez, hesap vermez, hesap sormaz.
'ölmeden cenneti de cenehhemi de gördüm'dedirten durumdur ilk başta güzeldir her gün görmek karşılaşmak belki konuşmak sonra bakarsın sevgilisi vardır önemsemezsin ama anlarsın ki aslında acı cekiyorsun onu her gün biriyle görmek acı verir platonik aşk en uzak durulması gereken aşktır. aşık olduğunu söyleyememek red edilmekten bile daha acıdır.
gerçek asktır karşılık beklemez ama gereksizdir aslında. acı verir boşa umut bağlarsın en arkadaşcıl veya seninle ilgisi olmayan hareketini kendine yorarsın. cok düşündürür.
ağlamak istediğinde seneler seçse de halen daha geçerliliğini koruyan insanı yiyip bitiren ciddi anlamda belli bir süre mantıksız davranışlar sergilemesine sebep olan, yaptığını hatta yapamadığı her şeyin sorumlusu olan kalp acısı. genelde söylemeden içte kalan. gerçi söylediğinde de içine oturandır.
Onu en son askerden dönünce yoğurt pazarında kucağında bir çocukla gördüm.O soysuz babası o kansız Melemezlere vermiş kızı sözünü unuttu babası o zaman Alman harbi vardı 4 yıl askerlik yaptım ben onu bekledim deyus babası kızı onlara satmış meğerim derdi arada.
Anlatırken o öfke 50 yıl geçmesine rağmen hala tazeliğini koruyordu. Ve 75 yıllık anılar denizi gelip hep Zeynebe demir atıyordu
Zaman, babasına duyduğu o kızgıyı hiç soğutmamıştı dedemin iç dünyasında. Arada Zeynebi bu hafta ettiler gelin Zeynebim Zeynebim diye ağır ve hisli bir türkü mırıldanırdı. Sadece mırıldanırdı hafiften. Ananem duyupta amaaan ne Zeynepmiş haa naraları atmasın diye.için için söylerdi de yine duyulurdu. O zamanlar mektup yazmak da yokmuş okur yazar değillermiş çünkü... Askerde Ali Okulunda okuma yazmayı öğrenmiş dedem. Ve Zeyneple bir kelam dahi konuşamamışlar. O zaman terbiye vardı korku vardı hadi izinsiz bir adım atsın hey bakalım noluyor derdi sessiz bir isyan eşliğinde.
Benim yerime babam konuşmuş söz almış o kadar. Valla yavrum Allahtan o zamanlar böyle şehir muslukları yoktu meydanda bir çeşme vardı ancak öyle görürdü kızlar erkekleri erkekler de kızları. Gizli gizli bakışırdık hepsi bu. Neyse beni de everdiler sonra Rüştü ağanın kızı varmış dediler sana onu alecez dediler evlendik işte kocaananla. Bu Melemezlerin oğlan kötü davranmış kıza. Dayanamamış garip. ince hastalığa tutulmuş. Meğerim hep itip kakmış karısını. Ben o an orda olaydım pabucumu alırdı. 4 sene askerlik yaptım. Vermeselerdi kaçırırdım ya neyse... Sonra birgün bir kuşluk vakti kazanın camisinde sela okundu ve belediyenin hopörlerinden falancanın kızı Zeynep hakkın rahmetine kavuşmuştur dile ilan ettiler. Cenazesine de gidemedim laf söz olur diye. Ölünün ardından kötü konuşmasınlar diye. Ya işte yalancı dünya bee hadi get şimdi abdest alıcam gibi bahanelerle yanından uzaklaştırırdı ki Zeynebinin türküsünü rahat rahat yaksın diye...
Müthiş bir platonik hikaye değil mi? Peki Dedemin askere giderken yüreğinde bıraktığı dünya güzeli Zeynebini 4 yıl sonra kucağında çocuğuyla köy çeşmesinde gördüğü hüznü hangi objektif anlatabilir ki?
düşünmektir sadece saatlerce, günlerce, düşünmek... bakarsınız yaptığı şeylere düşünürsünüz acaba gerçekten platonk midir aşk? bir bakış bir gülüş yeter, aslında o da bakmıştır gülmüştür ama acaba yetmiş midir ona da? hergün kafanın içinde binlerce o dolaşmasına değip değmediğini bilememektir. hiç konuşmuş olmayı gerektirmez bu aşk. dışarı çıktığında uzak olduğunu bildiğin halde acaba karşılaşır mıyım onla, görür müyüm onu başkasıyla diye düşünmektir. başkası olsa yanında vazgeçilir, belki nefret edilebilir ama görmezken mümkün değildir ikisi de. unutulamaz asla, unutmaya çalışmaya alışılır. anlamı bilinmez platonik nedir ama bir kez gördükten sonra yaşayınca öğrenilir.
Asla mutluluk veremeyecek aşk türü iki ana ihtimal vardır:
a) Kişi haliyle aşık olduğu insana erişemez çünkü gidip en güzelini/yakışıklısını seçmiştir. Öyle hep icinde büyütür. Sevgililerini ona benzetmeye çalışır. Bir türlü bitmez
--spoiler--
- En uzun platonik aşkınız kaç yıl sürdü?
- Hala devam ediyor.
--spoiler--
b) Erişir fakat eriştiği şey sadece bir bedendir. Zaten hayellerinde ki eşi bu bedene yerleştirmiştir. Onu tanır, yine mutlu olamaz. Birde geçen zamana bakar lanet eder.
(bkz: iki ucu boklu değnek)
zamanında destan yazardım bu konu hakkında. sımdı odun gıbı oldugumu hıssedıyorum, duygusuz , robot gıbı sankı..
zamanında ne şiirler , sözler dökulmustu bu yazılardan. şimdi ise kuru tabirler ve saçma sözler.
yazık aslında uzaktan bakınca.