ben bu tarz isim üzerinden prim yapan dalyarakları okumak yerine, şahsen, okumamış kişilere bizzat söz konusu yazarın eserlerini okumalarını şiddetle tavsiye ederim. yani nietzche'yi anlamak diye bir kitap okumaktansa gidip nietzche'yi kendim okur anlarım. ha yok anlayamıyorsam da zorlamam, bana be amk.
tabi bu kitabı bilmiyorum şayet alakası yok ise söylediklerimle, ben yine de söylemiş oldum.
Yine bu söylenceden ötürü, antik Yunan'da zehir anlamına gelen pharmakos kelimesi sonradan eczaneye, daha doğrusu zehrin dozunda verildiği yere dönüşmüştür. Dilimizdeki kullanım ise Arapça ecza ve Farsça hane kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır ve benzer anlam taşır. Bir nevi kimya evi gibi düşünülebilir.
Bu bilgilerden sonra gelelim kitaba ve incelemesine;
Nasıl ki bir madde dozunda kullanılmadığı takdirde zehir kabul ediliyor ve sağlığa zarar veriyor ise kelimeler ve sözler de fazlası ile kullanıldığında, özellikle yanlış doz tercih edildiğinde zehir etkisi sunar.
Ki bu zehir sadece yazan tarafından değil, okuyan tarafından da arttırılır. Çünkü okumak da bir çeşit yazı yazmaktır. Zihnimiz ile okuduğumuz cümleyi tekrarlar, üzerine bir şeyler ekleriz. Zaten potansiyel tehlike olan bir yazıyı ise ölümcül hale getirebiliriz. Bu da yazının bir pharmakos oldugunu bize anlatır. Platon'un da Sokrates sonraları, öncesinde zehir addettiği yazıyı kabul etmesi, dilbilim kuramına öncülük etmesi kitapta böyle anlatılmıştır.
(bkz: logos)