her iki tarafta da ölenler içinde bir ağa çocuğu var mı? bir müdür çocuğu var mı? bir general çocuğu ? bakan çocuğu? belediye başkanı çocuğu? iş adamı çocuğu? bikent mezunu ?..
bu olay danışıklı dövüştür. devlet, eliyle yarattığı örgütle mücadele adı altında hem belli bir kitleyi kontrol altında tutuyor, hem ağaların oy potansiyelinden yararlanıyor, hem kaçakçılık çarkından faydalanıyor, hem istediği zaman toplumun piskolojisiyle oynuyor. peki tüm bunların alternatif maliyeti ne ? ölen köylü, memur, işçi, gariban çocukları! 30 yılda binlerce 20-25 yaşında ölen fidanlar! peki umurlarında mı bu durum bu çarktan nasiplenenlerin? hayır!
kürt halkını özgürleştirmekten bahseden pkk bir tane aşiret yok etmiş midir? bir tane ağa öldürmüş müdür? bugün doğunun kanayan yarası oradaki feodal düzen değil midir?
bugün Türk ordusu 30 yıldır pkk ile mücadele ediyor, koskoca Türk ordusu bitiremiyor pkk yı 30 yılda öyle mi ? bugün her üniversitenin her sınıfında öğrenci gibi okuyan gizli polisleri olan devletimiz dağa çıkacak olanları dağa çıkmadan önce tespit edemiyor öyle mi ?
artık yemiyor bu halk bunları! ortada bir terör varsa eğer bu devlet terörüdür. Ölenler emekçilerdir, gariban halktır. bu halkın içinde Türk'ü de vardır Kürt'ü de vardır. ortada bir ırk bir özgürlük savaşı yoktur bir sınıf savaşı vardır. bu artık görülmelidir! yeterdir artık! ve herkes çocuk hastalıklarını bir kenara bırakıp, birliğedir oligarşiye karşı!
pkk'nın bizzat devlet tarafından meydana getirildiğinin gerçeğidir.
diyarbakır cezaevi'nde yapılan işkencelerle örgütün beyin kadrosu oluşturulmuştur. dersim gibi kıyımlarla kürt halkı küstürülmüştür. gitmeyen yatırımlar ve türkiye'nin doğusu yokmuş gibi tavırlar örgüte militan kazandırmıştır. bitmesine yönelik yatırımlar yapılması gerekliliğine karşın silaha yatırım yaparak ortaya çıkan kıvılcım kuvvetlendirilmiştir.
bugün ölen binlerce gencimizin bayraklı tabutlarda yada değil sorumlusu birinci dereceden ordu ve devlettir.
pkk'nın hala var olması ordunun devlet içindeki söz söyleme yetisinin kaybolmaması içindir.
doğruluk payı olan iddiadır. entrylere baktığımda, bu iddianın aktörünün, devletten silahlı kuvvetlere doğru kaydığı görülmektedir. biz de kendimizce bir şeyler anlatmaya çalışalım.
1) türkiye cumhuriyeti, üniter bir devlettir. başlıktaki iddiaya komplo teoriciliği gözüyle bakan ya da iddiayı komik bulan arkadaşım varsa, acilen siyaset bilimi kitabı alsın eline. devlet yapılarını falan anlatsın bu kitap mümkünse. "üniter devletler, mevcut bağlarını korumak, mevcudiyetlerini sürdürmek için düşman tasarlarlar". bu iki kere iki kadar net bir şeydir. rusya, iran, israil, ırak, yunanistan, ermenistan, türkiye cumhuriyetine düşman devletlerdendir. pkk, hizbullah, el kaide, müslüman kardeşler, asala vb. türkiye cumhuriyetine düşman terör örgütleridir. elbette ki, devlet tamamını düşman olarak tasarlamış değildir. ancak çoğunluğunda, katkısı ya da en azından bilinçli bir ihmali vardır.
2) silahlı kuvvetlerin, pkk'yı yaratmakta bir payı olduğunu düşünmüyorum. ancak karşıtlıklardan birbirinden beslenir. pkk ve türk silahlı kuvvetleri birbirini tetiklemektedir. bu bakımdan pkk'nın varlığı elbette ki tsk'yı güçlendirir. tsk'nın siyasete karışması meselesiyse, tamamen siyaasi kültürle, demokrasi birikimi ve anlayışıyla alakalıdır.
3) düşman tasarlama konusunda derin devlet başroldedir. mustafa kemal'in evine bomba koyulmasını hatırlayalım ya da güneydoğu'da hakim lojmanları yakınında patlayan bombaları. ergenekonla derin devletin silineceğini ummak ahmaklıktan başka birşey değildir. ergenekon davasıyla, sadece mevcut görüş tasfiye edilecektir, bir güç değişimi söz konusu olacaktır. çakma milliyetçilerin yerini, çakma dindarlar alacaktır. antidemokratik düzen, aynı tempoyla yoluna devam edecektir.
milli devletler devrinin fransız devrimiyle gelmiş bir rüzgar olduğunu ve artık günümüz dünyasında küreselleşmenin ve enternasyonalizmin hakim olduğunu bilmeyen -henüz uyanmamış- insanların özerklik sorunu sandığı olaydır.
hocam tarih dersini bugün işlemişsiniz yada bugün bir yerde okumuşsunuz bu kelimeleri her entrye yazmayın bari sırıtıyor.
uğur mumcu yu anmadan yazılıcak bir yazı değildir,üstü kapalı olarak bu devletin en üst kademelerinde görev alan şahıslar katıldıkları bazı konuşmalarda bu savı doğrulamıştır.
gelelim ne kadar gerçek ne kadar iddia ya da ne kadar paranoyaklık olduğuna...
efendim ilk önce devlet ne kadar pkk yı kontrol edebilmiştir başlıca tartışılması gereken budur,devletin örgütü ne kadar kontrol edebildiği tartışmaya açıktır fakat devletin pkk içinde ki bazı... yöneticileri kontrol ettiği gayet açık gerçektir.
kaldı ki uğur mumcu gibi bu ülkenin yetiştirdiği en namuslu gazatecisi evinin önünde hunharca katledilmiştir,uğur mumcu nun katledilme sebebi yine bu devlet ile örgütte bulunan yöneticilerin ilişkileriydi...
benim dikkatini çekmek istediğim başka çarpıcı örnekler var bir thko buna çok iyi bir örnektir çünkü bildiğimiz gib güneydoğuda ilk örgütlenen yapı thko dur.
fakat devlet bu örgütü oluşma aşamasında bitirmiştir.(nurhak)
gelelim kaypakkaya,kaypakkaya nın kürt meselesi üzerine düşündüklerini az çok ilgili arkadaşlar bilir ve kaypakkaya devletin zindanlarında 120 gün işkence görüp katledilirken hem devrimci olmasının hem de (bana göre özellikle)örgütlenmeye çalıştığı yerin kürt coğrafyası olmasının büyük önemi vardır.
o dönemin güçlü gelicek vaad eden ögrütleri büyük kıyıma uğrarken bu yaratılan boşluğa bir devrimci katilinin öcalan ın doldurması ve doldurulmasına yardım edilmesi kafalarda hiç bir zaman silinmeyecek izler bırakmıştır.
kaypakaya yı katledelen devlet mekanizması gayet kolay bir şekilde öcalanı da katledebilirdi...
burda bir uzlaşma bir pazarlık söz konusu bilmem fark ettiniz mi!
oturup klavyenin başına göt baş sallamak ne kadar güzel ve kolay dimi sevgili yeni yetme yazarcık bozuntularım..bu durumun benzeri zamanında kübada batista yanlılarından tutun da ispanyada franco rejimi ve şilide pinoche dikdatörlüğünün yaptığı katliamlarda da gerçekleşmişti..
bu gibi diktatörlük rejimlerinde egemen güç hakkında yapılan her türlü eleştri ya hapis ile sonuçlanırdı ya da idamla..ama kimse halkı isyana sürükleyen politikalardan bahsedemezdi yoksa asılırdı..bu durum doksanlı yılların sonuna kadar türkiye'de de gerçekleşmiştir..pkk terörünün zirveye ulaştığı yıllarda(90 lı yılların başları) devlet tarafından halka empoze edilen olgu,güneydoğuya yapılmış olan o kadar yatırım olmasına rağmen bu vicdansız ve vefasız güneydoğu halkları ayaklanmış ve devlete isyan bayrağını açmış şeklindeydi..kimse bu insanlar neden isyan ediyor, neden eline silahı aldığı gibi dağa çıkıyor diye sormuyordu çünkü soranlar da hapse gönderiliyordu..kimse bu bölgedeki halkların 1800 lü yıllarda II. mahmutla başlayan asimilasyon sürecinin son demlerinin yaşandığını bilmiyordu..kimse neden seyit rızanın devlete karşı isyan bayrağını çektiğini bilmiyordu, yıl 1937- dersim.. kimse bedirhanın ben halkımı ezdirmem düsturuyla padişaha isyan etme nedenini bilmiyordu..yıl 1834 - botan... neyse konumuz yakın tarih olduğu için ve yazarımız biranın keyfini çıkarmak isteiği için bu dönemi kısa geçiyoruz...
yetmişli yıllar..uğur mumcunun kürt dosyası kitabına başladığı ama 90 a geldiğinde katledilmesinden mütevellit bitiremediği yarım kalan kitabındayız..abdullah öcalan..kimdir ??? sbf de teorik bilgisi zayıf, sinik bir öğrencidir...zamanla zamanın gerektirdiği sol akıma kapılarak eylemlere katılmaya başlar..ama bildiğin pasiftir...mit teşkilatı bu "parlak" gencin farkına varır..bundan sonra pek bir bilgi yok ama ne zaman ki abdullah öcalanın katıldığı bir mitingde polisler gözaltı çalışmalarına başlasa hep bizim apo kurtulur..işin ilginç yanı yanlış hatırlamıyorsam 1975 yıllarında yine bir gözaltı sırasında göz altına alınanlardan tek tutuklanmayan bizim apodur.. (bkz: uğur mumcu)
neyse konumuz devletin pkk yı yarattığıydı, o yüzden liderden bahsederek girdik olaya..abdullah öcalan mit tarafından sinik geçen öğrencilik yıllarında tutuklanmaktan kurtularak mit tarafından kullanılmış biridir..( bu arada öyle çetrefilli bir konu ki, cümleleri ve kelimeleri seçerek kullanmak gerçekten çok zor..kuralsız bir şekilde kullansam olmadığım halde beni pkk teroristi olarak da görebilir bu ulusözlük cemaatı))
apo dan gelelim pkk nın oluşum sürecine..burası işte çok önemli yeni yetmecim..bunları resmi dillerden duyamazsın çünkü bu süreç devletin yaptığı katliamları içermektedir...şimdi gecenin bu vakti kalkıp da kitapları açamayacağım ama pkk nın gerçekleştirdiği ilk baskın 1984 eruh baskınıdır..burada ben tamamen bir hollandalı olarak bakıyorum olaya..çünkü kendini soyutlamazsan objektif olarak olayları kavrayamazsın..çünkü o türlük yok mu o türklük, her şeyi kutuplaştırır..atsızın veya türkeşin bile sabetayist olduğu bir ülkedeyiz, kimi nere çekersen oraya gelir, çok tehlikeli...neyse...ilk baskının- diğer bir deyişle isyanın - gerçekleştirildiği tarih çok ama çook önemlidir..1984..bundan önce gerçekleştirilen kürt isyanı benim bildiğim kurtuluş savaşı sonrası olan 1938 dersim isyanıdır daha doğrusu seyit rıza önderliğinde zulme başkaldıran ama sonucu katliamla biten dersim katliamıdır..
1980 sonrası güneydoğuda gerçekleştirilen devlet terörünün hesabı sorulmadan pkk sorunu çözülemez...evet, bu bir gerçektir ve 80 den sonra özellikle amed'de(diyarbekir)cezaevinde gerçekleştirilen ve bütün dünyanın bildiği ama nedense bizim ülkemizde yaşayanların bilmediği devletin faşizan bir hükümranlık kurma amaçlı yaptığı işkencelerin pkk terör örgütünün oluşmasına çok büyük katkı sağlamıştır..bulursanız okuyun gençler, 80 darbesinden sonra, hiç bir olaya katılmadıkları halde sadece ırkı kürt olduğu için işkence gören ve işkence sonucu ölen, işkence görmesine bile gerek kalmadan evinden alınıp bir daha geri dönmeyen binlerce kürt vatandaşımızın faili meçhul cinayetlere kurban gittiklerini bulabilirsiniz...doğuya gitmeden bu durumu anlamanız mümkün değildir..o yıllarda türkiyede dünyada daha önce yaşanmamış bir faili meçhul cinayetler zinciri işlenmiştir..neden??? sadece kürt oldukları için, evet sadece kürt oldukları için..kimse bana aksini iddaa etmesin ben bitliste asteğmen olarak askerliğimi yaptım ve bizzat birinci ağızdan dinledim bu cinayetleri...aynen 1938 dersim katliamında olduğu gibi..tabi ki o kadar fütursuzca yapılmadı, sene 90 yıllar ne de olsa... biliyorsunuz türkiye hala aihm de milyonlarca dolar tazminat ödüyor her yıl 90lı yıllarda yapmış olduğu zulüm için...
neyse konuya dönmek gerekiyor yine yoksa hapse gircem * ) 80 sonrası yapılan bu faşizan uygulamalar neticesinde 200 yıldır hükümranlık altına alınmak istenen ve asimilasyona uğrayan (biliyorsunuz bu dönemlerde kürt kelimesinin dağda yürüyen türklerden oluştuğu hurafeleri yayınlanmıştı tdk da, dağda yürürken kart kurt seslerinden kürt oluşmuştur gibi komik şeyler..) ama bir türlü boyun eğmeyen kürt halkı, özellikle diyarbekir beş nolu cezaevinde gerçekleştirilen insalık dışı işkencelerden sonra artık yeter diyerek seyit rızanın bıraktığı yerden tekrar başlama gereği hissetmiştir..ben burda ne teröre geçerli bir neden sunuyorum ne de terörü savunuyorum...objektif bir şekilde olayları kronolojik bir sıraya döküyorum..şiddetin her türlüsüne karşıyımdır zaten..bu açıklamayı yapmak zorunda hissetmem bile ne kadar aciz durumda bir halk olduğumuzu gösteriyor aslında..neyse...can dündarın bir sözüyle bitireyim yoksa daha çok uzayacak bu konu :
devlet; 1980 yılında gerçekleştirmiş olduğu katliamlarla ve özellikle diyarbakır beş nolu ceza evinde insanların onurlarını ayaklar altına alarak ve çoğunu katlederek gerçekleştirdiği işkencelerle bu terörü zorla doğurtmuştur..
asker: ulan şu pkk olmasa bizde bu dağlarda askerlik yapmak yerine çarşısı olan bir yerde askerlik yapardık hafta sonuda çarşıya çıkardık.
komutan: pkk olmasaydı ülkenin bu kadar silahlanmasına ne nato izin verirdi, ne birleşmiş milletler. devlet pkk yı göstererek silahlanıyor, silah gücü artıyor, terör var diyor, milleti korkutuyor, sonra biz varız korkmayın diyerek mesajını yolluyor. sizin aklınız ermez siz işinize bakın demişti.
hükümetleri ve yaptıkları yanlışları devlete mal edersek varlığı reddedilemez gerçekliktir.
kürt toplumunu ismen tanıyacaksın, onların dilinde televizyon açacaksın, askerini öldüren adamları destekleyen eylemlerine izin veren ceza kanunları yürürlüğe sokacaksın; sonra bu terör yanlılarının susmalarını bekleyeceksin.
diyarbakır cezaevinde bilmemkim işkence görmüşte bilmemneymiş. bu şerefsizlerin hiç birisi bundan 10 yıl evvel bu kadar cüretkarca sesini çıkartamazdı arkadaş!
ne diyor bunlar sana ? faşist diyor. ne diyor bunlar sana? baskıcı diyor. ne diyor bunlar sana? ağzına geleni söylüyor.
yapsana! yap be devlet! faşist olsana iki rekat. sallandırsana 3 tanesini şehir meydanlarında ibreti alem için. bırak çocuklarımız gene köpek kulaklarından kolyeler yapsın, bırak derin dedikleri devlet kafasına göre pkk lı indirsin şehirlerinde. o zaman bu kadar cüretkarca pkk yı savunamazlar! sen de biliyorsun!
yapsana devletim! baskı kursana şerefsizlerin üzerinde! neden bu kadar serbest bırakıyorsun! neden pkk nın elini güçlendiriyorsun!
ohal; geri gelmeli. bu kadar rahata alışmışken pkk yanlıları; ohal şimdi gündeme gelmeli. bak pkk mkk kalıyor mu.
abdullah öcalan'ın devletin burslu bir öğrencisi olması, karıştığı olaylara rağmen bursunun kesilmemesi, kesilememesi gibi olayları ele alarak incelemeye başlanabilir. bu konuyu bir zamanlar birisi cesurca araştırmıştı sanki. hatta bir sabah arabasına yerleştirilen bomba ile öldürülmüştü. neler oluyor şu hayatta?