piç

entry358 galeri20
    263.
  1. bart simpson'a çok yakışan hâl.
    0 ...
  2. 262.
  3. hovarda, hoppa, havai, her cicekten bal alan erkek.
    0 ...
  4. 261.
  5. 260.
  6. etimolojik bakımdan bugünkü anlamına nasıl evrildiği muammadır. farsça kırışık, buruşuk, pürüzlü anlamındadır. italyanca da ise piccino küçük anlamına gelir. muhtemelen italyanca kökeni halk etimolojisi ile bir biçimde günümüz anlamına kavuşmuştur.
    0 ...
  7. 259.
  8. 258.
  9. Armut teklerken bir birine yapışmış 3 ve daha fazla armut topluluğuna denir. Armudun iyi olması için geride ağacın besleyiciliğine göre en fazla 3 tane kalacak şekilde diğerlerini almak gerekir. (bkz: armut tekleme)
    0 ...
  10. 257.
  11. Hakan Günday'ın tüm kitaplarında olduğu gibi, bu kitap bitince de kendimi uzun ve içkili bir sohbetten ayrılmış gibi hissettim. daha önce söylemiş olduğum gibi gerçekten eğer Birine Hakan Günday'ı tavsiye edecek olsaydım, ilk olarak bu kitabı yani (bkz: piç)'i tavsiye ederdim. Çünkü bu kitap yazarın tüm karakteristik özelliklerini içerisinde barındırıyor. Karakter yaratma konusundaki ustalığı, yer yer verdiği can alıcı tespitler, aforizmalar. Hepsi olması gerektiği gibi.

    Yeraltı edebiyatı adında bir tür olup olmadığı tartışılıyor, yazarın kendisi bile bunu reddediyor ama ben bu kitabın tam anlamıyla bir yeraltı edebiyatı ürünü olduğunu düşünüyorum. Gerçi ismi önemli değil, burada amaç onları diğer kitaplardan bir şekilde ayırmış olmak. Çünkü bariz bir şekilde diğer kitaplardan farklı olaylar dönüyor bu kitaplarda. Her neyse, ismi önceden konulmuş olduğu için yeraltı edebiyatı kavramını kullanıyorum. Gereksiz duygusallıktan uzak olması, tespitlere sıkça yer verilmesi ve sert oluşu (buna ben gerçekçi diyorum) bu kitabı yeraltı edebiyatının en iyi örneklerinden biri haline getiriyor.

    yine altını kalın kalın Çizerek söylüyorum (bkz: Kinyas ve Kayra)'ya nazaran biraz daha ayakları yere basan bir roman. Karakter yaratma konusundaki ustalığına tekrar değinmek istiyorum. Karakterler kendine has özellikleriyle birbirinden ayrılıyor. Her ne kadar benzer hayatlar yaşıyor olsalar da hepsinin ayrı birer hikayesi var. Ama dördünün de ortak noktalarından biri, aileleriyle aralarının bozuk olması. Yuvadan kaçmayı tercih etmeleri. Buradan şöyle bir sonuç çıkarabilirim. Yine kitaba uygun bir şekilde; Piçler, babaları olmayanlar değildir. Babaları gibi olmayı reddedenlerdir.

    Dördü arasında Barbaros dikkatimi ilk çeken karakter oldu. (bkz: David Bowie) dinleyen, müzik setine bağımlı olan, daha sonra yaşam tarzı gereği onu da satmak zorunda kalan bir karakter. En derin olanı. Cenk, giydiği tişörtlerle dikkat çekiyor. Çizim konusunda yetenekli. Hakan, okuduğu kitaplardan aklında kalan hikayeleri anlatmasıyla dikkat çekiyor. Anlattığı o hastalıklı bir beynin ürünü olduğu apaçık ortada olan hikayelerin bir kitaptan alıntı olduğu da meçhul. Diğerlerine nazaran daha zengin bir hayal gücüne sahip. Aklına müthiş hikayeler geliyor ama yazmaya üşendiği için, başka bir deyişle edebiyata inanmadığı için 'bir kitapta okumuştum' diyerek geçiştiriyor.

    Buradan çıkardığım sonuca göre, Hakan Günday'ın vermeye çalıştığı mesajlardan biri de şu, piçler hırs yoksunudur.
    ''Piçler hakkında konuşmak, insanlara filmler ve haber bültenlerindeki felaket sahnelerini izlerken hissettiklerine benzeyen garip bir zevk verir. Sözünü edebilecekleri konular tükendiğinde tanıdıkları piçlerin ne hale geldiklerini ve o hale nereden geldiklerini konuşurlar. çünkü sıfırdan hayatlarını yaratmış insanların hikayeleri kadar hayatlarından bir sıfır yaratmış olanlarınki de gösterişlidir.''

    Bu dört karakterin her biri bir konuda yetenekli olmasına rağmen hiçbir işle uğraşmıyor. Hayata olan inançsızlıklarını destekliyor bu. Müthiş bir hayal gücüne ve edebiyata olan yeteneğine rağmen üzerine gitmeyen Hakan, bu şekilde gerçekten normal bir insan olamayacağını kanıtlıyor. Eski yüzücü olduğu halde bunu umursamayan Afgan gibi. Arzuları farklı. Onları sıradan insanlardan ayıran en önemli detay bu. Hayatı farklı yorumluyorlar. Dengeli insanlara karşı içlerinde tarif edemedikleri bir nefret besliyorlar. Onlara sunulan yaşam tarzı onların mantıklarına uygun değil. insanların bir şeylere sahip olma çabaları batan bir gemide en iyi odayı kapma telaşından farksız onların gözünde. Bu nefretin oluşmasında, onlar gibi olamamanın getirdiği hasetin de payı var mı? sorusunu akla getiriyor. Onlar gibi olamadıkları için mi nefret ediyorlar? Nefret ettikleri için mi onlar gibi değiller?

    ''Kendimi beyaz kadranlı, Romen rakamlı bir duvar saatindeki saniye çubuğu gibi hissediyorum. Sadece dönüyorum. Zamanın kendisiyim. Geçiyorum.''

    Bu cümleyi herhangi bir yerde görseydim, Hakan Günday'ın cümlesi olduğunu tahmin edebilirdim. Beyninin çok farklı çalıştığını düşünüyorum. Korkunç derecede farklı. Çok boyutlu düşünebiliyor. Özellikle bu kitaptaki cümlelerin ileri seviyede bir farkındalığın ürünü olduğu çok rahat anlaşılabiliyor. Belki de Hakan Günday'ı diğer yazarlardan farklı bir yerde görmemin en büyük sebebi bu tarz cümleler kurabilmesidir.

    Cümlelerle baş döndürme işini çok iyi beceriyor. Bunun gibi (bkz: Kinyas ve Kayra)'da geçen ''şimdi bir yerlerde saat gece yarısını geçti bile'' cümlesini örnek verebilirim. Bir şey daha dikkatimi çekti. Hakan Günday zaman kavramına kafayı takmış durumda. Okuduğum tüm kitaplarında zamana dair müthiş tespitleri var. Henüz tamamını okumadım ama (bkz: Azil)'de de böyle bir şey hatırlıyorum.

    Kitabın finalinin Hakan Günday'ın tarzına yakıştığını düşünüyorum. Hakan Günday'ın derdi her zamanki gibi, bir şeyler anlatmak değil. Okuyucuların hayatını değiştirmek hiç değil. Ders vermek asla. Kinyas ve Kayra'da bahsettiği, toplumun dışında yaşamayı seçmiş Robinson Crusoe'ların hayatından kesitler sunuyor. Fazlasını vaadetmiyor okuyucuya.

    Kitabın son kelimesi olan (bkz: hiç) kitabı özetler nitelikte. Piçlik ve hiçlik arasındaki ilişkinin yalnızca harf benzerliğinden ibaret olmadığını gösteriyor.
    1 ...
  12. 256.
  13. bugün bayrağı indiren itoğlu ite söylenebilecek güzel bir kelimemiz.
    1 ...
  14. 255.
  15. Paralel ihanet Çetesinin kısaltmasıdır efendim. Paralellerin alayı piÇ üyesidir.
    1 ...
  16. 254.
  17. başları acayip zevk veren fakat genellikle hakan günday kitaplarında olduğu gibi (az romanı hariç) sonlara doğru başlardaki tadı vermeyen,okunması gereken bir roman.
    0 ...
  18. 253.
  19. hakan gündayın bir kitabıdır.

    Piçlerin çocukları olmaz.

    Piçler, aşık oldukları kadınların kendilerini kurtaracaklarını düşünür. Oysa hiçbir kadın dünyaya bir piçi kurtarmak için gelmemiştir.

    Piçlere sır verilebilir. Ölümleriyle son bulan sırdaşlıkları vardır.

    Piçlerin cinsel hayatı düzensizdir.

    Piçlerin bedenleri ve akılları, diğer insanlarınkilerin aksine nasırlaşmaz. Onların nasırlaşan tek yerleri ruhlarıdır.

    Piçler sadece kendi aşklarına saygı duyarlar. En yakın dostlarının kadınlarına dil ve el uzatabilirler. Bu durumda piç tabii ki suçlu, ancak piçlik meşrudur. Piçler düzensiz hayatlarında düzenli olarak içki içerler. Belli sayıdaki kadehten sonra sarhoş olup sızarlar. Sızdıkları yerin adı huzurdur.

    Piçlerin babalarıyla olan ilişkileri mezar taşı kadar soğuk, yeni dökülmüş kan kadar sıcaktır.

    Piçler insan öldüremedikleri, ağır suçlar işleyemedikleri, korkak ve hain oldukları için yaşadıkları yerleri zorunlu kalmadıkça terk edemezler.

    Piçin davranış ve tercihlerini sadece bir başka piç kabul edilebilir olarak değerlendirir ve "Neden?" diye sormaz. "Neden" sorusu piçliği yok eder.
    0 ...
  20. 252.
  21. hakan günday kitabı. sürükleyiciliği hoş ama bazı olayların sonunu tahmin etmek kötü. pek merak uyandırmıyor ama sürüklüyor. sonu da iyi yapılmış.
    1 ...
  22. 251.
  23. 250.
  24. Birine (bkz: Hakan Günday)'ı tavsiye edecek olsaydım, ilk olarak bu kitabı tavsiye ederdim herhalde. Çünkü bu kitap yazarın tüm karakteristik özelliklerini içerisinde barındırıyor. Karakter yaratma konusundaki ustalığı, yer verdiği can alıcı tespitler, aforizmalar, Hepsi olması gerektiği gibi. (bkz: Kinyas ve Kayra)'ya nazaran biraz daha ayakları yere basan bir roman.
    1 ...
  25. 249.
  26. bir hakan günday bakış açısıyla piç;

    Piçlerin çocukları olmaz.

    Piçler, aşık oldukları kadınların kendilerini kurtaracaklarını düşünür. Oysa hiçbir kadın dünyaya bir piçi kurtarmak için gelmemiştir.

    Piçlere sır verilebilir. Ölümleriyle son bulan sırdaşlıkları vardır.

    Piçlerin cinsel hayatı düzensizdir.

    Piçlerin bedenleri ve akılları, diğer insanlarınkilerin aksine nasırlaşmaz. Onların nasırlaşan tek yerleri ruhlarıdır.

    Piçler sadece kendi aşklarına saygı duyarlar. En yakın dostlarının kadınlarına dil ve el uzatabilirler. Bu durumda piç tabii ki suçlu, ancak piçlik meşrudur. Piçler düzensiz hayatlarında düzenli olarak içki içerler. Belli sayıdaki kadehten sonra sarhoş olup sızarlar. Sızdıkları yerin adı huzurdur.

    Piçlerin babalarıyla olan ilişkileri mezar taşı kadar soğuk, yeni dökülmüş kan kadar sıcaktır.

    Piçler insan öldüremedikleri, ağır suçlar işleyemedikleri, korkak ve hain oldukları için yaşadıkları yerleri zorunlu kalmadıkça terk edemezler.

    Piçin davranış ve tercihlerini sadece bir başka piç kabul edilebilir olarak değerlendirir ve "Neden?" diye sormaz. "Neden" sorusu piçliği yok eder.
    0 ...
  27. 248.
  28. Bilinen tanım gülen güldüren ortam insanına verilen ad.

    Altında yatan gerçek ise güldüğü günlerin geceleri her gülümsemesi için kendini cezalandıran kült bir hançeri kendine hergün vurabilen dudaklarında sayısız acı birikmiş fakat hala gülen ve güldüren insan. kısaca piç !
    0 ...
  29. 247.
  30. hakan günday ın yazdığı romanlardan okunası bir kitaptır.
    1 ...
  31. 246.
  32. hakan günday' ın okunduğunda insanı şaşkına çeviren nadide kitabı.

    bahsi edilen piçler ve piçlik ortamın en yırtıkları değil hayatı kendilerinden değersiz buldukları için adeta onunla oynamaya gerek görmeyen şımarık çocuklardır lakin bu çocuklar şımarıklıklarında o kadar kararlıdırlar ki ölüm bile onları hayata bağlayamaz.

    afgan, barbaros, cenk ve hakan ismindeki 4 piçin yaklaşık 1 yıl içinde hiç olan hayatlarını anlatmaktadır kitap.

    bu piçlerin hayatları anlatılırken kitapta o kadar ince ayarlar dokundurmalar vardır ki insan sadece o satırları okumak için bile kitabı 8 kez üst üste okuyabilir.

    (alinti: pahalı saatler takanların zamanları değerlidir. ama bir terasta yaşıyor ve saati sokaktaki yabancılardan öğreniyorsanız, zaman size sonsuzmuş gibi gelir. ve ekonomi bilim haline gelmeden önce de var olan bir kurala göre bolluk, değersizlik getirir.)

    (alinti: tanıdıklara insanlara yeterince borçları vardı piçlerin. bir de hayata borçlanmak istemediler. onun için aldıklar her nefesi geri verdiler.)
    0 ...
  33. 245.
  34. Evlilik dışı doğmuş çocuğa ya da anası babası belli olmayan kimseye denir.
    0 ...
  35. 244.
  36. peyk şarkısı. melodi piç. ritmim piç birader.
    1 ...
  37. 243.
  38. 0 ...
  39. 242.
  40. Profesyonel ibne çocuğun kısaltılmış halidir.
    0 ...
  41. 243.
  42. biraz önce bitirdiğim hakan günday romanı.kitabı beğendim ve sevdim diyebilirim zaten ben bu tarz depresif kitapları severim.kitabın başları daha iyi sanki yani başlarını hatta ortalarına kadar hem sürükleyici hem de farklı geliyor insana fakat ilerledikçe biraz kısır döngü içine giriyor ama kitabın başarılı olduğu su götürmez bir gerçek.okuduğum ilk hakan günday romanı ve onun diğer romanlarını da okumak istememe vesile oldu bu kitap.

    --spoiler--
    kitabın sonunda afgan'ın ölmesi ve cenk'in hapishaneye düşmesi resmen bu iki karaktere,barbaros ve özellikle hakan'a göre büyük acımasızlık yapılmış resmen içim acıdı.
    --spoiler--
    0 ...
  43. 242.
  44. 241.
© 2025 uludağ sözlük