ben terk ettim sonra böyle oldu bu çocuk.
(bkz: acıyoruz hep birlikte).
kitleleri peşinden koşturabilitesi vardır. ama benden bir ömür boyu mahrum kalacaktır. *
belki de başka hayatlarda, başka sanrıların yarım kalmış dejavularının ilk farkındalığının arkasında bırakılan sevgili...belki de başka hayatlarda silinmemiş entrylerin sahipleri.
yosun tutmuş duygularım , kutuya sakladığım isteklerim vardı benim.
gün ışığına çıkarmak kolay değilken dile getirmek zorladı beni.
sussam daha iyidi belki...
o zaman maruz kalmazdım kaçıp gitmelerinin ardında bakmaya. *
oysa tanıştığımız ilk gün (bkz: modern kıro)görüntüsünün altında yumoş yumoş bir kalbin olduğunu hemen hissetmiştim. çift kapılı spor arabamın, 'canısı' yazan tamponuyla hafifçe vurmuştum sana, trafikte bile değil park halindeydi üstelik. ne kadar kibar olduğunu ilk o an fark ettim. (bkz: hassiktir lan)diyerek hızlı adımlarla bana yaklaşıyordun. tokat atmanı hiç olmadı ipek saçlarımı eline dolayacağını düşünürken (bkz: oha lan hergün mü peri kızı görüyoruz)gibisinden birşeyler saçmalayıp sarhoş sarhoş izlemeye başladın beni. hem hayranlık hem de hayvanlık dolu bakışların karşısında gözyaşlarıma artık hakim olamıyordum. ne yapacağımı şaşırdığım için çantamda zor günler için taşıdığım koli bandı ile seni elektrik direğine bantlayıp koşarak uzaklaşmıştım. sonra bir şeyler unutmuş gibi tekrar geri döndüm ve (bkz: seni manyak!) diye çemkirerek gözünün ortasına bir tane geçirdim...
tüm bunları yaparken öyle masum bakıyorduk ki.. işte o gün hoşlanmaya başlamıştım senden.
senin de hoşlandığın her halinden belliydi.
''Satranç hayat gibidir david '' demişti babası.''her parçanın kendi
işlevi vardır. bazıları zayıftır, bazıları ise güçlü.. bazıları oyunun
başında işe yarar, bazılarıysa sonunda. ama kazanmak için hepsini
kullanmak zorundasın. aynen hayatta olduğu gibi satrançta da skor
tutulmaz...on parçanı kaybedip yine de kazanabilirsin oyunu.