pilav yediği sırada etrafında sadece samimi olduğu arkadaşları/dostları olan insandır, aksi halde ayıplanır yüzüne karşı söylenmesede arkasından hayvan, görmemiş, kro, öküz, gibi kırıcı kelimeler söylenme ihtimali yüksektir.
neyle yediği değil ne yediği önemli olduğundan sorun teşkil etmeyecek insandır. hatta çatalla dakikalarca uğraşmak yerine kaşıkla bir çırpıda bitirdiği için makbul insandır..
görgüsüzün önde gideni, bayrak sallayanıdır. görüldüğü yerde ikaz edilmeli, ifşa edilmeli, rezil edilmelidir. halbuki pilav, çorba gibi sıvı olmadığı için el mikseri ile tüketilmesi gereken bir yiyecektir. bunun ötesi cahilliktir, vurdumduymazlıktır, adam sendeciliktir.
star wars daki gibi "maybe the force with you" şeklinde sofradaki diğer insanlara selam verdikten sonra ellerini dahi kullanmadan telepatik yollarla pilavı yemesi gerekirdi aslında hata yapmıştır.*
(bkz: ya ne olacaktı)
o kadar kibardı ki çorbayı bile bıçakla ayrıştırıyor çatalla içiyordu. pilav içerisinde yoğunlaşmış pirinç taneleriyle sinema filmi seyretmek onun için dünyanın en keyifli dakikaları işeret ediyordu. her siema filminde bir kase pilavı yanından eksik etmezdi. film boyunca ancak yarısını bitirebilirdi. kalanı da asla ziyan etmez yarım kase pirinç pilavını "soso" isimli köpeğine altın çatalıyla ikram etmeyi ihmal etmezdi...