bazen insan yaptıklarının yanlış olduğunu bilerek yapar, bazen sadece yapar amaçsızca. ilk başta ne yaparsam yapayım, yanlış bile olsa içimde kalmasın.. günahsa da çekerim ulan cezamı! der, insan. sonrasında pişman olur yaptıklarından. yapmış oldukları yapmak istediği şeylerin önüne geçer, onu kısıtlamaya başlar..
yorulur, oturulacak bank olmayan uzun bir yolda yürüdüğünde olduğu gibi... gerçeklik kavramı hiçliğe bırakır yerini, amaçsızca bakınır etrafına insan. hiçbir şeyde bir anlam aramadan. hep eskileri düşünerek yanan ruhunu, bedenini hiçliğe bırakarak kurtaracağını sanır. yapmış olduklarımı belki yapmasaydım şuan mutlu bir hayat yaşıyor olabilirdim der, sanki bu hayatta mutluluk diye bir şey varmış gibi.. gerçekten söylediğine inanmaya çalışır. sonradan üzüleceğini bildiğin halde mutlu olmak, mutlu olmak mıdır? yada ne yapacağını bilmeden yaşamak anlamlı mı, mantığı nerede lan bunun? der bazen.
düşünceleri onu bir sonuca ulaştırmaz. kendini teselli etmek için basitçe onu yapmayacaktım, şöyle olması gerekiyordu gibi şeyler söyler durur.. pişmanlık içinde yaşanılmaz der.. geleceğe, güzel günlere bakmam gerek düşüncesi aklının içinde dönüp dolanır. içinde kalan son bi umutla tutunmaya çalışır bir yere, son bir gayretle lan son bi gayretle! ama gücünün kalmadığını anlayarak vazgeçer. her şeyden korkarak ve nefret duyarak çekilir köşesine.. sonra pişmanlık duymaktan yorulduğunu anlar.