ilk sözlük anlamı; anası ile babası arasında evlilik bağı olmadan dünyaya gelen çocuk, haramzade, veledizinadır. diğer bir sözlük anlamı ise, babası belli olmayan çocuktur.
tek kanallı dönemde öyle miydi ya? hemen her türk filminde geçerdi bu kelime. maallenin çocukları sezercik'in çevresinde toplanır ve bir ağızdan tempo tutarlardı:
- piiiç piiiç baaban kim, piiiç piiiç baaban kim!
oysa sezercik piç değildi. sadece babası annesini bir konuda yanlış anlayıp terketmişti. filmin sonunda da geri dönecekti. hey gidinin efesi bee...
nerede bu kelime artık. duymak istiyoruz filmlerde onu. rütük yaran ne olum!
"dünya üzerindeki yaşıtlarının yarısı gibi "tanrı var mı yok mu?" sorusunu hiçbir zaman sormamış olan piçler tanrının varolduğunu bilir ancak ona inanmaz. ateistlerin aksine tanrıyı bilir ama tanımazlar. tanrının yarattıklarını hatalı bulurlar. tanrının çalışma tarzını beğenmezler.dolayısıyla o'nunla hiçbir ilişkilerinin olmasını istemezler. tanrının varlığını bilen ancak ona isyan etmiş şeytanla da hiçbir benzerlik ve ilgileri yoktur. çünkü piçler güvenmedikleri tanrıya karşı savaşmazlar. piçler ve tanrı birçok konuda farklı düşünür. ancak piçler bu görüş ayrılığını kine dönüştürecek kadar konuyu önemsemezler. oysa tanrının bu olgunlukta olduğunu düşünmezler ve kendilerinden nefret ettiğini bilirler. ancak tanrının adlarına biçtiği hiçbir cezanın vereceği acının kendilerine ısmarladıklarından daha koyu olamayacağını da bilirler. ayrıca, sadece islam dininde bile doksandokuz adı olan bir varlığın çok kalabalık olduğunu düşünür ve layık oldukları mutlak yalnızlığın tanrının evrenini reddetmekten geçtiğine inanırlar."
altına imzamı atmak istedim.
budur.
başka söze gerek yok.
bazı insanlar klasikleri övüyorlar. mesela reşat nuri felan. üzgünüm. bana hiçbir zaman tat vermediler. bana hiçbir zamanda tat veremezler çünkü bizler başkayız. artık bunun farkındayız. bizim edebiyatımız da, kültürümüz de, sporumuz da başka. biz onlar gibi değiliz. ve bu kitap bizim gibilerin kutsal kitaplarından.
anlamadığım olay. bu insan uzaydan mı geldi. bir anası babası var elbet. ne diye piç derler. biz anasını babasını görmedik diye mi piç oluyor. böyle ahlak anlayışına ne diym.
biyolojik olarak; iki insanın yaptığı günahın-hatanın bir bebeğe yüklenmesi ikiyüzlüğünü ve alçaklığını anlatmak amaçlı kullanılan bu söz, aslında; 'piç'liği ufacık omuzlara(günahtan doğan minik bebeğe) yüklemeye çalışan kadın-erkek iki zibidi ve çevresindeki ahlaksız toplumun adı olmalıdır. asıl 'piçlik' bu durumu göremeyen sosyal düşkünlüğün adıdır.
kitap tamamı ile insanın amına koyan cinsten.küçüklüğümde afacan dennisi çok sevmemden midir bilinmez. onun hakkında olan yazıyı okurken daha bir etkilendim.hakan günday yine mide bulandıracak kadar gerçek olan şeyleri suratımıza vurmaktan çekinmemiş, asıl zor olanın piçlik olduğunu bize sunmuş.
Henry king ketchamve oğlu dennishakkında olan bölüm ise;
--spoiler--
1920 doğumlu bir adam. amerikalı. 40'ların başında. alice adında bir kadınla evlenir. 44'te bir çocukları olur. kısa adı hank olan henry king bir çizerdir. çok yetenekli bir çizgiromancı. ama iki büyük sorunu vardır: uyuşturucu bağımlısı karısı ve hiperaktif çocuğu. bir gün , aile hank'in atolyesindedir. bir saniye bile sabit durmayan çocuğa tokat atan alice; dönüp hank'a şöyle der. "senin oğlun tam bir tehdit! hank, bir hafta sonra beş buçuk yaşındaki bir çocuğun sonsuz yaramazlığı üzerine kurulu bir çizgiroman senaryosu yaratır. kahramanın adı çocuğunkiyle aynıdır: dennis the menace yani bizde bilindiği adıyla afacan dennis yani tehdit dennis. hank, çocuğunun yaptığı bütün yaramazlıkları, kesinlikle müdahale etmeden izler ve kaydeder. daha sonra hepsini çizgi romana aktarır. 1951'de dennis the menace adındaki çizgiroman ortaya çıkar ve bir gazetede yayımlanır. 59 yılında Alice ketcham-ki çizgiromandaki Dennis'in annesinin adı da Alice'tir.- over dosetan ölür. hank çocuğunu yatılı bir okula terk eder ve Cenevre'ye taşınır. Dennis'e sadece para yollar ve onunla hiç görüşmez. oysa oğlu, çizgiromandaki adıyla dennis mitchell olarak her zaman karşısındadır. çünkü bu arada çizgifilmleri yapılmaya, çizgiroman albümleri dünya çapında tanınmaya, amerikan televizyonunda dizileri çekilmeye başlanmıştır. dennis ketcham girdiği bütün okullardan atılır ve vietnam savaşı'na katılır. gerçek bir serseri olan dennis ketcham savaştan döner ve sefalet içinde yok olur. 1977'de babası monterey'e amerika'ya döner. dennis'in annesi dışında iki kadınla evlenmiş olan hank, ölmeden önce sorulduğunda şöyle der: 'oğlum mu? bilmem galiba doğuda bir yerlerde..' dennis the menace adındaki çizgiromanın albümleri dünya üzerinde elli milyondan fazla satmıştır ve hank dolar milyoneri olmuştur. kendi yaramaz çocuğu sayesinde. yaramazlığına dayanamayıp terk ettiği çocuğu sayesinde. işte, zamanında walt disney için bile çalışmış olan henry king ketcham denilen bu adam sayılı orospu çocuklarından biridir ve bütün bunları çok az insan bilir.
...
"bu yüzden, dövmelerden nefret etmeme rağmen Dennis'in yüzünü sırtıma çizdirdim. çünkü sırtından bu kadar çok para kazanılan ve bu kadar mutsuz, uyumsuz başka bir çocuk tanımıyorum." sayfa173
--spoiler--