Her Müslüman'ın, Allah Teâlâ'nın insanlara zaman zaman göndermiş olduğu peygamberlerinin davalarında sadık ve haklı olduklarını ortaya koyan ve Allah tarafından desteklendiklerini ispat eden mucizeler verdiğine inanması farzdır. Hiç bir peygamber yoktur ki, Hak Teâlâ ona bir mucize ihsan ederek onu tasdik etmiş olmasın. Bu husus, Kur'an'da adı geçen her peygamber hakkında indirilen müteaddid âyetlerle sâbit olmuş ve onlara verilen mucizeler açıklanmıştır.
O halde mucize gerçeğine iman; Kitap, Sünnet ve icmâ-ı Ümmet ile sâbittir. Kur'an'la sâbit olan "isrâ" ve "inşikâk-ı Kamer" gibi hissî ve kevnî mucizeleri inkâr, küfrü gerektirir. Her peygambere mucize verildiğine dair pek çok âyetler olduğu gibi, Peygamber (asm)'in şu sahih hadisi de zikredilebilir:
Hiç bir peygamber yoktur ki, Ona insanların imanına sebep olan mucizeler verilmiş olmasın. Bana verilen mucize ise, ancak bana vahyolunan bir vahiydir. Onun için kıyamet gününde ümmeti en fazla olan peygamber ben olacağımı ümit ediyorum." (Buharî, Fezâilûl-Kur îın, 1; Müslim, iman, 239).
Peygamberlerin mucize göstermelerinin aklen de mümkün olduğuna en açık delil; mucizeyi yaratan Hak Teâlâ'nın her şeyi yaratacak kudrette bir "Kâdir-i Mutlak" olmasıdır. Çünkü; kâinatta, yerde ve gök yüzündeki canlı cansız varlıklar âlemine dikkatle bakılarak ondaki incelik, şaşmaz düzen ve muhkem nizam incelenip düşünülünce, bütün bunların yaratıcısı olan Hak Teâlâ'nın, peygamberlerini tasdik etmek maksadıyla gerektiğinde, herbirinin elinde, ezelî ilmine ve küllî iradesine uygun olarak mucize adı verilen fevkalâde bir şey yaratmasının aklen mümkün olduğu kolayca anlaşılır.
Allah (c.c)'a, sonsuz kudret ve azametine inanan herkes; mucizeye, onun aklen mümkin ve fiilen sâbit olduğuna tereddütsüz iman eder. insanlık tarihi bu gerçeğin canlı örnekleriyle doludur.
Ayetle veya mütevatir hadislerle sabit olan mucizeleri inkar etmek küfürdür. Ancak haberi vahid veya zayıf rivayetlerle gelen mucizeleri inkar etmek kişiyi küfre götürmez.
Âlimler, haberleri mütavatir ve âhâd olmak üzere iki kısma ayırmışlardır.
Mütevatir haber: Yalan üzere birleşmeleri aklen mümkün olmayan bir topluluğun, kendileriyle aynı vasıf ve sayıdaki bir topluluktan rivayet ettikleri haberdir. Bu haber, ravilerin gördükleri veya işittikleri bir şey olmalı, zanna dayalı olmamalıdır. Aynı zamanda ilim ifade etmelidir. Âlimlerin çoğunluğuna göre, sözü edilen topluluğun belli bir sayısı yoktur; ayrıca Müslüman veya adil olma şartı da aranmaz. Bu hususta, usul kitaplarında ayrıntılarıyla izah edilen başka zayıf görüşler de vardır.
Haber-vahid ise, mütavatir hadisin şartlarını taşımayan haberdir. Bu noktada haberi rivayet eden kimsenin bir veya birden fazla olması arasında herhangi bir fark yoktur. Hükmü konusunda ise ihtilaf edilmiştir: Sahabe, tâbiîn ve onlardan sonraki muhaddis, fakih ve usulcülerin büyük çoğunluğu, güvenilir tek kişinin (vahid) haberinin şeriatın delillerinden bir delil olduğunu; zan ve ilim ifade ettiğini, bu sebeple onunla amel etmek gerektiğini belirtmişlerdir. Haber-i vahidle amel, aklen değil şeran sabittir.
kimisinin "küfür" temelli bir takım dini açıklamalar yapmasına vesile olan tespittir. dedikleri dini açıdan doğrudur.
ne var ki eleştirisini yaptığımız miraç ve şakk-ı kamer olayları hariç, kuran'da geçen, "hepiniz gördünüz" diye müşriklerin yüzüne çarpılan bir mucize örneği gösteremiyor. gösteremiyor zira kuran'da geçen böyle bir mucize yoktur.
yanıtlanması gereken soru, "neden yoktur?" sorusudur. sorunun bana göre yanıtı ise başlıkta verilmiştir zaten.
Musa dedi ki: "Ey Firavun! Ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim. Bana düşen, Allah'a karşı hak olandan başka bir şey söylemememdir. Gerçekten ben size Rabbinizden bir mucize getirdim, artık israiloğulları’nı benimle gönder. Firavun dedi ki: "Eğer bir mucize getirdiysen ve eğer doğru söyleyenlerden isen onu göster" (Araf 105-107)
3- EFENDiMiZE (S.A.V.) AiT KUR’AN’DA ZiKREDiLEN MUCiZELER
1. AYET-i KERiME
“Onları siz öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allah attı. Bu, Müminleri katından güzel bir imtihanla denemek içindi. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.” (Enfal 17)
Bu ayet-i kerimede geçen “Attığın zaman sen atmadın, lâkin Allah attı.” ifadesi hakkında ibni Abbas, Urve ibni Zübeyir, imam Mücahid, imam Katade, imam Süddi, ikrime hazretleri ve diğer bütün müfessirler ittifakla şöyle demektedirler: Bu ayet-i kerime, Hz. Peygamber (s.a.v)’in Bedir günü müşriklerin yüzlerine toprak atması hakkında nazil olmuştur. Şöyle ki:
Enfal suresinde Bedir savaşı çok detaylı bir şekilde anlatılmaktadır. Zikrettiğimiz ayet-i kerime de Bedir savaşının anlatıldığı bölümde geçmektedir. Bedir günü Müslümanlar sayıca çok az ve silahça çok zayıftılar. Kâfirler onların üç katı kadardı ve tamamen silahlı ve zırhlı idiler. Savaşın bir bölümünde Müslümanlar mağlup olmak üzereydiler ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hengâmda ellerini açarak şöyle dua etmiştir: “Ey Rabbim, eğer şu topluluğu helak edecek olursan, bir daha asla yeryüzünde sana ibadet edilmeyecektir…”
Ay yarılmış evet yarılmış. Pamuk prenses ve yedi cüceler neyse şirinler neyse ayın yarılması kızıl denizin ikiye ayrılması falan mağaradaki abartılı örümcek hikayesi odur. Kutsal kitaplar birbirinin kopyasadır. Sadece bazı değişiklikler yapılarak kültürlere uyarlamanmıştır. Toplumsal sapkınlığı ve düzeni sağlamak için herkesin inanması gereken bir hikaye yazmak zorundasın.
Birkaç örnek;
Selamünaleyküm’ün Yahudi Selamı Olduğunu ve ibranice “Şalomaleyhim” Olarak 2300 Senedir Kullanıldığını Biliyor muydunuz?
III – Kuran’daki “Kim Masum Bir insan Öldürüse” Ayetinin Talmud’daki Birebir Kopyası
IV – Tevrat’taki Hz Musa’nın Değneğini Yere Atması Ayetinin Kuran’ı Kerimde Birebir Yer Alması
Gibi daha bir sürü ayetin, benzerliğine sadece diğer kutsal kitaplardan değil. Mitolojik ve tarihsel kaynaklardan alıntılardan oluştuğunu görebilirsiniz tabii amacınız algılamak istemekse. Yoksa bende yer çekimi kanununun olmadığına inana bilirim fakat sadece inanırım.
Havariler dediler ki:" Ey Meryemoğlu isa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" isa da: "inanıyorsanız Allah'tan korkun" dedi. Havariler: "istiyoruz ki biz ondan yiyelim, kalplerimiz iyice mutmain olsun, senin bize doğru söylediğini bilelim ve bunu bizzat görenlerden olalım" dediler. (Maide 112-113)
Salih (a.s) dedi ki: "Gelin! Allah'tan korkun ve bana itaat edin. Yeryüzünde fesat çıkartıp, ıslah etmeyen bozguncuların emrine uymayın." Onlar dediler ki: "Sen ancak büyülenmiş birisin! Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir mucize getir." (Şuara 150-154)
“Kulunu geceleyin Mescid-i Haram'dan kendisine bazı ayetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir.” (isra 1)
sözde "araştırmış" yazarların yorum ve bilgilendirmelerine açık tespittir.
--spoiler--
dediklerime cevap olarak hadislerden bazı mucize örnekleri sunmaya kalkışacak olanlar hiç zahmet etmesin. kuran'ı kaynak göstererek sunabileceğiniz bir mucize iddiası varsa buyurun...
--spoiler--