penguen
bana sırtını dönme,
biliyorum, sana benziyorum
ve içinde saklı tuttuğum yele.
penguen
benim de içimde saklı tuttuğum
buzlu kıyılar, çığlık hatıraları
ben de senin kadar kaçkınım ve yaralı.
kim bağışlayacak beni, penguen
çizdim senin beyaz ve narin yerini.
bir yanım bembeyaz ışık
kör ediyor, bir yanım zehir gece
parktaki salıncağa binmeyi
beceremedim bugün ben de.
penguen bana sırtını dönme.
unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.
dünya yordu bizi. benim de söyleyemediklerim
var. hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu
geldikçe anlıyorum ki, biz,
bu dünya üstünde yürüyemiyoruz bile.
penguen,
kim bağışlayacak beni?
çizdim senin beyaz ve narin yerini
elimde unuttuğun ince metalle.
eskisi kadar keyifle okumadığım dergi.bahadır baruter'in tavrı ve çizgisinin penguen için öenmli olduğunu düşünüyorum. kanımca derginin gerçek anlamdaki en muhalif ismi.
uykusuz çıkmadan önce her hafta takip ettiğim mizah dergisiydi. sonrasına bir süre iki dergiyi birden aldım. heme kopamadım kendisinden.
ama hiçbir yenilik olmadı aksine hep gerileyen bir dergi oldu. ve çok seyrak almaya başladım dergiyi.
bugün ise uykusuz dergisi almak için markete gittim. 1 tane bile kalmamıştı. yan tarafa baktığımda ise resmen 20 civarında penguen dergisi alınmak için bekliyordu.
o an eski duygusal bağım aklıma geldi ve alsam mı acaba diye düşündüm. ama almadım.
uykusuzdan aldığım tadın yüzde onunu bile almıyorum penguenden. ve alıp penguen adına üzülmek hiç istemedim.
geçmişte ilgiyle takip ettiğim ancak siyasete bulaştığı zaman beni kendinden soğutan dergidir. zaten tv ler, gazeteler de hep siyaset var, bari mizah dergileri sadece mizah yapsın, diye düşünmekteyim sözlük.