benim için artık bir sendromdan öteye geçip, ikilemlere sürüklenmeme sebep olan gün. ligimiz'in artık pazartesi günlerinde de maç yayını yapmasından dolayı, ezel ile herhangi bir lig maçı arasında sürekli transit geçiş yapıyorum. ikisinden de eşit düzeyde seyir zevki almak güç sözlük, her an tetikteyim. ''gol olursa kaçırmamam lazım yoksa dellenirim yine, acaba 5-10 dakika baksam afilli bir sahneyi kaçırır mıyım'' gibi düşünceler yüzünden stres dolu anlar yaşamak beni çıldırtıyor. aynı an da ikisini de seyrediyorsun ama tadına doyasıya varamadıktan sonra ne fayda. ne vardı .mına koyim pazartesi gününe maç koydunuz, tercih yapmaktan sıtkım sıyrıldı.
tff delegeleri ve ay yapım kurmayları; oturun bir orta yol mu bulacaksınız, uzlaşacak mısınız yapın! aksi takdirde daha sitemkâr olacağım.
sendromu ünlüdür.öğrenciler için lanetlendikleri gündür.çalışanlar için trafiğin hayatına devam ettiği gündür.dünya için mutlu bir gündür.çünkü her yeni gün yeni bir gün anlayışı vardır.
çalışma hayatım boyunca sendromunu yaşamadığım gündür. topu topu iki günlük hafta sonundan sonra çoğu insan için ne kederli gündür kardeşim . ne gerek var. diğer günlerden farkı ilk oluşu o kadar. bu kadar yazıldıkça dert edinesim geldi valla...
Öğrenci için en berbat gündür dağdan bayırdan kaptırılarak okula gidilir okulun kapısının önünde götten soluk alınırken çevrenizi hüzün kaplar ilk tenefüs bu hüzün okulun tuvaletinde tütüne dönüşür.
haftanın ve okulun ortak başlangıç günüdür. Tatilin bitişini simgeler. Çalışanların ve öğrenciler ortak dert, tasa ve sıkıntı günü olmaktadır... Pazartesiyi seven tek topluluk dershane kadrosudur. Çünkü bütün dershanelerin ortak tatil günü PAZARTESi dir...
haftanın en boktan, gelmek için bütün hafta koşturan, işyerinde iki ayağı bir pabuça sokmakta uzman, bir türlü akşam olmak bilmeyen mendebur gün. bak daha yazarken sinirlendim ki bunun bir de yaşaması var.