Yoktur öyle bir sendrom hatta tanımı değiştirelim. (öz) tatil yetirememezlik sendromu diyelim.
Aynı durum bende de oluyordu ama bir yol buldum ki bu sayede kendime tatil yetirebiliyorum.
Yapacağınız ilk şey işinizi sevmek olsun, zaten sevmediğiniz işi yapmak ömrünüzü ziyan etmek demektir. Ayrıca zamanınızı bölümlere ayırın ve her gün belli miktar kitap yazın ve ay sonuna kadar kitabınızı tamamlayın. Mükemmel olmak zorunda değil ama ayrıca kitabınızı yayınlayın ve piyasaya sürün veya boş zamanlarımızda onları okuyun, bir resim yapın renkleri palette özgürce karıştırıp, resime ve o doyumsuz manzaraya bakın...
Sizi sakinleştirerek, kafa dinleyeceğiniz bir yerde >huzuru bulduğunuz yerde< bulunun tatilinizde...
Her gün 1 tohum dikin ve ayın ilk yarısı onları dikmekle diğer yarısını gözlemle geçirin ve ardından yetiştirip, dilerseniz ucuzdan satın, dilerseniz de evinizin her bir yanını onlarla kaplayın. Bir mum çiçeğini odanızda sarmaşık satana kadar büyütün ve o çiçek kokularıyla mutlu bir yaz, bahar dönemi geçirin. Kışın da yetişen bitkiler var.
Belki etçil bir bitki de olabilir...
Yapacak o kadar çok şey var ki aslında hobi olarak veya etkinlik olarak vaktinizi boşa geçirmediğinizi hissetdikçe her hafta daha bir mutlu olacaksınız ve her haftaya daha mutlu başlayacaksınız.
seni seviyorum ama yarın iş var
bakma öyle güzel gözlerini gözlerime dikip
şimdi sana saatlerce bakamam
yarın sabah çinli iş adamlarıyla toplantım var
onlara sempatik görünüp anlaşmayı sağlamalıyım
biliyorsun saatlerce seni seyredebilirim
ama sevgilim yarın iş var.
seni seviyorum ama yarın iş var
ben de istiyorum sana sarılarak film izlemeyi
ama romantik bir sahnede öpüşmemiz gerekebilir
öpüşemem seninle yarın bir sürü hastam var
onları muayene ederken dikkatli olmam lazım
biliyorsun nefes almadan seninle öpüşebilirim
ama hayatım yarın iş var.
seni seviyorum ama yarın iş var
gamzelerini göstererek gülümseme bana
sonra sabaha kadar seni güldürmeye devam etmem gerekir
öyle tatlı gülme o yüzden yoksa mahalleli aç kalır
sabah erkenden kalkıp fırını açamazsam
biliyorsun pervasızca kahkahalar atabilirim seninle
ama bitanem yarın iş var.
seni seviyorum ama yarın iş var
sürme o kırmızı ruju dudaklarına
dudaklarım dudaklarına şehvetle yapışabilir
sevişemem seninle yarın maçım var
rakibin yumruklarına karşı güçlü ve dikkatli olmalıyım
biliyorsun soluksuzca sevişirim seninle
ama sevgilim her ne kadar seni sevsem de
yarın iş var.
Diye bir şey yoktur aslında. Sadece dinlenmenin devamında ki ilk gün olduğu için. Yani perşembe günleri başlasaydık haftaya perşembe sendromu olacaktı.
9 gün yattıktan sonra, eşin dostun tatil fotolarına bakıp iç geçirdikten sonra hay sokaydım işine deyip yataktan kalkmak var ya işte insanın yıkıldığı an o an. iş ne lan? insanlar denize giriyor şimdi.
yedi günde bir olan bir günü sendrom sayarak, hayatın yedide birini sendromlu geçirmeye gerek yok bence. dertsizlerin kendilerine dert yaratma çabası gibi bir şey bu galiba.
Aslı "Pazar Sendromu" dur. Asıl afakanlar Pazar günü basmaya başlar.. Çünkü yarın iş vardır.
O yüzden benim için Pazartesi değil Pazar Sendromu vardır.
beyler emin olun bu sendromu tatmak için yalvaran binlerce işsiz var. siz '' ovvv yine mi pazartesi yeahh'' diye cırladıkça hepsi size koyuyor haberiniz olsun. şükür edin siktirtmeyin bana kendinizi bak.