sow adlı arkadaşın burak yılmaz'ın altında kalmaya mahkum olduğunu bilen ve lafı çevirdikçe kendini daha da zeki hisseden fenerbahçeli arkadaşlara sadece gülen yazar.
hagi bir forvet oyuncusu değildir onu attıklarından çok takıma kattıklarıyla değerlendirebilirsin. ama adı üstünde golcü. işi gol atmak olan adamı gol eksiğinden ötürü 'ama şu özelliği de çok iyi' diye değerlendirirsen komik duruma düşersin.
nereni yırtarsan yırt burak sow'u paket edip sigara diye içmiştir geçen sene.
ayrıca romairo da iyi golcüdür hakkını yeme. ama pardon sow daha komplikeydi değil mi. *
yabancı golcü fetişi galatasaraylı kardeşlerine sadece üzülen yazar. ulan adam bir senede hakan şükür'ün senelerce uğraşıp zar zor ulaştığı avrupada bir senede atılan gol rekorunu kırmış hala 'sow bizde olaydı keşke' diyorlar. bu nankörlüktür ve burak yılmaz'a yapılan haksızlıktır.
ama dediğim gibi bizdeki yabancı golcü fetişinden oluyor hep bu. drogba tanrı şuan gözümüzde mesela ama geçen sene takımı hem çeyrek finale taşıyan hem de şampiyon yapan esas adam burak'tır bence. çünkü adam gol atıyor. gol atılamadığı sürece drogba istediği kadar top saklasın, duvar olsun foss..
ne burak yılmaz drogba'dan iyi oyuncu diyen, ne de burak yılmaz bu sene avrupada 10 gol atacak diyen yazar. yazıyı istiyorsan bir 5 kere daha oku ne demek istediğimi anlayacaksın..
sow'a kötü futbolcu falan demeyen yazar. ama iki sezondur burak sow'ı kırpıp kırpıp yıldız yapmakta.
benim eğlemcem buna, bahane olsun diye 'sow da şu kadar koşuyor, şöyle deparlar atıyor' diye eveleyip geveleyenlere.
bir oyuncu kendini ispatlamak istiyorsa şampiyonlar liginde adından söz ettirecek bir kere bile olsa. sow da henüz bunu göremedik. fenerbahçe avrupa liginde yarı final yaptı gol sayısı 1. solda oynuyormuş falanmış filanmış .o sistemle oynamasaydınız yarı finale nah gelirdiniz ayrıca.
burak'tan kat ve kat iyi bir golcü olsaydı o yaşta zaten türkiye'de işi olmazdı. istediğin kadar lafı dolandır burak sow'u fena yapmıştır son iki sezonda. koy avrupa meselesini de ortaya rezil etmiştir hatta.
