yokluğu önünüze sedd olduğunda, isterseniz taner tolga tarlacı tarzı özgüvenine sahip olun; halet-i ruhiyyeniz yerin yedi kat altını boylar. semanın yedinci katına çıkıp da inmek nasip olmasın istersiniz.
üzerine rakamlar yazıp tapındığımız kağıt parçaları. işin gerçeği olmazsa da olmaz, yokluğu müthiş bir özgüven eksikliğine ve depresyona sokar. hele ki başka insanlara da muhtaç olmanıza sebep oluyorsa bu orospu çocuğunun yokluğu, işte o zaman durum çok daha beterdir.
bugüne kadar hiç fazlasını istememiştim, ama bugün öğrendimki sırf parası var diye çok sevdiğim kişi 120 kiloluk birine gitmiş, hani o asla öyle olamaz dediğiniz insanın o karakterde olmuş olduğunu öğreniyorsunuz ya, içinizde böyle kötü bi sıcaklık oluyor, dülünmenizi falan hep engelliyor, işte bana bunu yaşatan şey bu lanet kağıt parçası.
Paraya ihtiyacımız olmasaydı bütün gün köle gibi çalışan insalık ne yapardı acaba? Kimsenin çalışmadığı bir dünya. Bence bunun için ayrı bir sayfa açılmalı.
boy uzatır. zengin iş adamının yanındaki 2 metrelik at kendisini hiç de eğreti hissetmez. adam 1.50 olsa da ayaklarının altındaki servet onu 2 gibi gösterir. işte böyle bir dünyada sen ne eşitliğinden bahsediyorsun. sikmişim devri devranını aşkı sefasını derdi cefasını...
vakti zamanında iyi bir durumumuz olmasına rağmen türlü şeylerden sonra ailecek sahip olamadığımız şeydi bu kağıtlar.
hiç yoktu, dibe vurmuştuk.
babam 7 ay işsiz kalmıştı, alması gereken paralar bir türlü ödenmemişti. insanların tavırları bir anda değişmişti. sözümona yardım amaçlı verdikleri borçları durmadan bizi küçümsemek için kullanıyorlardı.
rezillik diz boyuydu...
o 7 aylık süreçte çocuktum ve tek bir hedefim vardı zengin olacaktım.
şuan ailemde de bende de para bulamamak gibi bir sıkıntı yok.
şimdi şaşırıyorum o zamanlar niye öyleydi??
ekonomik kriz sadece bizi mi vurmuştu o zaman??
dünyada bu kadar çok para varken bizde niye yokmuş o zaman??
kurban kesemediğimiz kurban bayramları hiç gözümün önünden gitmiyor. ilerde bir vakıf kuracağım kurban kesemeyenlere et vermeyeceğim kurban kestireceğim hiç bir çocuk biz kurban kesmedik demesin diye.
özetle; para bulunuyor bulunmasa da çok mu problem dünya bizi ahirete ulaştıracak bir yoldur sadece yoldur. bu kelimeyi dünyadaki tek amaç olarak göstermeyin.
araç değil de amaç olduğu söylenir hep ama şu da var ki; üniversite bitti, diplomayı aldın, işte oradan sonra iş biraz değişiyor. annen, baban size dile getirmese de her an "ee, oğlum şimdi ne olacak, ne yapacaksın?" der gibi duruyorlar sanki. şu ana kadar hep tüketici konumda olmuşsun. size de bir işe girmek ve bunun getirdiği maaş ile hayatınızı devam ettirmeniz isteniyor, sistem bu sonuçta, çark böyle işliyor. keşke hep okusak ve para diye bir şey olmasa. hazır para da yiyebilirim bak, varsa parası olan beri gelsin.* kısacası yaşamımızı devam ettirmek için ondan olması gerekiyor.
Hadi itiraf edelim. Hepimiz hoşlanıyoruz bu pis şeyden. Sırf ford yerine mercedes'e binebilmek için bir insanın evsiz kalmasını, işini kaybetmesini vb. istiyoruz haksız mıyım?
Bazen duygusala bağlıyorum komünizm, anarşizm zart zurt ama yok. Liberaliz alayımız. bunu okuyan herkesten daha zengin, daha taşaklı olmak ve daha güzel kadınlar sikmek istiyorum.
Evet biliyorum. Siz de istiyorsunuz. itiraf edin.
Siz de istiyorsunuz...
para aslında bir birimdir yani güzelliğin 10 para etmez cümlesinde geçtiği gibi . bir nevi markalaşmıştır pvc doğramalara pimapen kağıt peçetelere selpak demek gibi
emeğin, somutlaştırılmış halidir. kimse sizden 12 saat boyunca çalışarak harcadığınız enerjiyi, teknik olarak alamaz. ama bu enerjiyi somut bir maddeye dönüştürülebilirse, sizden alınabilir de, çalınabilir de. yani para, emeğinizin sizden alınmak üzere somutlaştırılmış halidir. dünyada para olduğu sürece de, hak yenecektik, adalet hiç bir zaman söz konusu olmayacaktır.