bugün

Yıllarca bana zulüm eden hastalığımdır. Bıktım sözlük bıktım.
on yıldır savastigim hastalik. bugun de bogazimi sıkıyor gibi birileri.
*asosyal ve yalnız olmanın sonucudur.

*psikolojik ilaçlara abone olursunuz. ama o ilaçlar bir yerden yaparken bir yerden de yıkar. en hafifi lustral, içtiğimde sanki maraton koşusu yapmışım gibi 7-24 halsiz dolaşıyordum.

*kalp krizi sandığınız şey tamamen psikolojik. eminim ki bu hastalığı olan sözlük yazarları bu cümleyi okuyunca bana küfür edeceklerdir ama gerçek bu dostum. tüm doktorlardan duyduğun bu sözü kendine de kabul ettirebilsen keşke.

*gece geç saatlere kadar uyumamak atak olabilitesini %500 artırıyor.

*çevrenizdekilerin sizi anlamadığını düşünüyorsanız haklısınız. ama biraz da siz onları anlamaya çalışın.

*sizi üzecek şeylerden, kişilerden, durumlardan sanki deprem oluyormuşçasına kaçmanız en iyisi.

*xanax adlı yasal bir uyuşturucu var, içmeyi aklınızdan bile geçirmeyin, psikiyatri doktoru yazmadığı sürece.

*paranoyak olmak da bu hastalığın bir sonucu. bir dipnot; olacak diye korktuğunuz şeylerin %95'i olmuyor. %5 lik bölümü de kafaya taktığınıza değmez.

*aklınıza panik atak, ağrı, çarpıntı, ölüm gibi şeyler geldiği anda jet hızıyla saçma sapan da olsa acilen başka şeyler düşünün. zaten ilk akla geldiği anda bu düşünceyi gelmeden yollarsanız ne ala. yok yollayamazsanız bir atak nöbeti daha ellerinizden öper.

*insan bilmediğinin düşmanıdır ve bilmediğinden korkar. o yüzden başınıza gelenlerin bu lanet hastalıktan kaynaklandığını bilin ve korkmamaya çalışın. tedavisi yok çünkü bu meretin, tek çözüm yolu bu yazdığım cümle.

*adrenalinden uzak durmanız zaten söylemeye gerek bile duymadığım bir öneri. adrenalin yapında görün noluyor.*

onun dışında bi yerlerden bulduğum bir sunum var bu hastalığı anlatan, ilgilenenler gelen kutusu yeşilini yakabilirler.

imla.
Nerdeyse 1 yıl oldu bu illete tutulalı. Çok şey yaşadım o günden bu güne. Çok kötü zamanlarım da oldu, "bu hastalık bitti artık, sildim gitti" dediğim zamanlar da oldu.

Benim anksiyetem yüksek tansiyondu. Tansiyonum yükseldi korkusuyla en son hastaneye gidişimden sonra (8 ay falan oldu herhalde) hiç elime tansiyon aleti alıp tansiyonumu ölçmedim. 1-2 kez doktor ölçtü, en yükseğinde 11-7 idi tansiyonum.

Bir kez stajda çok sersemlik geldi. 1 saat düşündüm revire gidip ölçtürsem mi, şimdi biraz yüksekse yine aynı şeylere dönmeyeyim fln diye. Sonra ulan dedim ölüm mü var ucunda, yüksek çıkarsa da indirirler diye düşündüm. Gittim ölçtürdüm;

sonuç : 10-5.

Tansiyonum yükseldi o yüzden sersemlik yaşıyorum dediğim anda aslında tansiyonum düşüktü.
Sizin de, kalp krizi geçiriyorum dediğiniz anda aslında kalbiniz gayet iyi çalışıyor.
Nefes alamıyorum dediğiniz anda aslında normalden fazla nefes aldığınız için nefessiz kalmış hissi yaşıyorsunuz.

Aslında fiziksel belirtilerinizin hepsi hatalı.
Hepsi beyninizin oyunu, hepsi hayal ürünü.

Tansiyon hastası olsaydım 1 yıldır yapılan ölçümlerde kesinlikle ortaya çıkacaktı. Tansiyon hastası olsaydım kesinlikle gerçek, ciddi ve ataktan bağımsız bir fiziksel belirti yaşayacaktım.

Kalp hastası olsaydınız kesinlikle fiziksel bir belirti verecekti. EKG'lerinizde kesinlikle anlaşılacaktı. Acile girdikten sonra 2 dk doktor telkini, 1 sakinleştirici iğne ile atlatılabilecek bir kalp krizi yok dünyada.

Gerçekten nefesiniz yetmiyor olsa öyle hissetmezsiniz emin olun. Akciğer kanseri nedeniyle ölüm döşeğinde yatan dedemin aldığı nefes "gerçekten" yetmiyordu. Emin olun bizlerdeki durumla alakası yoktu.

Gelelim 1 yılda yaşadıklarıma. Dediğim gibi çok korkarak geçirdiğim günler oldu, çok iyi geçirdiğim günler oldu. Panikatak tam geçti mi derseniz, geçmedi. Geçer mi diye sorarsanız, geçer. Bu şekilde devam ederse en geç 2013 sonunda gerçekten iyileşmiş olurum. Yaşadığım dalgalanmalar sürekli sönümleniyor çünkü. Şiddetleri gittikçe azalıyor.

Mesela bugün yataktan kalktığım miktarda stresle 6 ay önce yataktan kalksaydım, öğlene kalmaz acile giderdim sanırım. 2 projem var okulu bitirmek için vermem gereken, ikisi de yarım. Birine el attığım zaman diğeri yarım kaldı diye düşünüyorum, dönüp ona bakarken diğeri yarım kaldı diyorum bu sefer.

Vakit daralıyor. Tek başımayım 2 projede de. Stres yüksek ama "ulan dd verirler en fazla, 4. sınıftaki adamı projeden mi bırakıcaklar" diyebiliyorum. Öyle yarım yarım bişeyler yapıyorum işte. Ama bu beni bi panik atağa sürükleyemiyor artık.

Yani anlayacağınız artık stresimle baş edebiliyorum, atağı tetiklemesine kolay kolay izin vermiyorum. Atak tetiklense bile o atağı hemen bitirebiliyorum. Evet moralimi bozuyor, yorgunluk yaratıyor ataklar yine ama o büyük dehşetler içine düşmüyorum.

iyiye gidiyorum açıkçası.
Tedavi olan, ilacı varsa aksatmadan kullanan herkes de iyiye gidiyor. Biraz da isteyin yeter.
kendine içinde çelişen durumları olan hastalık, örneğin hasta hayattan bezmiş ölmek istiyor, ama kalbim sıkışıyor, elim titriyor, ölecek miyim diye doktora sığınıyor. en fazla ölürsün kurtulursun bro bu kadar sıkıntı etme. biraz rahat takil emiua goyim.
Özünde ölüm korkusudur.

Edit : hayır panik atak şeklinde okunur, etimolojisi öyle bı kere.
pani katak şeklinde okunur. özünde iyi bir hastalık ama çevresi kötü.
2 yıldır çekerim. Arada gelir epey panikletir. berbat bir durum. bu ara yine yokluyor. kalbin gayet sağlıklı biliyorsun bunu teklediği falan yok bu yaşta seni yarıyolda bırakmaz(yaş 23 bu arada) ama olmuyor işte yine kardiyolojinin yolu göründü bana. doktorun kalbin sapasağlam demesi az da olsa rahatlatıyor beni.
kalp çarpıntısı, ellerin titremesi, ellerin terlemesi, ateş basması gibi belirtiler bu hastalığın belirtisi ise hoşgeldin paniğim, nedir bunun çaresi ? antidepresan kullanmadan atlatılamıyor mu ? yaşayanlar bir şeyapsın ya.
surekli olarak bulmak ve kaybetmek arasinda gidip geldiginiz hastalik. literatur arastirmasi yapmadim lakin kendimden ozetlersem, mutlulugun bir sekilde eksildigi bir donemde hem vucutta bir takim kimyasal transmitterlerin eksilmesi, hem yaklasan gercekler, hem korku, arada gelen rahatlama hissini standarda almaya calisarak karisik olan kafayi iyice karistirmak...

es gecmek aksi, uzlasilmaz, anlayissiz bi adam olmaniza sebep olur.

benim hayata en cok isim koymaya calistigim donem buydu. bi an once anlayip yapmak istedim. lakin sabir... aptallasmanizi kabullenmeden ustesinden bir gunde gelemeyeceginizi bilerek oldugu kadar ugrasmaniz gerek.

zor.
hiç ama hiç hatırlamak istemediğim 08.09.2013 pazar günü ilk nöbetini geçirdiğim ve o gün bugündür hayatımı skerten hede.

sanırım geçirdiğim kazanın da etkisiyle (#21063510) zaten zor bir dönemden geçen bünyeyi, stresli bir iş ortamıyla iyice yormuştum. geçen pazar ortağı olduğum gsm bayii dükkanına çağırdı ortağım. bir sorunumuz vardı ve sorun çözümlenmesi zor bir sorundu. ne yapacağız nasıl yapacağız derken kalbimin deli gibi çarpmaya başladığını hissettim. belirtmek istemediğim nedenlerden kırgın olan ve daha yenice bir krizi atlatmış olan kalbim beni korkuttu.
elim ayağım titremeye başladı. nasıl terliyorum, anlatamam. dersin ki yaz günü klimasız odada iki ateşli hatunla başbaşayım. o derece heyecan, o derece kalp atışı, terleme.
kafam bana ait değilmişçesine git geller yapmaya başladı.
kendimi dükkandan dışarı zor attım. ama yok. geçmiyor illet. daha önce kriz geçirip kaza yapan bünye, arabaya da binemedim.
attım kendimi bi ticariye. dedim "usta, çek abi acile, çok acil"
adam da panikledi. neyse girdim hastaneden içeri. ölüyorum yahu. takside kuzeni aramıştım, o geldi o sırada. çekirge devlet hastanesindeyiz ve sıram bir türlü gelmiyor.
"kuzen buraya kadarmış" dedim. cüzdanımı ona verdim. bayılır ya da ölürsem hiç olmazsa yanımda biri vardı. bu sırada içten bastıran ateş, dıştan bastıran soğuk terleme ve gözlerimdeki buğulanma had safhada. neyse geçtim genç bi doktorun karşısına. oramı dinledi buramı hafif yumrukladı, ateşimi ölçtü, tansiyonum falan hepsi normal. idrar, kan tahlili ve röntgen istedi. idrar tamam, kan tahlili tamam ama sıra röntgene geldi. bayılmak üzereyim, bayılamıyorum. hastane ortamı bir rüya alemine döndü o sırada. herşey alice harikalar diyarı gibi.
koltuğa oturdum ve teknisyenle beraber beni acilde bir yatağa götürüp uzattılar iki seksen. sonuçlar çıkana kadar da dayadılar bir serum, ohhh, on numara.
ama değişen bişey yok. durum daha kötüye gidiyor. gördüğüm son şeyin bir hastanenin acil odası olacağı fikri beni daha da delirtiyor. hayatımdaki gelişmeleri, yaptıklarımı, yapacaklarımı düşünüyorum ve diyorum ki, artık bunların hiç birinin anlamı yok.
bu sırada sonuçlar geliyor. her şey süper. kan, idrar, röntgen.. iron man'in zırh giymiş hali bile benden daha sağlam olamaz.
ama ben neden o durumdayım?
biraz iyileşince çıktım hastaneden. yolda hayat bana yeniden bahşedilmiş gibi hissediyorum.
hafta içi stres üzerine stres ve yine aynı durum. bu kez ortağıma diyorum, al anahtarı, geri kalan hakkımı sonra alırım ve mağazadan ayrılıyorum. özel bir hastanede alıyorum soluğu. devlet hastanesinde yapılanlar ücretli olarak yapılıyor bu kez ve yine aynı. sapasağlamım.
sonradan anlıyoruz panik atak denilen nane olduğunu.
xanax..
ve ilk xanax'ın ardından iş bu entry..
tecrübeli olan yazar arkadaşlardan sadece tavsiye istiyorum. ne yapmalı ?
bu nasıl bir hastalıktır allah aşkına yahu !
Yorumları okudum da , galiba bende panikatak var la .
Toplumda görülme sıklığı günden güne artan hastalık.

Bu hastalığa yakalandığım ilk zamanlarda etrafımda pek insan yoktu aynı hastalıktan muzdarip. 1.5 yıldan sonra ise etrafımda bir sürü panikatak hastası oldu. Önceleri bunu aşırı farkındalığa bağlıyordum ama öyle olmadığı ortada. Her geçen gün bir başka tanıdığımın/tanıdığımın yakınının panikatak hastası olduğunu öğreniyorum.

Her geçen gün daha da fazla stres içeren yaşam şartları mı, değişen mutluluk kavramları mı, yediğimiz içtiğimiz kalitesiz rafine gıdalar mı suçlusu bilmiyorum. Düşünceme göre hepsi birer etken.

Asıl merak ettiğim, tam tedavisi ne zaman gelecek. Ne zaman gelecek, sabahları zihnimizde hiçbir sıkıntı olmadan uyanacağımız günler. Çalışan kalp üzerinde damar değiştirebilen, ölü bir bedenin yüzünü canlı bir insana aktarabilen, her geçen gün daha da ilerleyen tıp bilimi, beyni ve beynin ilüzyonlarını ne zaman tam anlamıyla çözebilecek. Merak içerisindeyim.
her şey gayet normalken aniden vücut ya da beyindeki bir mekanizmanın tetiklenmesi sonucu duyulan aşırı heyecan, korku veya yoğun kaygı durumudur. terleme, çarpıntı, tansiyon yükselmesi, üşüme gibi etkileri vardır.
(bkz: pandikatak)
kalp krizi belirtileriyle neredeyse aynı olduğu için gidilen hastanede, hastaya öncelikle kalp krizi riski ile tetkikler yapılan, kalp krizi olmadığı anlaşılınca rahatlatan hastalık. ayrıca en büyük ilacının friends izlemek olan psikolojik rahatsızlık. *
xanax ı çakınca esamesi kalmayan hastalıktır.
çocukluğumdan beri kalp krizi geçiriyorum ya da yüce rabbim beni artık yanına alıyor diye yatağımdan zıpladığım illet.
(bkz: panik atağın mitolojik hikayesi)
Anksiyetenin bir getirisi ya da götürüsü, bilemedim? Her halükarda çok boktan çok boktan. Bazen ölsem de kurtulsam dediği oluyor insanın.
atak sırasında kendinizi rahatlatacak tekniği bulduğunuz zaman azalabilecek, bitebilecek ya da kontrolünüz altına alınabilecek rahatsızlık.

önemli bunun sizin kontrolünüzde olduğunu kabullenmek.

arak sırasında yumurta poşeti ile ağzın ve burnun kapatılması nefes kontrolü sağlanması açısından rahatlatıcı olabilir.
içinizden saymak, yürümek, bağırmak, uzanmak, sohbet etmek vs vs. rahatlatan ne ise onu bulmak önemli.

yıllar önce çok uzun süre uğraştım bu meret ile. lan ben ölüyorum ya diyip diyip acile gidiyordum, bir süre sonra panik atak geçirdiğimi öğrendim bu noktadan sonra her şey daha kötü oldu. artık araba yolculuğu yapamıyordum, dışarı çıkmak istemiyordum, neler neler, bir sürü şey.

sonra evde yakalanmaya başladım, bir noktadan sonra bunun benimle alakalı olduğunu anladım. beynim benimle oyun oynuyordu. ölecek olsaydım öncekilerde ölürdüm, demek ki ölmüyordum. bir süre elimde bir yumurta poşeti ile gezdim, sonra atak sırasında yürümeye başladım, en sonunda atak sırasında oradan atlayacağımı düşünmeden cam açmayı öğrendim. bir süre sonra atak sırasında dışarı çıkmaya başladım, atak sırasında dışarıda geziyordum. ense ağrısı, baş dönmesi, ellerde kilitlenme, kalp çarpıntısı ve nefes alamama hissi hepsi bir süre sonunda yavaşça beni terk etti gitti. yıllardır hiç olmadı, olmaz da.

ayrıca hamilelik sırasında da geçer bu. bebeğini koruma iç güdüsü ile dolu anne bu atakları bir daha geçirmeyebilir. o kadar kişi ile alakalıdır işte. kontrol önemli.
atak anında daha fazlasını isteyin. hadi ulen daha fazla, daha şiddetli çarp diyin kalbinize. korkmuyorum senden demeyin, korkmuyorum ile korkuyorum bilinç altında tek bir yeri uyarıyor o da 'korku'. sadece daha fazlasını istiyorum deyin ve gerçekten isteyin.
düşman başına temennisi verilen kriz anıdır. temelde başka bir psikolojik rahatsızlık yatıyordur. dalga geçilecek bir şey değildir. atak anı fazlasıyla gerçekçidir. zamanla kontrol etmeyi öğrenir kişi. açıp kollarını gel ulan şerefsiz derse. onu yenmeye başlamıştır.
iki gün önce başıma geldiğini düşündüğüm şey.
dişimle alakalı bi sorun var bi haftadır ve ben dişçi fobisi olan birisyim, ilk ve ortaokul zamanında diş hekimlerine sık sık görünmeme rağmen nasıl bu korkuyu içimden atamadım belli değil. neyse, bi şey araştırırken dişle alakalı aniden mide krampı, titreme, terleme, kalbimin hızlı mı yavaş mı çarptığını anlamama üzerine geçen yaklaşık 15 dakikalık bi endişe nöbetini önce panikatağa bağlamak istemedim. yürüyüş yapmayı kesmiştim dışarda hava çok yağmurlu su alıp beni götürmesin diye, enerji içimde mi patladı derken birden bakmak aklıma geldi ve sanırım hayatımda ilk kez başıma geldiğini gördüğüm şey.
daha beterlerinden saklasın allah bizi.
Geçirilmeye yakin napilacagi bilinmeyendir. Bilen bi yazar mesaj atsindir acildir.