bizdeki karşılığı nazım hikmettir. şiirleri bi sike benzemez politik düşünceleri sayesinde şairlik vasfını kazanan dürrükler ordusunun bi neferidir sadece.
sergey yesenin'in kız kardeşi şura'ya(?) yazdığı bu dünya dan geçen biriyim şiirinin başlığında belirttiği gibi bu dünya'dan geçen biri olduğunun farkında olan şilili büyük şair. neruda'yı rus şair yesenin'le anlatmaya başlamamın bir sebebi var elbet. eğer bu dünya'nın öz çocukları diye bir kavram varsa* şairler o öz çocukların en büyükleridir. yürekleri bir abinin yüreği gibi kocamandır, dünya'ya türlü sınırlar çizip devletlere ayıran hödüklere inat sınır tanımazlar tıpkı bir abinin kardeşlerine beslediği kocaman sevgi gibi. dünya'nın bir ucunda yaşayan pablo neruda dünya'nın bu ucunda şu an şu satırları yazan dahil olmak üzere insaniliğinin farkında olan insanların yüreğine dokunuyorsa bu, onun ve diğer tüm * şairlerin özlüğünden, dünya'nın uğultusu'nu* içlerinde hissedip bir abinin kardeşine beslediği şefkat gibi onları dinginleştirebilmelerinden/dizginleştirebildiklerindir. yesenin gibi, aragon gibi, uyar gibi, orhan veli gibi, attila ilhan gibi.
bir de şöyle bir anektod var hakkında.
--anektod--
gabriel garcía marquez'in yazdığına göre, "sürgünde olduğu yıllarda, memleketi şiliden mektuplar getiren postacıyla sıkı dost olmuştur. postacının ona getirdiği her mektuba karşılık, bir şiirini armağan eden büyük yürekli yazardır. postacı aldığı şiirleri kendi şiirleriymiş gibi sevdiği kadına okumuştur. sonraları bu durumdan vicdani olarak rahatsız olan postacımız nerudaya bu gerçeği açıklamak istemiştir ve bunu yapmıştır. neruda duruma kızmamıştır fakat kızmış gibi davranmıştır ve postacıya, sen benim şiirlerimi nasıl kullanırsın onlar benim, diyerekten çıkışmıştır. bunun üzerine postacı, 'şiir yazanın değil ihtiyacı olanındır' demiştir." (kaynağı bilmiyorum ne yazık ki. biri işkembe-i kübra'dan atmış olabilir, ama ilginç geldiğinden ıvır zıvır klasöründe aylarca öylece bekliyor buraya nasipmiş. öğrenirsem ve unutmazsam e bir de canım isterse eklerim)
--anektod--
dipnot: bunları yazarken ezginin günlüğü geldi aklıma. kıyısız deniz şarkılarıyla. şairlerin sınırları yoksa kıyıları da yoktur galiba. bunu düşünmek lazım, evet!
ekleme: Kitaplarla haşır neşir olan arkadaşım bildirdi binlerce kilometre öteden gabriel garcia marquez'in postacı kitabında geçiyormuş yukardaki anektod.
"Ne yapmalıyım, sevgilim,, sevdiceğim,
bilmiyorum nasıl sever başkaları,
eskiden nasıl severlerdi,
yaşıyorum, bakarak severek seni,
aşk tabiatımdır benim."
Bütün gördüklerim içinde
yalnız sensin hep görmek istediğim
dokunduğum her şey içinde
senin tenindir hep dokunmak istediğim:
seviyorum senin portakal kahkahanı
hoşlanıyorum uykudaki görüntünden.
Ne yapmalıyım, sevgilim, sevdiceğim
bilmiyorum nasıl sever başkaları
eskiden nasıl severlerdi,
yaşıyorum, bakarak, severek seni, aşk tabiatımdır benim...
Her ikindi daha da hoşuma gidiyorsun.
Nerde o? Hep bunu soruyorum
kaybolduğunda gözlerin
Ne kadar geç kaldı! Düşünüp inciniyorum,
yoksul, aptal, kasvetli duyuyorum kendimi
geliyorsun sen, `bir esintisin
şeftali ağaçlarından uçan`.
Bu yüzden seviyorum seni, bu yüzden değil
o kadar neden var ki, o kadar az,
böyle olmalı aşk
kuşatan, genel
üzgün, müthiş,
bayraklarda donanmış, yaslı,
yıldızlar gibi çiçek açan,
bir öpüş kadar ölçüsüz...
Şilili Efsane şairlerdendir kendisi.
"insanlarla yüzyüze konuşarak her sorunu halledebilirsin; ama bazı insanlar gelir önüne, hangi yüzüne konuşacağını bilemezsin." sözleri kendisine aittir.
nazımın yoldaşıdır. ölümünün ardından nazım'a bir güz çelengi'ni yazmıştır. 1971'de nobel edebiyat ödülünü almıştır. kendisi hakkında söylenebilecek ne var bilmiyorum, yazdıklarını paylaşmak sanırım en güzel tanımlama biçimi.
"gün asla kaymaz ellerinden
korursun güneşi, toprağı, menekşeleri
uyuduğunda zarif gölgenle
ve aynen böyle, her sabah
hayat verirsin bana..."
Güney Amerika'dan sadece futbolcu çıkmadığını her şeyiyle kanıtlayan şair.
O kadar çok ki ölümüz
Ve o kadar çok ki kızıl güneş önünde setler
Ve o kadar çok ki çarpık kabuklu başlar
Ve o kadar
çok ki öpücüklerimizi engelleyenler
Ve o kadar çok ki unutmak
istediklerim.
ispanyolcayı mükemmel kullanılan ve filmlerde şiirleri genellikle kullanılan, hatta madonna'nın bile "if you forget me" şiirini seslendirmiş olduğu yazar.