Oy vereceğiniz yeri öğrenmek için nüfus müdürlüğüne gittiğinizde ikametgahınızın askerlik yaptığınız yere sizden habersiz alındığını öğrenmek. Oyunuza da seçiminize de deyip pazar günü evde taşak kebabı yapmaktır.
bütün gerizekalı partilerin seçim otobüslerinin yarattığı ses kirliliği bu sebeplere bir örnektir mesela. allah hepinizin belasını versin e mi, geberin gidin de kurtulalım lan!
oy vermek hakkında söylenebilecek her şey tek bir basit cümleyle özetlenebilir.
oy vermek kendi iktidarınızdan vazgeçmektir.
kısa veya uzun bir süreliğine, bir tane veya daha fazla sayıda efendi seçmek, kişinin kendi özgürlüğünden istifa etmesidir.
ister monarşi olsun, ister anayasal krallık ya da bir parlamento olsun, seçerek iktidara, koltuğa ya da en basitinden bir sandalyeye taşıdığınız kişi bundan böyle sizin efendinizdir. bunlar, kanun yapıcı konumuna getirerek yasalar üstünde bir konuma taşıdığınız kişilerdir ve görevleri kendilerine itaat etmenizi sağlamaktır.
oy vermek dangalaklara yakışır bir eylemdir.
kendinizden hiçbir farkı olmayan insanların bir anda her şey hakkında bilgi sahibi olmasını beklemek kadar salakça bir şey bu. tabii ki öyledir. seçilmiş kişiniz güneşin altındaki her konuda karar vermek zorundadır, kibritlerin nasıl imal edilip edilemeyeceğinden tutun da nasıl bir savaş ilan edileceğine, tarımın nasıl geliştirileceğine ve hatta bir arap veya afrikalı kabilenin en iyi nasıl yok edileceğine kadar. insanların zekalarının zihinlerini meşgul eden konuların çeşitliliğine göre gelişeceğini düşünüyor olabilirsiniz, ama tarih ve tecrübe bize tam tersinini öğretiyor.
i;ktidara sahip olmanın çıldırtıcı bir etkisi vardır; parlamentolar daima mutsuzluk üretmiştir.
yönetici meclislerinde, ahlaken ve zeka açısından ortalamanın altında olanlar, neredeyse ölümcül biçimde genel iradeye ezilirler.
seçmenler tabii ki adayların güvenililirliğine inanırlar, ve bu durum seçim rekabetinin harareti sürdükçe devam eder.
ama her günün bir de yarını vardır. koşullar değiştiğine insanlar da aynı şekilde değişir, ne de olsa artık diğer baskı odaklarıyla eşitlik zemininde konuşabilecektir. sanayi bakanının ya da devlet başkanının huzuruna gittiklerinde yüzlerindeki kölecil itaate bakmanız yeterli!
parlamentonun atmosferi derin nefes almaya imkan vermez, kirlidir. aranızdan birini kirli bir yere gönderirseniz, kokuşmuş bir şekilde geri döndüğünde şaşırmamalısınız.
bu yüzden özgürlüğünüzü parçalara ayırmayın.
oy vermeyin!
kendi isteklerinizi savunmayı başkalarına bırakmayın, kendi işinizi kendiniz görün. gelecekteki eylemlerinize yön verecek rehberler seçeceğinize, kendi yönünüzü kendiniz seçin, ve bunu şimdi yapın! düzgün insanlar bu fırsatı bulmak için çok uzun beklemeyecektir.
birinin eylemlerinin sorumluluğunu bir başkasının sırtına yüklemesi korkaklıktır.
oy vermeyin!
elisée reclus (emma goldman'ın editörlüğünü yaptığı mother earth dergisinden