bazen denk gelirim zebellah gibi otoriter kadınlar vardır. bunların yanında ise iki büklüm olmuş, sümsük dokunsan düşecek gibi erkekler.
aslında biz, her ne kadar ataerkil bir toplum olarak görünsek bile anaerkil semptomlarımız vardır. işin sendrom kısmında bu ataerkil'e döner ama yine de, kadının erkek üzerindeki etkisi yadsınamaz bir gerçektir. mesela hangimiz şu söze tanık olmamışızdır "evleneceğin kadın çok önemli her kararında yanında olacak" vs. aslında bu şu demektir senin atacağın adımlara da onay verecek. destekçin olacak, yanında duracak, köstek olmayacak vb. tabi bu 2 paralık teoriye göre bile erkek hala otoriter olandır. kadın bir şekilde fikri sorulan onayı alınırsa tadından yenmez bir pozisyondadır ama olmasa da olur gibisinden de bir havası vardır.
işte bu çok çetrefilli meselede bazen algılarımızı yıkan bir takım ilişkilerde görmüş oluruz. otoriter kadın ve pasif erkek. bu otorite salt fiziksel otorite değil, ekonomik, psikolojik, sosyolojik vb. farklarla kendini hissettirir. nedense bu ilişki çeşitleri bana hep sağlıklı değilmiş gibi gelir. kadını küçümsediğimden değil tam tersine kadının her zaman toplum içinde güçlenip kendi örgütlü gücünü oluşturmasından yana olan biriyimdir. ama he ne hal ise birebir kadın-erkek ilişkisi temelinde baktığım zaman her şeye kadının hakim olduğu bu ilişki çeşidinin sağlıklı olmadığına inanırım. mamafih geleceği de pek yoktur.
yine de en güzel ilişki çeşidi kadının erinin yolunu gözetlediği, ayaklarını yıkadığı, kocası yüzünü yıkarken yanıbaşında havlusunu elinde tuttuğu, dayak atsa yeridir dediği, arada çapkılnık yapsa erkektir yapar dediği ilişki çeşididir. yok yok bu son paragraf özlemlerimize dair. kimse oralardan bir yerden bilinçaltımı okumaya kalkışmasın zararlı çıkar. öptüm.
