Otobüs yolculuğunda ayakkabılarımı çıkarırım genelde rahat etmek için. Yine böyle bir durumda önümdeki koltuğun yumuşak sıkıştırılmış aralarına sokmaya çalışıyordum. Havanın soğukluğundan olsa gerek, biraz daha zorlayınca ayağım öbür ucdan çıkıp koltukta oturan adamın g*tüne temas etti. bayağı adamı parmaklamış gibi oldum hemen çektim. döndü arkasını baktı s*kmese bari der gibi. utanmıştım bayağı...
istanbul avrupa yakasında çalışırken aracımı capitol ün oto parkına park eder oradan metrobüs ile karşıya geçerdim yanım da en yakın dostum ile..
bir gün arkadaşım ben de önce çıktı işten aracın anahtarını istedi verdim ben de dalgınlık tekrar metrobüs ile bağlarbaşına kadar geldim otoparktan aracı alacağım derken aklıma geldi
ben de 11üs gibi bir otobüs hattına binmek gibi bir hata yaptım, tıka basa dolu öyle böyle değil camdan atlayıp kaçacağım o derece bunaldım..
önümde bir bayan yanında bir erkek uzun soluklu sohbetteler kadının arkasındayım kadın bana yapışıyor ben kaçıyorum sıkışıklıktan kaynaklandığını düşünüyorum yanlış anlaşımlara meydan vermemek için elimden geldiği kadar uzak tutuyorum kendimden..
ineceğim yere varmadan ilk durakta tam iniyordum ki.. arkamdan ince tiz bir bayan sesi "erkekliğine tüküreyim" erkeğin de barzoca kahkası soğuk ter attım arkama bakmadan indim.
erzurumdan antalyaya giden otobüste yan koltukta seyahat eden iki amcadan birisinin kalkıp ağzını üsteki hoparlöre yanaştırdıktan sonra mavini çağırma tuşuna basarak; '42, 43e iki açık çay' diye bağırması.
gece yorgun argın eve dönüş yolunda otobüste dikilmekteyiz. iki arkadaşız.
arkadaş: a
ben: s
dibimizdeki koltukta oturan adam: d
benle arkadaşım konuşuyoruz.
s: olum çok yoruldum ya hertarafım ağrıyo.
a: aynen abi ya bu gece dışarı çıkmayalım evde su var mı ki?
s: su vardıda ekmek var mı onu bilmiyorum.
a: off ya napçaz.
burda adam kucağındaki poşeti karıştırıyo. gazeteye sarılı bi kangal sucuk çıkartıp arkadaşıma uzatıyo.***
d: bunu al evde yersiniz.
a: yok abi sağol ya evde yiyoruz biz.
d: al al.
ısrar üzerine alıyo sucuğu poşete atıyo arkadaş.
s: la yumurta alak yumurtada yok.
adam kucağındaki pazar alışverişi yaptığı poşeti komple vermeye çalışıyo.*
ah be amcam. konuştuklarımızdan halimiz içler acısı gibiydi farkındayım ama bilmiyosun ki yanımdaki arkadaş kayseriliydi evde koliyle sucuk vardı.* üşengeçlikten hep dışarda yiyoduk yemeği.
edit: gazeteye sarılı şey sucuk değilmiş arkadaş dedi. ama akıbetini bilen yok birisi yemiş acaba kim.
not: dikkat ederseniz iletiye notla başladım çünkü bu iletiye inanmayanlar olabilir. ama kesinlikle yaşanmış bir olaydır. kimseye yalan borcum yoktur.
olay: ankara da 541 numaralı otobüste eve dönerken çantamı otobüsün bir kıyısına bırakıp yolculuğa başlamam. sonrasında en arkada yer boşalmış olup oraya geçip uyumaya başlamışımdır. uyandığımda eve yaklaşmıştık. gidip çantamı almak için ayağa kalktığımda çantamı yerinde görmedim. beynime kaynar sular dökülmüştü. sonradan şoföre sormak aklıma geldi ve soluğu yanında aldım. abi çantam otobüste yok nerede biliyor musun dedim. şoför yanındaki çantayı gösterek bu mu dedi. evet bu dedim. aç bakayım içinde ne var dedi. neden dememle beraber yaşlı teyzemizin çantayı bomba sanarak şoföre götürdüğünü öğrenmiştim. çantanın ağırlığından şüphelenmiş. çantayı açtığımda kitapları gören şoför çantamı verdi. eğer sahibi çıkmasaymış son durakta polisi arayacakmış. ucuz kurtuldu kitaplarım.
metrobüsle köprüden geçerken, kaptan oğlum ben müsait biyerde inivereyim demesi. inmeden evvel etrafındaki herkese iyi günler, iyi günler, hayırlı günler efendim diyerek gayet kibar bi şekilde inmesidir
görükle-terminal arası 93te giderken cam kenarında oturan bir amcanın inmesiyle basladı olay. Karsılıklı koltuklarda 3 amca,dede vs. oturuyordu artık. Etrafımda oturmak durumunda olan birinin olup olmadıgını kontrol ettikten sonra; ellerimde cantalarımla ustlerine dusmeyim diye, bos koltugu isaret ederek; oraya kayabilir misiniz dedim. Demez olaydım. Adam hayır efendim, ne münasebet; neden kayayım diye cevapladı. Bende haliyle dumur oldum; sok oldum; sinir oldum.
sıcak bir yaz gününde sabiha gökçenden otobüse binilmiştir. otobüsün klimaları kapalıdır.
wgh: kaptan klimaları açarmısın.
şoför: bozuk yav bozuk olmasa neden açmayayım. biz de burada sabahtan akşama kadar direksiyon sallıyoruz. bak görüyorsun nasıl terledim. camı açtım ama o da fayda etmiyor ki. sen birazdan ineceksin kurtulacaksın, biz akşama kadar çekicez bu çileyi.*
gülme komşuna gelir başına derler ya... aynen öyle oldu işte...
Bolu'dan istanbul'a yola çıkmışım ve 4 saatlik yolculuğun bitmesini bekliyordum... Firma Kamil Koç ve araç da 4N'li olduğundan ekrandan internete girebiliyordum. Ben de önceden başladığım bir başlık olan otobüste yaşanan dumur olaylar başlığının bilmem kaçıncı sayfasındaki entryleri okuyarak gülüp geçiyordum.
Neyse asıl olay otobüste olmamıştı zaten.
yolculuk bitmiş ve yazıhaneye bıracak olan servise binildi ve araç hareket etti, yolcular da her zamanki gibi duraklarında iniyordu. Maltepe Altıntepe'de durakta yolcu indikten 10 saniye sonra arkadan bir çat sesi geldi ve akabinde bir kadın sesi: "Şöför Bey cam çatladı." Nasıl olabilirdi? Arkaya döndüğümde arka kapının (dışarıya göre) solundaki cam boydan boya çatlamış ve kırılmayı bekleyen bir vaziyette duruyordu. Bunun üzerine şöför yavaş sürmeye çalışıyor ve sürerken de yapana sövüyordu. Carrefour Maltepe Park'ın yakınındaki durağa kadar camın dağılmasını seyrede dinleye gelebildik. Yolda bekleyenler ise aval aval kırılmış cama bakıyordu, camın bir kısmı yola dökülmüştü. Tabii bu süre zarfında aracında sağ kısmında bir ben oturuyordum, diğerleri de aracın soluna geçmişti. Şöför başka şöförü arayarak yeni servis geldi ve ben de sağsalim eve varabildim...
kalabalık halk otobüsünde sırf oturabilmek için bayılma numarası yapan kadın gördüm. valla gördüm lan. bu bahsettiğim hatun oturduğunda,direkmen mesajlaşmaya başladı. zoruma gidende ona yer veren bendim.
(bkz: hay amına koyim)
otobüste yan koltukta oturan takım elbiseli amcanın ağır havalı bir şarkı dinlediğini duyup içten "vay helal" diye geçirmek, birkaç dakika sonra aynı kişinin avril lavigne dinlediğine maalesef şahit olmak.
Liseli Bir fordcunun bir kızın arkasına geçip araba firen yaptıkca arkasından dayaması ve bunun üstüne birde içinden şöför abi Allah'ın Aşkına Bir Firen Daha Diye Dua etmesi.
yanımda oturan adamın kendisine temas etmemden rahatsız olup, iki koltuk arasındaki yeri gösterip "lütfen bu tarafa geçmeyin" demesi.
ben de adamın gitmeyin demesine rağmen, kalktım öndeki koltuğa oturdum .
kadın ayakta durmakta ve iki eliyle birden lastiklerin birinden tutunmaktadır. bir ara gücünü iyice verir ve otobüsün de hareketiyle birlikte tuttuğu lastik elinde kalır. kadın yarı utangaç yarı muzip bir tavırla, "şoför bey, bunu nereye koyayım" der. şoförün cevabı ibretliktir;
bu olayın birde fıkrası vardı.
yaşlı adam elinde bastonuyla otobüse biner. oturacak yerolmadığı için iki gencin oturduğu koltuğun yanında ayakta durmaktadır. otobüs hareket ettikçe adamcağızın bastonu kayar ve düşme tehlikesi geçirir. bunun üzerine gençlerden biri adama; amca bastonun ucuna bir lastik taksaydın böyle kaymazdı der. buna karşılık adamın cevabı;o lastiği yıllar önce baban taksaydı şimdi siz olmazdınız, ordada ben oturuyo olurdum.