olay şöyle gelişti sayın yazarlar. bu gün Mecidiyeköy-sarıgazi otobüsunde mutlu mesut işime gitmekteyim. otobüste kitap okumak benim için bir zevk doruğudur. Hele hele kitap şöyle eski püskü birinci baskıysa o zaman değmeyin keyfime. neyse bazılarınız özet geç lan piç diyor olabilirsiniz haklısınız,başlangıç iyi olsun ki sonuna geldiğinizde ne lan bu kaka demeyin. arkadaş kitabımın yaprakları parmaklarım arasında terayağı gibi süzülürken yanımda oturan 23-26 yaşları arasındaki uzun saçlı azıcık kilolu arkadaşın birden bire aniden bir vahiy gibi koktuğunu farkettim. arkadaş ne yemişse bilmiyorum fakat ben az adamın ağzına kusucaktım. 522 st sarıgazi-mecidiyeköy otobüsüne binen arkadaşlar iyi bilirler otobüs işe dönüş saatinde değil haraket nefes alacak yer yoktur,zaten 522nin diğer adı havasız insan aracıdır. olaya geri dönmek gerekirse,sağımdaki camı açmak için debelenmeye başladım,aynı zamanda burnumdan değil ağzımdan nefes alıp vermeye başladım ki, şunu fark ettim osuruğun sahibi genç adamda bir tıkırdamı bile yok,ulan adamı orda öldürmemek için kendime zor mukayyet oldum. ben camı açmak için debelenirken madenler durağına geldi araba ve osoruk sahibi genç indi, işin ilginç kısmı ve bana koyan tarafıda şu;adam inerken sanki iyi yaptım dercesine gözlerimin içine bakıp pis pis sırıtması, heh işte ben orda bir osuruğun bir yazarı nasıl bir anda öldürebileçeğine şahid oldum. hay amına koduğumun şişkosu ee daha ne diyeyim.