Eskişehir'den ankara'ya ya da Ankara'dan Eskişehir'e giderken hızlı tren yerine tercih ettiğim yolculuk türü. Karayolunu izlemek, iki dağın arasında kalmış köylerdeki insanların hayatlarını hayal etmek çok daha eğlenceli geliyor bana.
Nereye gidersem gideyim (ev yolu hariç) her şekilde bitmek bilmeyen uzun yolları anlatır bana.
Kitap, müzik vs birçok şey eşlik eder kimimize. Bu nedenledir ki iyide geçer aslında. Ya da oyalanacak şeyleri olan insanlar için iyidir diyelim...
Gündüz yolculuğunda insanlar çok izlenesi olurlar bazen... ister otobüs içi ister dışarısı fark etmez bence. Fakat gece yolculuğunda ise hem görülmeyen kör karanlığa bakmak hem de hayallere dalmak gibisi yoktur.
Ama bana eninde sonunda o keyfi bozacak insanlar mutlaka denk gelir. Ya koltuğu ağzıma sokacak kadar münasebetsizce davranırlar ya kusan denk gelir ya da küçük bebeği olan bayanlar...
O yüzden otobüslerle uzun yolculuk yapmayı sevmem; fakat onlar herhalde beni çok seviyor olacak ki göçebe gibi yaşadığım için sürekli bir yerlere seyahat ediyorum.
Keyifle süren...
Biraz önce eskişehir i geçtik. Evleri, evlerin ışıklarını, arabaları seyrettim.
46 nerenin plakası?
Ya 23?
Hep unutuyorum. Saysam iki elin parmağını geçer mi?
Neyse. 11 ner... yok tamam yeter.
Kulaklığı unutmuşum yine. Oysa yolculuğun şanındandır müzik dinlemek. Rahatsız oluyorum şu otobüs kulaklığında. Kuzenim meraklı meraklı meraklı bakıyor. Yine ne yazıyorsun?
Okurum birazdan.
Şu şıkırtıları seviyorum, fısıldamaları da. Yarısı boş bardağı sevmiyorum ama.
Elime dökülen çayı da...
Kitap iyi gidiyor su gibi akıyor. Ama okurken bazen ihanet edilmiyor değil. Ara ara dışarıya bakıyorum.
Reklam veriyorum kendime. Saçmalım. Olsun.
Şu camdaki yansımalara bakıyorum.
Yau şu önde oturan kızı 1 diye kaydetmiş.
Tamam dikizlemiyorum *
tadına bir türlü doyamadığım yolculuk türüdür. dinlenecek müzikler önceden hazırlanır. eğer gidilecek olan yere de güzel bir sebep için gidiliyorsa harika olan yolculuk. kulaklık takılır ve yolun tadı çıkarılır.
çoğunlukla sıkıntılı geçen bir yolculuktur. yanınızdaki insana göre değişebilir bazen. bazen koltukta daralmak bazen yanınızdaki insanın davranışları ruh halinize göre çekilmez bir yolculuk olabiliyor. gece saatlerinde yapılan yolculuk daha iyidir bunaltmaz uyku sorununuz yok ise daha iyi bir yolculuk çıkartırsınız.
türkiye'de abartılan hadise. amcam, teyzem (vatandaş) otobüse binmiş ve kulaklık yok diyelim. muavini neredeysse boğazlayacaklar. kulaklığın gelmediği her Saniye bir huzursuzluk, teknolojiden uzak kalmanın getirdiği iç çöküntüsü, oflamalar, puflamalar..
yahu teyzeciğim, amcacığım ben sizin tv1 de "ekran açılsın da habarları izleyek" dediğiniz yılları bilirim. ne ara bu Kadar konformist oldunuz. tamam otobüse para verdin ama o para esas yolculuk için. tv falan yan sanayi.
bilmiyorum Garip geldi. bu kadarı fazla. önce o montunu çıkar bir de mümkünse.
havalandırmaların çalışmadığı, üşüyecekler diye camın da açılmadığı bir kış gününde seyahat ediyorsanız, hele bir de oturanların sayısı kadar da ayakta yolcu varsa ter kokusu, nefes kokusu, bezi değiştirilen bebenin kokusu, kusmuk kokusu duyuyorsanız o sonuncu fiili yapmamak için kendinizi çok sıkarsınız.
tek başıma yaptığım yolculuklarda sırtımın teriyle alacakaranlıkta hava yeni aydınlanır gün yeni doğarken hafif sisliyken uykudan yeni uyanmış gözlerimle kuytu hafif manzaralı bir yerde sigara yakıp o soğuğun terin ve uykudan uyanıp hiç bilmediğin bir yere bakmanın verdiği his başka duygular...
hep sevmişimdir...