kimse yanlış anlamasın öncelikli olarak, ne zaman doğu bölgelerine yolculuk etmem gerektiğinde bindiğim otobüslerde hep o tarafın teyzeleri neden lahmacun alır yanına yolda yemek için tabi o leş olmuş soğuk lahmacun kokusu mest eder insanı, birde ayakkabı çıkartanlar yok mu vay vay vay
izmir'den istanbula gidiyorum. cam kenarı diye aldığım biletin hakkını verip cam kenarına oturdum. 5 dakika sonra acayip tipli ama iyi niyetli olduğu belli olan bi adam oturdu yanıma. bi çantadan laptop ve 2 tane playstation kolu çıkardı.
- fifa yapar mıyız dostum ? dedi.
akabinde içimden '' oha lan bu nası bi teklif, benimkini de çıkarayım counter strike yapalım '' diyecektim ki, otobüste kendimi kaybetmekten korktum. '' hadi hadi '' '' dostum pusu yok ''.
neyse kabul ettim. bi laflar söylüyor ki, ''beni bugüne kadar yenen yok desem yeridir, kimseye yenilmem kolayca'' falan. buna bi koydum 2-0. barçayı almış bide. aga olay takımda olsa sadece, hey yavrum.
'' ya ısınmadım, bir tane daha yapalım '' dedi. amenna. bir daha yendim. sonra yine yaptık yine yendim. keyfim yerine geldi, hosttan bi kahve istedim. art arda yendikten sonra şöyle bi şey söyledi bana;
- bilader benim kolda sorun var aslında, şu basmıyo bak.
- değiştirebiliriz istiyorsan ?
kolları değiştirdik, 3-1 yendim. ilk gölünü attı bana. galibiyet serilerine devam ederken, bunun morali iyice bozuldu, yüzü düştü, sinirlendi, pis pis bakmaya başladı. ''artık bir tane maç verme zamanı geldi, yoksa laptopu, kolları toplayıp çantasını alıp küsüp gidecek, yetmedi otobüs motobüs dinlemeyecek skcek bizi '' dedim içimden ve bi maç verdim kendisine. 2-1.
ve işte bu skor benim bütün yolculuğumu etkileyecekti, kim bilebilirdi ki bunu ?
bi başladı ki, ''nasıl yendim, ee kola yeni alıştım'' gibi muhabbetlere susmuyor anasını satıyım. ulan 25 yaşında adam olmuşsun biraz olgunlukla karşıla yenilgiyi di mi, ne diye ego yapıyon ?
vermez olaydım o maçı. '' bir daha yapalım '' dedi. sıkılmıştım. reddetmek istemedim ki, maça başlayıp gol yollarını zorlayıp, bloklar arasına sızdığım anda, futbol'un ne kadar enteresan bir oyun olduğunu anladım.
- aga alıyon messiyi öyle gidilmez hep ama bence.
- messi çok iyi ama yav.
- çook.
hemen akabinde de pili bitti laptopunun. bi rahatladım, koydum kafayı ömer üründül'ü düşündüm, yattım. cam buharlanmıştı.
otobuste bir iki bos koltuk vardi. derken bir adam bindi ve bos koltuklardan birine oturmak uzereydi ki, diger oturan kisi ayaga kalkti, gerisini diyalog halinde aktariyorum:
+ beyfendi siz oturcaksaniz, ben kalkiyorum.
- nasil?
+ beyfendi ben yanyana oturamiyorum.
- neden beyfendi?
+ rahatsi oluyorum. huylaniyorum beyfendi. hatta bu koltugun bosalmasini bekledim.
(bu sirada otobus hareket halinde ve ikisi de hala ayakta)
- beyfendi oyle sacmalik mi olur?
+ valla sirf bu yuzden sehirlerarasi seyahatte bile tekli koltukta gidiyorum.
- siz bilirsiniz, musade edin oturayim.
dedi ve oturdu. diger hiyar da ayakta yolculuga basladi.
bi iki durak sonra.bi cift indi ve ikili bos koltuga bizim hiyar oturdu. otobustekiler guluyor tabi. bi durak sonra da bikafin bindi ve bizim hiyarin yanina oturdu. herkes izliyor tabi ne olacak diye. bizim hiyardan cit yok, ses bile. cikarmadi. az onceki adam lafa girdi:
- az once benle oturamiyodun, noldu simdi.
+ beyfendi o oyle degil.
- nasil degil lan.
+ lan mi? beyfendi uslubunuza dikkat edin. ben erkeklerle oturunca rahatsiz oluyorum.
(yandaki kadin sok icinde olaylari izliyor)
- o nasil is kardesim, sapik misin sen!
+ hayir beyfendi. sadece erkek temas edince rahatsiz oluyor, kendimi kotu hissediyorum.
- nasil kotu?
+ sanki zevk aliyormusuz da bilerek dokunuyormus gibi.
( butun otobusten auuuvv, waau, aaaa, ooo sesleri ve kahkalar)
tabi kadin dayanamadi kalkti.
ben de yanimdaki adamla goz goze geldim, gulumsedik. artik sevisiyoruz.
istanbul a ilk kez gelen bir arkadaşla iett biletlerimizi aldık,otobüs sırasına geçtik.kapılar açıldı insanlar yavaş yavaş binmekte eminönü otogar seferi yapan otobüse. önümüzdekilerin çoğunun akbili olması sebebiyle herkes basıyor,öttürüyor geçiyor içeriye.buraya kadar herşey normal,sıkı durun...sıra arkadaşa geliyor ben hemen arkasındayım.önündekilerin birşeye bastığını gözlemleyen arkadaş elindeki iett biletini basacak yer arıyor,tabi bulamıyor ve o müthiş diyolog;
a:arkadaş ş:şoför b:ben
a-abi nereye basacam?
ş:onu basmıyosun şu kutuya atıyosun.
(arkadaş bileti kutuya atar ve)
a:şimdi nereye basacam abi?
ş:gel bana bas ak. hasta mıdır nedir yaa??
arkada ben kopuyorum hayatımda hiç o kadar güldüğümü hatırlamıyorum.ama bitti mi bitmedi,
orta sıralarda ayakta bekliyoruz
a:şoför hep beni kesiyo ak.
b:birine basma diye seni kolluyo olum
havaalanına gitmek üzere e-11 otobüsüne binmiştim. bunu geyik olsun diye söylemiyorum yanıma izmirli bi kız oturdu. telefonda yok bornova, otobüs, saat 6da oradayım filan diyodu. neyse bilen bilir bu iett otobüslerinin önünde bel seviyesinde tutunmalık bi demir var. bu kız iyicene uzandı dizlerini de oraya dayadı. burada sorun yok ben cam kenarındaydım kafamı çevirdim yolu izledim. la baktım bi 10 dakika sonra kızın dizi bacağımın üzerine düştü. sonra öteki dizi de üstüne. otobüs tem de sağa viraj aldıkça kızın kafası da düştü. horul horul uyuyo. napsam bilemedim şimdi uyarsam ayrı bi dert uyarmasan sapık derler. hiç siklememeye karar verdim. başımı çevirdim yolu izledim. son sevgilimden sonra bir yıldır kimseye de dokunmamıştım zaten. baya baya ereksiyon aldı başını gitti. öyle olduğuna çok şaşırmıştım.
neyse biraz dişimi sıktım sert bi frenden sonra kız birden uyandı biraz mahcup olarak pardon, çok özür dilerim filan dedi gülümsedim önemli değil dedim.
velhasıl kelam beni iyi biri sandı heralde. zor bi yolculuk oldu.
bir keresinde arka kapıdan binmiştim, önümde bir hatun var, kız bana bakıyor ben kıza otobüs sağa sola döndükçe kız değdiriyor bana böyle bir hoş oluyor ne oluyor lan bana böyle diyorum. ne oluyor bilen varsa beri gelsin.
not: beri gelenler kız olsun.
edit: arka kapıdan binmemin nedeni, otobüsün tıklım tıklım dolu olmasıdır. **
duracak düğmesine basmış olmanıza rağmen şoförün durağı geçmesi, kapı açıldıktan sonra tam inerken şoförün gazi köklemesiyle kendinizi dışarı atıp şoförün sülalesini gözden geçirilmesi gibi olaylardır. Ama otobüste uyurken kafayı sürekli cama çarpmak diye de apayrı bi dünya var.
Sıkış tıkış otobüsün körük kısmından kapiya dogru ilerlemek icin "pardon şöyle gecebilirmiyim" dediginiz ter kokan adamin tip tip bakip hallam yaa diye söylenmesi. Ulan caninimi istedik inecez işte.
şehirlerarası ya da şehir içi halk otobüslerinde milletimizin başına gelen, kişiyi sinir eden olaylardır.
bir tanesi de bugün başıma geldi. Bursa'nın bir ucundan başka bir ucuna gidecektim ve bindim halk otobüsüne. ulan biliyordum bunun geçtiği yolları, dar mahalle aralarını ama bir umut bugün daha güzel gelir bana bu yolculuk diye düşündüm. neyse gidiyoruz, bursa iyice coşmuş, her yerde yol çalışması almış başını gidiyor, kızcağızın teki bastı düğmeye, inecek. şoför durmuyor. arkadan da kız bağırıyor "inecek vaaar" diye ama ses 20 desibelin altında. şoförde duymuyor. en son bağırdım, "şoför inecek var, dur bi' zahmet", diye. adam durdu. başladı bana bağırmaya. "o zaman düğmeye basıverin çok mu zor". hah ben tedarikli bağırırım millete, kızın düğmeye bastığından emin olmadan dayılanır mıyım şoföre? iki saattir "duracak" kırmızı kırmızı yanıyor. "basıldı tabi, ne zamandr basılı hem de, yandı duracak yazısı" dedim. şofördeki cevaba hayran kaldım, "ben görmedim". seni bravo be koçum o zaman!!
kız indi, biz hala uuzzzuuuuun yolda ilerliyoruz(zor ilerliyoruz). arada dikiz aynasına bakıyorum, adam bana pis pis bakıyor, ne zaman aynaya baksam bakıyor! tek olsam direk dalar bana. buraya kadar her şey normal. neden? çünkü Bursa'nın bu kısmına daha önce geldiydim, ama bugün gideceğim yer daha değişik bir yer. ee nasıl bulacağım? şoföre sormam, hayatta koz vermem ben ona. bastım düğmeye, indim(şoför olaydan sonra düğmeye basmayı beklemeden indirmeye başladı milleti). benimle bi' amca indi. dedim buna sorayım. adam "yanlış indin, şimdi bin bu otobüse bir durak kadar sora in, ya da bu sorduğun yerin tam içerisinden geçiyor otobüs, şoföre söylersin o bırakacağı yeri bilir" dedi. haydaaa şoför mü? ı-ıh, olmaz sormam. bindik yine otobüse, şoför bana garip garip bakıyor tabi. ben de yanlış inmişim, bıdıdı dan geçecek misiniz, dedim. adam bilmiş bilmiş "e kimse bir şey sormadı, sorulsaydı söylerdim. yanlış inmişsin. sorsaydın iyiydi" diyor. lan sanki evlenme teklif ettik, şuradan geçecek misin diyorum be!!
bir durak sonra inme zamanım geldi, ama emin olamıyorum, lan ilmaren azıcık yüzsüz ol, sanki adamı he rgün görüyorsun dedim, beni tam yerinde ,indirmesini rica ettim, geri dönüş istikametini, saatini her bir şeyi sordum. inerken de kanka modunda iyi günler dileştik. the son sözlük.
otobüsle beraber tramvay, dolmuş ve minibüslerde de yaşanabilen dumur olaylardır. şöyle ki; samsundaki tramvayın bütün durakları tramvayın sağ kapılarından inilip binilecek şekilde ayarlanmıştır. bir durak hariç. o bir durakta sol kapılardan inilebilmektedir. sıcak ve bunaltıcı bir gün klasik bir tramvay yolculuğundayım. her zamanki poziyonumu almış ve yaşlı teyze veya amcalar gelince kalkmak zorunda kalmamak için en arka tarafta sağ kapıya yaslanmış yarım saatlik bayıcı yolculuğun bitmesini bekliyorum. bu arada tıklım tıkış tramvayda her kapı açıldığında kapıdan geri çekilmekte ve kapanınca tekrar yaslanmaktayım. hemen solumdaki kapıya da orta yaşlı bir abimiz yaslanmış kapı 8-10 duraktır açılmayacağı için içi geçmiş bir şekilde hareketsiz bekliyor yaklaşık yirmi dakikadır. ve en sonunda bahsettiğim kapıların soldan açıldığı durağa gelinir. tramvayın durmasıyla sol kapılar açılır ve içi geçmiş abimiz bir çam ağacı edasıyla sol taraftaki durağa devrilir. adamın devrilmesiyle duraktaki çaktırmadan gülmeye çalışanlarla birlikte beni de bir kıkırdama tutar. talihsiz abi de yardım etmeye fırsat vermeden düştüğü gibi yerden kalkarak yoluna koyulur. evet düşündüğünüz gibi abimiz zaten o durakta inecektir.*
genelde rastladığım bakışma olayıdır otobüsün anlamıda budur zaten. biriyle bakışırsın bu tabiki kız daha sonra o inerken çat diye arkadaki kıza aniden dönmen yok mudur? ah sen ah. o kızda bir saattir ona bakıyorsun şerefsiz işin düşünce mi geliyorsun bakışı atar ya sana. gene içinde eve dönmenin huzuru.