2006 haziran ayı.otobüse binerken kavga etmiş bir anne-oğul *
anne:oğlum yukarıdaki havalandırmayı açar mısın?
çocuk:açmam,senin gibisine hava almak bile çok.
yabancı bir amca: evladım açsana havalandırmayı.
çocuk:(adamın üzerine yürür) bişey mi dedin birader!
o andan itibaren otobüsteki kimse çocuğa bulaşmamıştır. (annesi hariç) kadıncağız da ilginç bir vaka olarak sürekli çocuğu yanına çağırıp "bıktım senden,ömrümü yedin" gibi cümlelerle çocuğu tahrik ettikçe, çocuk da annesini tartaklamaya devam etmiştir.otobüsteki amcalar da ne kadar uyarsa da çocuk onlarında üzerine yürüdüğü için suskunluk devam etmiş bu arada ben de uyuyakalmışım. uyandığımda havasızlıktan nefes alınamıyordu.
ben:havalanadırmayı açar mısınız?
havalandırmanın altındaki tüm erkekler bana doğru bakıp kafalarını çevirdiler.* ben cam tarafında oturuyordum yanımdaki amcaya
ben:müsaade eder misiniz havalandırmayı açacağım,bir serseri yüzünden esir olduk burda, millet nasıl korktuysa duymazdan geliyorlar. ama serseri insin başlarlar atıp tutmaya,yok zor tuttum kendimi aslında ben açardım da ... diye başladım söylenmeye
adam kalkıp kendi açtı havalandırmayı, otobüsteki tüm erkekler morardı *
ama ben o anadan itibaren dayak yeme korkusuyla havalandırmadan gelen havadan yararlanamadım tabi.serseri çocuk beni bakışlarıyla dövdü de dövdü,tabi ben de korkumu saklamak için onu dövdüm. ben nasıl kaçarım planı yaparken o benden bir durak önce indi de rahat bi nefes aldım.
kadikoyden capitole bayram dolayisiyla bedava hizmet veren otobuslerin dolulugunu gozonune alarak yurumeye karar vermis iki gencin bir otobus duraginda durmus otobusun sag ortadaki bugulu cama yapismis ve beni kurtarin diye bakan gozlere sahip bir adet guzel kiz kafasinin hemen uzerinde yine ayni cama yapistirilmis o acinasi kizin tam arkasinda ve onun arkasina yuzu donuk oldugundan suphe ettirmeyen bir adamin iki adet adaleli ve killi ele ait oldugu anlasilan avuc icinin gorulmesi...
ümraniyeden herhangi bir otobüse binilir otobüs üsküdara gitmektedir fakat kaplumağa hızıyla ilerlemekte yolcuları perişan etmektedir. akabinde otobüse binen kelli felli esmerce orta yaşlı bir amca durumdan sıkılır şöföre doru eğilir.
- la .mığa goduuum pikniee mi gidiyoz tahsana ikiyeee !
hızlı giden otobüs şöförüyle tombiş ve zeki bir teyzenin dialoğu<,
teyze:yavrum biz karacaahmet e gitmeyecektik.
şöför:yok annem taksim'e gider bu otobüs.
teyze:ne bileyim oğlum bu gidişle hepimiz karacaahmet'te ineceğiz.*
özel halk otobuslerınden bırınde arkadasla sohbet ederken baska bır arkadasla gittiğim gezide cektıgım fotografları gösterip o gun hakkında konusuyorduk karsımızda da bir amca oturuyor yuzu bıze dönük..arkadasım fotograflara yorum getırırken: -ya canım burda cok guzel cıkmıssın amca:Yok canım öbürkü resimde daha güzel cıkmıstı dön bakaym o resme tekrar bakalım -Nası yani ya?!
çocuklu kadının biri bana yer versin diye insanların tepesinde dikildikten ve amacına ulaşıp oturdukdan sonra yan koltuğu boşalır boşalmaz, hemen çocuğunu oturtup yaşlı ,hamile,kör, topal demeden kimseye yer vermemesi durumudur.
48 numaraya binilmiş heykele gidilmektedir. cuma akşamı olması itibariyle hiç yer yoktur. ayakta arkadaşla muhabbet ederek zaman geçirilir. tam 2of trafik kazasından çok korkarım' dendiği anda yan şeritte trafik kazası olmuş, kaza yapan arabalardan birinin air bag inin şişmesi bizzat görülmüş ve bir daha ağzımı açmıycam ya demişimdir.
soğuk bir kış günü ruh sağlığının yerinde olmadığı anlaşılan 94 (terminal) şöförü şahıs otobüsün kapıları açık vaziyette * yolculuğu sürdürmektedir. yolcular donmakta ama ha kapattı ha kapatacak diye ses çıkarmamaktadır. sonunda tıklım tıklım dolu olan otobüsün en arkasından bir abimiz devreye girer
+ şöför bey kapıyı kapatır mısınız!
- (tepki yoktur)
+ şöför bey..* alooo!! kaptan kapat şu kapıları be donduk burda!!
- (hala tepki yoktur)
+ kapat lan şu kapıyı it oğlu it!!alooo!!
- (şöför iyice tırlatmıştır. kapıyı bir açıp bir kapatmaya başlar, defalarca tekrarlar)
+ dalga mı geçiyon lan sen benle pezevenk!!in lan aşşa!!
aşağı inilip sabahın yedisinde dumur olmuş elli adet yolcunun önünde bir güzel kavga edilir.
Otobüsün tıka basa dolu olduğu bi gündü.öyle ki, şofor araya yolcular girdiği için sağdaki aynayı göremiyodu.Ordaki kızlar'ya kusura bakmayın, aynanın önüne geçtik ama görebiliyo musunuz bari?' diye sorduğunda soforun cevabı beni dumur etmişti. 'ben zaten yakışıklıyım, aynaya gerek yok!'
yine bir 93 vakası. otobüse buski durağından bindim, saat 14:40 civarı. şöförümüz bir eli dışarıda, diğeri direksiyonda içinde yaklaşık 50 kişi olan otobüsümüzü kullanmakta. bu arada otobüste öğrencilerin konuşmasından saat 15:00'daki istanbul otobüsüne yetişecek arkadaşlar olduğunu duydu. ön tarafta oturan arkadaşlara şakayla karışık "kimse inmesin de arkadaşları saat 3'e yetiştirelim" dedi. öndeki kızlardan biri de ciddiye alıp "aa olur mu öyle, bizim inmemiz lazım real'de" dedi. şöför aynadan kıza baktı ve cevabını verdi:
ondeki adam horul horul horlamaktadir,yandaki cocuk cistak cistak club havasi yaratmistir ve otobus pis kokmaktadir **glosoli'nin fevri donmustur,
gl-yuh abi bu ne ya..ulan cehenneme mi gidiyoruz eve mi be
muavin-biraz dayanin az kaldi
gl-ne demek dayan uyandir su adami kafamin icine zicti kac saattir.lan sende kis sunun sesini
muavin-sakin ol arkadasim
gl-ulan acarim kapiyi atarim seni asagi
muavin-tamam uyaricam hepsini simdi
akabinde mis kokulu sessiz bir otobus yaratilmistir.
kız, arkadaşı, bir de kızın yanında * yaşlı ama yırtık bir teyze. *
kız:ya çok pis nezle olmuşum.
arkadaş:hadii yaa..
teyze: alerjidir alerji
kız: hönk!!yok aslında alerji değil yaz nezlesi. *
kız: aa bu bayraklar niye asılı ki burda . galatasaray şampiyon oldu daha çok fenerbahçe bayrakları asılı **
arkadaş: ya onlar kendilerini kesin şampiyon sanıyorlardı hah.
teyze: bizim sizin gibi haluk ulusoy abimiz yok
kız ve arkadaş :*
bir kaç gün önce belediye otobüsünde seyrederken otobüse orta yaşlı bir kadın ile elinde sıkıca tuttuğu garip görünüşlü takriben 15 yaşlarında oldukça kilolu bir kız çocuğu bindi. ben en önde oturuyordum. yanım boştu. kız bir anda yanıma oturdu. annesi kıza orda oturma sesiz dur şeklinde sürekli komutlar veriyordu. ben durumu anlayamadan, otobüs hareket edince kız çığlığı bastı. ben de dahil bütün otobüs dumur oldu. şoför nerdeyse kontrolünü kaybedecekti. ama öyle böyle bir çığlık değil tam manyakça birşey...1 km öteden duyulur. duyduğun anda da birinin gırlağı kesiyorlar dersin. neyse...böyle bir iki üç kız otobüs hızlandıkça kız çığlı basıyor ve garip hareketler yapıyor. sonra otobüs şoförü de sinirlendi. annesi kızı alıp sessizce otobüsün arkasında ki boş koltuğa gönderdi. tam yanımdan kalkarken anladım kızın doğuştan spastik* olduğunu...bir daha ses gelmedi.demek ki kızın tepkisi önde oturduğu için hızlıca önünde akan yola imiş.
istanbul garibi ben, iETT otobüslerinin birine dayımın oğluyla bindim. istanbul'a birkaç günlüğüne gitmeme rağmen çok bilmişliğim üzerimdeydi*. otobüsten inmemiz gerektiği işaretini alınca kalabalık arasından ayağa kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. durağa yaklaşmıştık iyice. kapının üstündeki kırmızı renkli butona basıp duruyordum. "duracak lambası" ise hala yanmıyordu. kuzenim kıkır kıkır gülerek yanıma geldi ve kapının dibindeki kolun üzerinde bulunan düğmeye bastı. lamba yandı. indik. sonra... ne bileyim. böyle bir boyut değiştirme... böyle... bir ikilem... o günden sonra kendimi metafiziğe verdim.